KÜLTÜR SANAT

Ramazan dolu dolu geçirmeli

HİSDER’de konuşan İlahiyatçı-Yazar Sami Yılmaz, Ramazan Ayı’nın önemine dikkat çekerek, Ramazan ayının nasıl geçirilmesi gerektiği hakkında bilgiler verdi

Abone Ol

Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nin (HİSDER) toplantısına katılan İlahiyatçı-Yazar Sami Yıldız, Ramazan Ayı ve nasıl geçirilesi gerektiği hakkında dernek üyelerine bilgiler verdi.

Kur'an-ı Kerim'in nazil olmaya başladığı, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi'ni de içerisinde barındıran Ramazan Ayı’nın feyiz ve bereketini ele alan Sami Yıldız, “Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç tutmak size de farz kılındı. Umulur ki böylece günah ve fenalıklardan korunursunuz” ayeti ışığında oruç tutarak hem madden kem de manen sıhhat bulunulacağını söyledi.

KURTULUŞUMUZA VESİLE OLSUN

Peygamberimizin Ramazan ayı ile ilgili 300 civarında hadisi bulunduğunu belirten Yıldız, “Oruç kelimesi ‘Bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak” anlamına gelir. Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek. Onlardan başka kimse giremeyecektir. Oruçlular nerede? diye çağrılır. Onlar da kalkıp girerler ve o kapıdan onlardan başkası asla giremez. Oruçlular girince o kapı kapanır ve bir daha oradan kimse girmez." sözleriyle açıkladı. Yıldız, Ramazan ayı girdiğinde Cennet kapıları açılarak Cehennem kapılarının kapandığını ve şeytanın bağlandığını, Recep, Şaban ve Ramazan aylarını birleştirerek aralıksız oruç tutmanın dinde yerinin olmadığını, sağlığı müsait olan kişilerin nafile oruç tutabileceğimizi vurguladı.

PEYGAMBERİMİZİN DUASI

Yıldız, Recep ayı girdiği zaman Peygamberimiz, “Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır” diye dua ederdi diyen Yıldız, “Oruç tutmaya hazırlık olan sahur ‘Sahura kalkın, zira sahurda bereket vardır’ sözleriyle teşvik edilmiştir” dedi. Sahurun tamamen terkedilmeyip bir yudum su ile bile olsa yerine getirilmesi tavsiye edildiğini anlatan Yıldız, “Sahura kalkarak, bir yudum su içerek onu terk etmememiz gerekir. Çünkü Allah sahura kalkanlara rahmet eder. Hiçbiriniz, oruçlu olduğu gün çirkin söz söylemesin ve kimse ile çekişmesin. Eğer biri kendisine söver veya çatarsa oruçlu olduğunu söylesin. Günümüzde teknolojinin ilerlemesiyle hilalin ne zaman görüleceği önceden belirleniyor. Ramazan öncesinden oruç tutarak Ramazan’ı karşılamaya kalkmamız gerekir. İslam ülkelerinde birlikteliğin sağlanması açısından önemlidir” diye konuştu.

MANEVİ İKLİMİN OLUŞUMU

Ramazan ayının gelmesiyle manevi bir iklimin oluştuğunu anlatan Yıldız, “Ramazan ayı insanların hayatlarında değişikliklere yol açıyor. Daha fazla sevap kazanmak amacıyla zekat  ve sadakalar bu ayda veriliyor. İftar sofralarında nefis terbiyesi yapılıyor. Teravih namazı ile birliktelik sağlanıyor. Teravih namazını başlangıçta cemaate kıldıran peygamberimiz ümmetinin yükünü arttırabileceği düşüncesiyle bu uygulamadan vazgeçmiştir. Onun bu namazı iki veya üç gün mescitte kıldırdığı, cemaatin gittikçe çoğaldığını görünce mescide çıkmadığı ve bunu Allah’ın farz kılabileceği endişesiyle yaptığı rivayet edilir. Sekiz, on iki, yirmi, otuz altı rekat olarak kılınan teravih namazı Hz. Ömer bir düzene oturtulması için Übey b. Kâ‘b’dan cemaate teravih namazı kıldırmasını istemiş ve bu uygulama günümüze kadar gelmiştir” diye konuştu.

ORUÇ AÇILIRKEN DUA EDİN

Oruç açılırken dua edilmesinin sünnet olduğunu, Peygamberimizin oruçlunun iftar anında yaptığı duanın geri çevrilmeyeceğini belirten Yıldız, “Allah’ım! Senin rızan için oruç tuttum, sana iman ettim, sana güvendim ve senin verdiğin rızıkla orucumu açıyorum; günahlarımı bağışla” şeklinde dua etmeliyiz. İftar davetleri sadece zenginler arasında bir gösteriş yarışı haline gelmemelidir. Maddî imkana sahip olanların özellikle fakir kimselere iftar yemeği vermesi dinin bir gereğidir. İftar daveti, dinimizin güçlendirmeye çalıştığı kardeşlik ve sosyal dayanışmanın bir sonucudur” ifadelerini kullandı.

RAMAZAN AYI BAĞIŞLANMA AYIDIR

Peygamberimiz, Ramazan ayında şu dört şeyi çok yapmamızı istemiştir diyen Yıldız, “Bunun ikisini Allah ü Teala çok sever. Bunlar, kelime-i şehadet söylemek ve istiğfar etmektir. İkisini de zaten her zaman yapmanız lazımdır. Bunlar da Allah ü Teala’dan cenneti istemek ve cehennem ateşinden ona sığınmaktır. Bu ayda, bir oruçluya su veren bir kimse, kıyamet günü susuz kalmayacaktır” dedi.