Konya’nın yetiştirdiği önemli isimlerden merhum eğitimci Şükrü Özüdoğru, 2019 yılında Hakk’a yürüdü. Merhum Özüdoğru’yu anlatan arkadaşları, Merhum Özüdoğru’nun bilinmeyen yönlerine dair önemli notlar paylaştı.

KONYA İMAM HATİP LİSESİ ÖĞRETMENİM MERHUM ŞÜKRÜ ÖZÜDOĞRU (PROF. DR. ADEM ESEN-İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SİYASAL BİLGİLER FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ SELÇUKLU BELEDİYESİ ESKİ BAŞKANI)

Muhtemelen 1977 yılı yaz mevsiminde, ramazan ayına tesadüf eden günlerde Uluırmak mahallesinde bir öğretmenin evinin sıvasını yaparken, Şükrü hoca da Meram Yeniyol’da, Eğitim Enstitüsünün arkasındaki arsasına ev yaptırıyordu. Sıvacı olarak da Dereli Yüksel usta ile anlaşmışlar, ben de İmam Hatip lisesinde okuyan bir öğrenciyim, yazları sıvacılık ameleliği yapıyorum. Hoca böylece benim işverenim olmuştu. Anadol arabasıyla inşaat geldiğinde etliekmek getirirdi. Evinin bodrum katını mahalleli için kütüphane yapmak istediğini söylemişti.

Daha sonra İmam-Hatip Lisesinde hadis dersimize geldi. Ders işlemesi gayet metodik idi; disiplinli bir ders işliyordu. Hatırladığım kadarıyla bir süre idarecilik yapmıştı. Ben o zaman lise 4’en 7’ye kadar A şubesinin sınıf başkanıydım. Bu sebeple öğretmenlerle irtibatım iyi idi.

12 Eylül 1980 öncesinde Konya’da tek bir imam Hatip Lisesi vardı. İki blokta eski binada alt sınıflar, İslam Enstitüsünden devredilen binada ise üst sınıflar vardı. Orta kısım bir süre kapalı olduğundan ben ortaokulu Mevlana Ortaokulunda okudum, liseye 1976 da İHL’de kaydoldum. Bu dönemde kısa süreli hükümetler vardır; sağ iktidarlar döneminde diğer okullardaki solcu, sol iktidar döneminde ise sağcı öğretmenler bize gelirdi. Bizim meslek dersleri öğretmenleri ise ana akım diyebileceğimiz görüşte idiler. İçinde birkaç farlı düşüncede olan hoca olsa da hocalarımız o gün sokaklarda hakim olan sağ veya sol ayrılıklardan uzak durmamıza çok önem verirlerdi. Günün siyasi atmosferinden dolayı da okulda pek sosyal veya sportif faaliyet olmazdı. Biz 1980 yılında okulu bitindik. Dönemimizde üniversite kazanan birkaç kişi vardı. Oysa okul 1981’de yani siyasi ortamdan uzaklaşınca pek çok öğrenci üniversiteyi kazanmıştı. Dolayısıyla öğrencileri aşırı siyasi tuzaklardan uzak tutmanın ne derece doğru olduğu anlaşılıyordu. Şükrü hocamız da öğrencinin derslerine yoğunlaşmasını isteyenlerdendi. Bir solcu öğretmenimiz, son sınıfta bana üniversite sınav sorularının olduğu kendi okuduğu gazeteyi getirir ben de o dönemde, okuduğum Yeni Devir gazetesiyle takas ederdim. Bana bir gün “Adem, sen bile üniversiteyi zor kazanırsın” dediğinde bana daha fazla azim geldi.

Öğrenciler büyük çoğunlukla fakir, düşük gelirli ailelerden geliyordu. Sınıflarda babası tüccar veya okumuş birisini hatırlamıyorum. Öğleyin, yurtta kalmayanlar, ana kapının yanındaki büfeden çeyrek ekmekle yumurtayı 25 veya 50 kuruşa alırdı. O yıllarda Bayram Başpınar Hoca müdürümüzdü, son yılda ise Abdurrahman İzmirli hocamız müdürümüzdü. 12 Eylül öncesinde 1980 haziran ayında mezun olduktan sonra da hocayla irtibatım kesilmedi, onun nasihatleri ve ufuk açıcı görüşlerinden hep istifade ettim. Bir dönem yılın öğretmeni olarak seçilmişti. Bir İmam-Hatipten meslek dersleri öğretmenin bu başarısı önemlidir. İstanbul’dan özellikle bayram ziyaretlerine Konya’ya geldiğimde muhakkak ilk ziyaret ettiğim Şükrü Hoca olmuştur.

O, Konya imam Hatip Lisesi tarihçesini yazmıştı, gerçekten büyük bir emektir ve camiaya kadirşinaslıktır. Yine İslam Enstitüsüne derslere girdi, ayrıca kitaplar neşrettiğini bana da veriyordu.  Selçuklu Belediye Başkanı adaylığım sırasında da irtibatım devam etti. Benim 1999 seçimlerinde en büyük rakibim olan rahmetli Remzi Bey ile hoca herhalde aynı köylü idi, Karapınar Türkmencamili köyünden. Genellikle siyasette, böyle ilişkiler ve bağlantılar hatırda kalır, ama hoca demek ki güzel bir duruş sergilediğinden bende olumsuz, ona karşı tereddüt durum oluşmadı.

Selçuklu Belediye başkanı olunca da eğitim konusunda benim en çok fikrini aldığım kişi rahmetli Şükrü hocam olmuştur. Selçuklu Belediyesi olarak çıkardığımız Çocuk ve Kent dergisinin her sayısına muhakkak eğitimle ilgili bir yazı verirdi. Belediyedeki arkadaşlarımın da okuldan öğretmeni olunca işler daha kolay gidiyordu. Eğitimle ilgili birkaç kitabını da yayınladık. Bu arada Türkmencamili köyüne büyük bir kompleks yapımına başlamıştı. Ama onun güzel organizatörlüğü sayesinde bu hayır abidesi bitti. Vefatından önceki bayramda eşimle birlikte ziyaretine gittiğimde hastalıktan biraz mustaripti. Ama hepimizin sonunda bir eceli vardır. Şükrü Özüdoğru hocamızın eğitime, İmama-Hatip nesline ve camiasına hizmetleri onun amel defterinin açık kalmasına inşallah vesile olacaktır. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.

ŞÜKRÜ ÖZÜDOĞRU HOCAMIZ ÖRNEK BİR ŞAHSİYETTİ (PROF. DR. RAMAZAN ALTINTAŞ-SELÇUK Ü. İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ DEKANI)

30 Temmuz 2019. Salı günü. Yakınları, sevenleri, öğrencileri ve meslektaşlarıyla birlikte saf tuttuk Hacı Veyiszâde camisinin avlusunda. Onu, öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazından sonra Üçler mezarlığındaki ebedî istirahatgâhına tevdi eyledik. Aradan üç yıl geçmiş. Hala dün gibi, taze. Tekrar hocamıza Rabbim rahmet eylesin. Mekanı cennet, makamı âli olsun. Şükrü Özüdoğru hocam, Merkez İmam-Hatip Lisesi’nde Hadis dersimize girmişti. Hadis ilmini çok seven Hocamız, hem usul ve hem de hadis metinlerini okuturken kendisinden geçer, adeta yaşayarak ders anlatırdı. Nebevî sünnetin dinimizdeki yerini ve peygamber sevgisini yaşantısıyla bize gösterirdi. Daha önce 1974 yılında Bağdat Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde hadis alanında özel eğitim görmüştü. Onun tavsiyeleriyle Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları arasında çıkan Tecrid-i Sarihi almış ve altını çize çize baştan sona okumuştum. Bu eserin birinci cildi Ahmet Naim tarafından yazılmış muhteşem bir hadis usulü kitabı idi.  Hala da alanında bir numaradır. Keşke yabancı dillere de çevrilebilseydi. Bu eserle birlikte merhum Ahmet Naim hocanın bulabildiğim diğer eserlerini de okuma fırsatım olmuştu.

Şükrü Özüdoğru hocamız, Merkez İmam-Hatip lisesinde hem derslerimize gelir ve hem de yatılı okuduğumuz için akşamları kaldığımız pansiyonda belletici öğretmen olarak da görev yapardı.  Asıl ondan istifademiz onun o akşamki özel sohbetlerinden olmuştur. Bize ilmi ve irfanı sevdirmiş, İmam-Hatipli olmak aidiyetini kazandırmıştır. Özel sohbetlerinde Türkiye’nin geçmişinde din eğitiminin askıya alındığı kayıp yılları anlatır, bir İmam-Hatip talebesi olarak bugün içinde bulunduğumuz fırsatları iyi değerlendirmemiz gerektiğini öğütlerdi.  Ayrıca, olabildiğince siyasetten uzak toplumun bütün kesimlerini kuşatıcı bir din dili ve bakış açısı geliştirmemizi, İmam-Hatip neslinin herkese eşit mesafede durmasının kazandıracaklarını tek tek dile getirir, toplum nezdinde karşılığımızın olduğunu vurgulardı. Bu alanda özgüven duygumuzu geliştirmek için dini delil ve tarihi olaylardan örnekler verirdi. İslam’ın ancak, itidali önceleyen bir yöntem sayesinde yaşanabileceğini, bu sebeple bizlerin cemiyet hayatında tabi olan değil tabi olunan kimseler olmamızın ne denli önemli olduğuna dikkatlerimizi çekerdi. Bu alanda İmam-ı Gazali’nin orijinal ismi “Faysalu’t-Tefrika” olan İman-Küfür Sınırı adlı eserini mutlaka okumamız gerektiğini tavsiye ederdi.  Merhum Şükrü Özüdoğru hocamız kişisel olarak kendisine özgü bazı özelliklere sahipti.   Çok mütevazı, kibar, disiplinli, giyim-kuşamına özen gösteren, tertipli düzenli, talebesine değer veren, vakarlı ve ilim ehli bir hocamızdı. Bizleri daima okumaya, araştırmaya teşvik eder, ileri hedefler gösterirdi. 1980 öncesinin Türkiye’sini hatırlayanlar bilir. Her yönüyle zor yıllardı, o yıllar. Bütün bir ülke sathında anarşinin kol gezdiği, her gün yaklaşık 10-15 vatandaşımızın teröre kurban gittiği günlerdi. İşte o acılı ve sancılı günlerde öğrencilerinin zarar görmemesi için üzerlerinde titrerdi. Uyarılarıyla bizleri korumaya ve kollamaya çalışırdı.  Başta ülkemiz olmak üzere insanlığın İmam-Hatip nesline çok ihtiyacının olduğunu vurgulardı. Bu sebeple de bilgi bakımından iyi yetişmemiz gerektiğini söyler, geniş ufuklar çizerdi.  Bizlere okumamız için kitap listeleri verirdi. Bu kitapların bir kısmını okul kütüphanesinden temin eder, orada bulamadığımız kitapları ya kendisinden emanet alır ya da Hayra Hizmet Vakfı’nın kütüphanesinden edinirdik. 

Şükrü Özüdoğru hocamızın dersleri dolu dolu bereketli ve hareketli geçerdi. Hocamız anlattığı dersinin hakkını tam verirdi. Verdiği derslere iyi hazırlandığı belli olurdu. Derslerde asla malayani şeylere tevessül etmez, günlük dedikodulara hiç girmez, kısır siyaset tartışmalarından uzak durur, hiç ciddiyetini bozmazdı. Kendisi bir akademisyen gibi çalışırdı. Sınıfta, verdiği derslerle ilgili çantasından birçok kaynak eser çıkarır, onları tek tek tanıtır, böylece biz öğrencilerine kitap sevgisini de aşılamış olurdu.

Hocamız tam bir İmam-Hatip Lisesi sevdalısıydı. Sadece İmam-Hatip Lisesi’nde değil, Konya Yüksek İslam Enstitüsü’nde İslam Dini ve Esasları dersleri de verirdi. Aslında, İmam-Hatip Lisesi’ne dar gelen bir hocamızdı. Yükseköğretimde olması gerekirdi. Keşke, Yüksek İslam Enstitüsü’nde kadrolu öğretim üyesi olarak çalışmış olsaydı, belki daha yararlı olurdu. Oralara intisap etme konusunda girişimleri oldu mu olmadı mı bilmiyorum. Ama o yıllarda Yüksek İslam Enstitü talebeleri tarafından da ilmine ve irfanına büyük değer verilen, saygı duyulan ve çok sevilen bir hoca olmuştur. Bunu Yüksek İslam Enstitüsü’ne ziyaretler yaptığımızda defalarca abilerimizden çokça duymuşuzdur.

Şükrü Özüdoğru hocamız, bizlere, akademik çalışmalar yapmamızı hep teşvik etmiştir. Yerine göre telefonla, yerine göre bizzat ziyaretlerimize gelerek yönlendirmişlerdir. Onun teşvikleriyle ta İmam-Hatip Lisesi’nde okurken başta Arapça olmak üzere yabancı dil öğretimine ağırlık vermiştik. O çalışmaların daha sonra bizleri akademik çalışmaya yönlendirmede ve İlahiyat Fakültesi’ne taşımada rehberlik ettiğini söyleyebilirim. Şükrü Özüdoğru hocamız Konya İlahiyat Fakültesi’nde dekanlık yaptığım yıllarda da sık sık bizi ziyarete gelir, bizlerden onur duyduğunu ifade ederdi. Ben de idarecilikle ilgili konularda onunla istişare ederdim. İdarecilik hayatımda onunla istişarenin birçok yararını gördüğümü söyleyebilirim. 

 Hocamız aynı zamanda velut bir kalemdi. Benim bildiğim 4-5 adet kitabı da neşredilmiştir. Her çıkan kitabını imzalayarak bizlere hediye etmişlerdir. Özellikle onun Kuruluşundan Bugüne Türkiye’de İmam-Hatip Liseleri ve Konya İmam-Hatip Lisesi ile ilgili yazmış olduğu kitaplar akademide Din Eğitimi araştırmacıları için kaynak eserler arasında şimdiden yerini almıştır.    Başta Din Görevlileri ve İmam-Hatip Liseleri öğrencileri olmak üzere herkese hitap eden “Dini Bilgiler Rehberi” adlı eseri de özgün bir çalışmadır. Elbette bunların dışında “Âyet ve Hadislerin Işığında İslami Gerçekler” adlı bir eseri de vardır. Bu eserde hocamız güncel dini ve sosyal problemleri âyet ve hadislerin ışığında ele alarak çözmeye çalışmıştır. Yalın ve sade Türkçe ile yazılan bu eser herkes için faydalıdır. Bilhassa din görevlilerimiz doğrudan hutbe hazırlarlarken bu eserden yararlanabilirler.

Sonuç olarak, geride ahde vefa sahibi, çalışkan, prensiplerine bağlı, disiplinli, araştırmacı gibi özelliklerle donanan Şükrü Özüdoğru hocamızdan değerler alanında bize birçok miras kalmıştır. Bunların başında biz öğrencilerine; İmam-Hatipli olma aidiyetini kazandırması ve ilmi hayata intisap etmede ilham kaynağı olması gelmektedir. Hocamız hoş bir seda bırakarak dünya imtihanını tamamladı ve asıl yurduna göçtü.  Rabbim hocamız gibi heyecanlı, dava adamı kimliğine sahip ve ilmiyle âmil olma ahlakını hepimize kazandırsın. Kendisine Yüce Allah’tan rahmet, şefkat ve merhametiyle muamele etmesini niyaz ediyorum.

Rabbim bizleri livâü’lhamd sancağı altında buluştursun. Makamın âli, mekanın cennet olsun Değerli Hocam. Nur içinde yat, rûz-i mahşerde görüşmek ve buluşmak dileğiyle…

MUNİS, MÜTEVAZİ, MERHUM KARDEŞİM (KONYA İ.H.L EMEKLİ ÖĞR. ABDURRAHMAN POÇAN)

Kuruluşundan bugüne Türkiye’de İmam Hatip Liseleri ve Konya İmam Hatip Lisesi isimli kaynak olan büyük emek ve zaman harcayarak hazırladığınız yakın tarihe ışık tutan eserinizin ön sözünde diyorsunuz ki; “1957 yılında bu okula öğrenci olarak ilk başladığımda, samimi duygularla; Ya Rabbi! İmkan verirsen hizmet edeceğim demiştim. Tahsilimi tamamlayıp, vatani görevimi de yaptıktan sonra öğretmen olarak bu okulda hizmete başladım. O günden bugüne hep aynı duyguyu taşıdım. Çok sevdiğim ve uzun yıllarımı verdiğim bu müesseseye yararlı olabildim se kendimi her zaman bahtiyar sayarım”. Diyorsun ya. Evet kardeşim kendini hem bahtiyar hem de vazifesini bihakkın layıkı ile yapanlar arasındasın. Müsterih ol. Mekanın cennet makamın ali olsun dilerim.

Munis kişiliğinle mütevazi hallerinle herkese ve bilhassa öğrencilerine müşfik davrandığına şahidim. Meslek hayatının yanında arta kalan zamanını hiç de boş geçirmedin. Dini bilgiler rehberi, Aile eğitimi, Gençler ve çocular için yazmış olduğun kitaplarla da istişarenle de mütevaziliğe ve meşverete önem verdiğini bilenlerdenim.

İmam Hatip (okulu) Lisemiz için hazırladığın belge niteliğindeki kitabın; araştırmacılara kaynak, mezunlar ve öğretmenler için albüm niteliğindedir. Çoğu zaman isimleri cisimleri ile hatırlamaya çalışıyoruz. Böylece maziye atıf yaparak anıları canlandırmaya çalışıyoruz. Hayatın geriye bakılarak anlaşılır ileriye bakarak ta yaşanır olduğunu anlıyoruz.

Çok yaşamak elimizde değil ama adımızı yaşatmak elimizdedir. Zira kitaplarınla, eğitim, öğretim, idarecilikteki başarınla 1991 yılında Konya’da yılın öğretmeni seçilmeniz hem biz meslektaşların hem de okulumuz adına büyük gurur kaynağı oldunuz.  Sizinle hem zaman iftihar ettik.

Ailede, okulda, çevrede, grup arkadaşlarınla ilişkilerinde hep iyinin, güzelin, doğrunun yaygınlaşması için çalışırken daima munis davrandın. Büyüklerine söze girişte hep “sayın” kelimesi ile hitap ettin. Mültefit davrandın iltifat gördün.

Köyünü, aslını hiç unutmadığına şahidim. Köyüne, köylüne yakışan büyük bir cami yapılmasına vesile oldun. Sık sık kontrole gittin. Ödemeler konusunda büyük emek ve çaba sarfettin. Merhum kardeşim. Konya İmam Hatip (okulu) Lisesi için sembol isimlerdensin. Eserlerinle de öylece anılacaksın. Bu, nesl-i necib’in saygıyla, rahmetle anılan ve anılacak olan merhum hocalarından birisisin.  Cenab-ı Hakkın affının mağfiretinin ve merhametinin senin üzerine olmasını, Rasullulah (SAV) efendimizin şefaatine mazhar olmanı dilerim.

YARIN: FATİH KORKMAZ

MUHAMMED ESAD ÇAĞLA 

Editör: TE Bilişim