FAHRİ ALTINOK (OĞLU): ADETA BİR ARKADAŞ GİBİYDİK

Benim için bir baba, bir dost bir arkadaştı. Anlatması çok zor. Çok şakacı biriydi. Çocukluktan beri bizimle bir arkadaş gibiydi. Birbirimize karşı hep saygılıydık ama hep de rahattık. Özellikle son 6-7 yıldır çok samimiydik. Her gün konuşurduk, gün içerisinde ne yaptık ne ettik sürekli birbirimize anlatırdık. Son 6-7 yıldır çok farklı bir yakınlığımız vardı. Neşeli biriydi. Etrafına neşe verirdi. Kul hakkına çok dikkat ederdi. O konuda çok hassastı. Akraba ziyaretlerine çok önem verirdi. O konularda aşırı hassas biriydi. Ticaretinde de çok hassas davranırdı. Eline pek çok fırsat geçmesine rağmen, hakkı olanın dışına çıkmazdı. “Ben çocuklarıma haram para yedirmek istemem” derdi. Tabi gençliğimizde zıtlaştığımız olurdu ama bizim de evladımız olunca, babanın ne olduğunu daha iyi anladık. Kur’an-ı Kerim’siz hiçbir şey yapmazdı. Tek ölçüsü Kur’an-ı Kerim’di. Dini konularda bir şey konuşulduğu zaman hemen 2-3 kitap okur ona göre yorum yapardı. Pek çok kişi babamın bu durumunu bildiği için fikirlerine başvururlardı. Bir insan en yakının kaybetmeden ölümün ne olduğunu bilmiyormuş. Ben babamı kaybedince ölümün ne olduğunu daha iyi anladım. Sürekli beraberdik, aynı yerde oturuyorduk. Allah’a her zaman şükrediyorum iyi ki birarada olmuşuz ve birarada yaşamışız. Tabi bunun da acısı, sızısı çok farklı oluyor. Sürekli aklında oluyor. Torunlarını çok severdi. Onlarla sürekli şakalaşırdı. Çok güzel bir insandı. Çok kitap okurdu. Arkadaşları tarafından çok sevilirdi. Günlük arkadaşlarını arardı, günlük olmasa ikinci gün arardı. Vefalı bir insandı. Son dönemde rahatsızlanmıştı. 5 kere ameliyat oldu. Aylarca yoğun bakımda yattı. Biz üzülürdük o hiç üzülmezdi, öleceksek öleceğiz, ben ölümden korkan biri miyim de üzülürsünüz Rabbimin takdiri” derdi. Zor bir dönem geçirdi, biz olsak katlanamazdı ama babamın bir gün bile isyan ettiğini, itiraz ettiğini, acızlandığını duymadım. Baba çok farklı bir şeymiş. O gidince yalnız kalıyorsunuz. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun inşallah.

NUSRET ERTUĞRUL: SÖZÜMÜZ SAĞLIĞA DİYE RANDEVULAŞMIŞTIK

Ali benim teyzemin oğlu. İnsanları seven ve sayan birisi. Ben de kendisine çok saygı gösterirdim. Herkese karşı iyi niyetle yaklaşırdı. Aynı zamanda benim abim yerindeydi. Öyle güzel bir insandı ki kimseyle ilgili kötülük düşünmezdi. Beni sürekli korur kollardı. Allah kendisinden razı olsun. Böyle güzel bir abimizdi.

Uzun süredir görüşememiştik hastalığından dolayı. Onun rahatsızlığı nedeniyle ben kendisini daha fazla rahatsız etmek istememiştim. Biraz iyileştim, buluşalım dedi. Bir cumartesi günü telefonda görüştük ve bir sonraki Cumartesi günü için randevulaşıp ‘Sözümüz sağlığa’ diyerek telefonu kapattık. Ama bir sonraki Cumartesi’ye ulaşamadan, Salı günü vefat etti.

ABDURRAHMAN PANCAR: İLMİNİ SAKLAMAZ, HERKESLE PAYLAŞIRDI

Biz Ali Hoca’yla Yüksek İslam Enstitüsü’nden arkadaşız. İmam Hatip okullarından mezun olanları lise mezunu saymadıkları için enstitüye alıyorduk. Ben 1974 mezunuyum, Ali, 1975 mezunu.

Benim Fahrettin Pekinceler diye bir arkadaşım vardı. Onunla çok samimilerdi. Bizim tanışmamıza vesile oldu. Sonrasında, bugüne gelinen süreçte her geçen gün çok daha yakınlaştık. Çumra’da ben imam hatip lisesinde o Cumhuriyet lisesindeydi. Ailecek oturup kalkardık.

Her haliyle mükemmel bir insandı Ali. Sempatik bir yapısı vardı. Çok mert ve cömert bir insandı. Arkadaşları için büyük fedakarlıklara katlanabilen bir kişiliğe sahipti. Tabi aynı zamanda kendi halinde durmaz sürekli okur ve kendisini geliştirirdi. Fikir ortamında okuduklarını da paylaşır ve ilmini daha fazla kişiye ulaştırırdı. Benim de en çok sevdiğim arkadaşlarımdan biriydi. Onu bütün halleriyle ifade etmek belki biraz zor ama iyi kelimesinin içini her şeyiyle dolduran bir insandı.

En son bundan 4-5 yıl öncesinde Mersin’in Anamur ilçesinden Bozyazı’ya doğru gitmiştik. Orada güzel günlerimiz oldu. Grubumuzda yer alan arkadaşlarımızla birlikte 8-10 gün kalmıştık orada. Eski günleri yad etmiş olmuştuk. Ali, şakacı tarafıyla öne çıkar ve hepimizi güldürmeyi başarırdı. Allah gani gani rahmet eylesin.

BEKİR BALCI: KÜÇÜĞÜM OLMASINA RAĞMEN ABİ DERDİM

Aslında kısaca anlaşılacak bir şey değil. 2005 yılında onların da oturdukları sitede daire aldım. O günden vefatına kadar çok güzel ilişkiler içerisindeydik. O kadar naif, temiz, düzgün, dürüst, insancıl bir insandı ki tarif edilemez. Bilmiyorum, yani ölümü hepimizi gerçekten çok derinden üzdü. Gerçekten çok değerli bir aile babasıydı. Ailecek oturup kalktığımız güzel bir komşumuzdu.

Çok güzel sohbetlerimiz olurdu. O kadar güzel bir insandı ki tarif etmekte insan zorlanıyor. Bize derin bir üzüntü verdi. Bu site içerisinde tanıdığım çok değerli bir dostumdu. Yardımsever yönüyle öne çıkardı. Kimseyi kırmak istemez, kadirşinas bir insandı. Ben ondan büyüktüm ama ona yine de abi diye hitap ederdim. O da bana kanka diye hitap ederdi. Allah mekanını cennet eylesin. Bizim için çok ani bir kayıp oldu.

MEHMET ALTUNTAŞ: AYNI YERDEYDİK AMA GÖRÜŞEMEDİK

Rabbim rahmet etsin inşallah. 2016 yılında Divan Park’a geldik. Onlar da burada ikamet ediyorlardı. Denk geldikçe selamlaşıyor ve tanışmaya çalışıyorduk. Nihayet Ali abiyle tanıştık. Tonton, sevimli, güler yüzlü, samimi, sohbeti güzel, kendini dinlettiren, bilgili, ilim sahibi bir insandı. Öğütleriyle bizlere yön verebiliyordu. Yeri geldiği zaman moralimiz bozuksa dindirip, bizlerin moralini düzeltebilirdi. Akşam sohbetleri başlamıştı yavaş yavaş birbirimizi tanıdıkça. Akşamları dini sohbetler düzenleyip oturuyorduk. Ailecek de oturup kalkıyorduk kendisiyle. Sofrasına oturmuşluğumuz, yemeğini yemişliğimiz de var. Hakikaten, gönlümden geçenleri söylüyorum, komşuluk ilişkisi için de bir abi olarak da bambaşka bir kişiliği vardı.

Hanımla beraber İsmil’e gitmiştik. Banyolarımıza girdik çıktık. İkindin çayına gittik. Ani oldu benim gidişim. Hanımın telefonu çaldı, telefona baktı bir hoş oldu. Telefonu kapattı, Ali Hocamın vefatını söyledi. Ben de şaşırdım, durakladım. Ali Hocam da İsmil’deymiş ama bilmiyorduk tabi. Benim oğlanı aradım Abdullah’ı. Çıkmışlar, haberimiz yok. Ben iptal edeceğim programımı dedim. İşletmeciler hoş karşıladılar ve hızlı bir şekilde döndük. Cenazesine yetiştik. Orada görmeyi rabbim nasip etmedi.

Muhabbetimiz birkaç sene oldu ama çok güzel oldu. Hanımlarımız hala görüşürler. Rabbim az zamana çok muhabbet sığdırmayı başardık. Severdi, severdik.

YARIN: İlker Küçüktunç

Editör: TE Bilişim