Eylül ayı içerinde kalp krizi sonucunda hayatını kaybeden gönül ve dava adamı merhum Hüsnü Şimşek’i dostları, sevenleri ve ailesi Konya Yenigün Gazetesine anlattı. Merhum Hüsnü Şimşek’i anlatan sevenleri çalışkanlığına yardımseverliğine ve dava insanı yönüne dikkat çektiler.

‘BABAM ÇALIŞKAN BİR DAVA ADAMIYDI’

Babasını anlatan merhum Hüsnü Şimşek’in oğlu Abdullah Şimşek babasının çalışkan bir dava adamı olduğunu belirterek, “Babamız bizim için: iyilik timsali, fedakâr, cefakar ve Müslümanca hayat yaşamış çok çalışkan bir dava adamıdır. 1988’in ilkbaharında evimizin kütüphanesinde bir dergi kapağını görür görmez dehşete düşmüştüm. Resimde askerler çocuğa ateş açmış ve çocuğun etrafında patlama sonucunda dumanlar yükseliyordu. Çocuğun tek silahı ise elindeki sapanıydı. Çocuk aklımla, askerler hem çok büyük ve kalabalık hem de silahlı; küçücük yalnız bir çocuğa nasıl olurda ateş açabilirler diye beynimden vurulmuşa dönmüştüm.  Babama dergiyi göstererek, “Baba, bu çocuk bu askerleri yenemez ki’’ demiştim. Babam: Oğlum burası Kudüs’te bulunan Mescidi Aksa, Müslümanların ilk kıblesi ve bizim için çok kutsal. Bu askerler Yahudi, bunlar Filistinli kardeşlerimizi bu şekilde yıldırarak evlerinden-yurtlarından çıkartmaya çalışıyorlar. Eğer bizler elimizden gelen yardımı ve desteği yapar; Müslümanlar gece namazına kalkıp Allah’a dua eder ve yalvarırsa işte o zaman bu çocuk bu silahlı askerleri yener. Unutma başarı Allah’tandır’’ demişti.  Yaz tatilinde bazı arkadaşlarım sapan ile kuş avlardı. İçimden keşke benimde bir sapanım olsa diye geçirirdim. Bunun üzerine Babamdan sapan almasını istedim. Babam başımı okşayarak “Oğlum onların da annesi, babası, çocukları var. Sen onları vurursan kuşlar annesiz, babasız, çocuksuz kalır. Sen annesiz babasız kalmak ister misin?” dedi. O andan itibaren avcılık ben de doğmadan bitmişti artık. Beni sapan kullanma isteği yerine; canlıları sevme, keşfetme ve onlara karşı merhamet duygusu kaplamıştı.  Babamın ben daha İlkokul 4'iken, “Oğlum bu parayı ve ihtiyaç listesini alıp, tek başına Çumra’dan Konya’ya otobüs ile gidip şu adresten alışveriş yapıp gelir misin? Şeklindeki isteği ile bizi hayata hazırlamıştı. Ben yokken evin erkeği sensin der ve ilkokul 5’ten itibaren maaşını bana çektirir ve babamın verdiği listeye göre nereye ödeme yapılacaksa ödemeleri yapardım. Küçük yaşta ayaklarımızın üzerinde durmamız için bize hususi olarak imkan tanır ve bizi desteklerdi. Farklı yerler ve insanları görerek, kendimi ve hayatı tanımam için izcilik kamplarına gönderirdi. 1994 senesinde İskenderun kış kampına gönderecek parası yoktu; gönderemeyeceği için üzülürken son gün bir anda bir şeyler oldu ve borç bularak kampa göndermişti. Gidemeyeceğim diye üzülürken bir anda dünyalar benim olmuştu. Üniversite son sınıfta dil için Amerika’ya gideceğim dediğimde; imkanı olmamasına rağmen hallederiz seni gönderelim demişti. Bir baba olarak ne zaman desteğe ihtiyacım olsa her zaman yanımda destekçi olarak bulurdum” ifadelerini kullandı.

 ‘KUDÜS DİRENİŞİNİN SEMBOL İSİMLERİNDEN BİRİ HALİNE GELMİŞTİ’

Babasının Kudüs direnişin sembol isimlerinden bir haline geldiğine dikkat çeken Şimşek, “Evimiz sürekli misafirle dolup taşardı. Çok fazla çat kapı misafir gelirdi, bazen biz bile şaşırırdık.  Babam kimi zaman öğretmen, öğrencilerinin arkadaşı, abi, futbol-voleybol koçu, sempozyum ve konferans düzenleyicisi, hoca, dünür başı, arası bozulan eşlerin psikoloğu, kimi zaman sivil toplum kuruluşu kurucusu veya yöneticisi gibi bir çok farklı şapkası vardı. Rahmetli Babam hiçbir kimseyi ayırt etmeden; çağıran kişi her kim olursa olsun: kız isteme, nikah, düğün ve cenaze merasimi için her daim orada olmayı kendine vazife edinmişti. Bir insanın ihtiyacı varsa mutlaka elinden gelenin fazlasını onun için yapardı. Babamız bir davranışı elde etmemiz için bizi zorlamaz kendisi yaşayarak bizlere örnek olurdu. Cemiyet insanı olmayı, insani münasebetleri; vefalı, güvenilir, emin, fedakar, mücadeleci gibi bir çok iyi özelliği fark etmeden babamızın hal ve hareketlerinden aldığımızı fark ettik. Es-Sirac bünyesinde son görev aldığı ‘’Huzuru bekleyen şehir Kudüs’’ programında 63 sivil toplum kuruluşunun katıldığı, farklı frekanstaki dernek ve vakıfları programa katılmasını sağlamıştır. Farklı düşünceye sahip sivil toplum kuruluşlarını günümüzde çok ihtiyaç olan ümmet şemsiyesi altında birleştirebilmiştir. Babam’ın gençlik yıllarından itibaren İslam davasına adadığı ömründe "Eğer Mescid-i Aksa'ya gidip namaz kılamıyorsanız oranın kandillerinde yakılmak üzere yağ gönderin’’ hadisi şerifini "Kudüs halkı bugün Mescid-i Aksa’nın nuru sönmesin diye canlarıyla, mallarıyla, evlatlarıyla mücadele ediyorlar diyerek onları Mescid-i Aksa'nın kandilleri olarak tarif ederdi. Dolayısıyla onlara destek olmak bu hadisi şerife mazhar olmaktır diyerek gecesini gündüzüne katarak canıyla malıyla çalışmıştır. Babamız Es-Sirac Derneğinde Kudüs davası için sayısız projeler gerçekleştirmiş ve Kudüs direnişinin sembol isimlerinden biri haline gelmiştir. En yakınındaki insanlar olarak; sorduğumuzda şunları şunları yapıyoruz diyerek çok sıradan işler yapıyormuş gibi sade ve yalın cevaplar verirdi. Oysa vefatından sonra ne kadar büyük ve önemli işler yaptığını öğrendik. Ayrıca Mescid-i Aksa’da gıyabi cenaze namazı kılınması, Yemen’li bir ailenin babamız için umre yapması bizi şaşırttı, çok sevindirdi. Yapmış olduğu hizmetler ve çok iyi anılması bize gurur ve onur duymamıza neden olmaktadır. Omuzlarımıza büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Cenaze sonrasında Babamızın sadece bizim babamız değil birçok yerli ve yabancı insanın babası olduğunu gördük ve şahitlik ettik. Ayrılık insana acı veriyor, evlatları olarak içimize derin bir hüzün çöküyor. Lakin onbinlerce  insanın hüsnü şehadeti içimizi ferahlatıyor. Bizler senden razıydık Allah da senden razı olsun. Rabbim mekanını cennet, makamını âlî eylesin. Senin gibi dava adamlarının sayısını artırsın” ifadelerini kulllandı.

‘İNSANLARA HİZMETTE HİÇ GERİ DURMADI’

Merhum Hüsnü Şimşek’i anlatan Kızı Betül Şimşek Öztürk, babasının Mevla’nın verdiği ömrü, ebedi hayata hazırlık için kullandığına ve biz ailesine yaşadığı zamana güzel örneklik gösterdiğini ifade ederek, “Benim için baba kelimesi iki heceden çok daha derin anlamı olan, varlığımı borçlu olduğum, benliğimin inşasındaki ilk ustalarda şimdilerde bir iç yangısı. Babamın en barız özelliği , yaşayarak örnekliğidir. Karşılıklı oturup meseleleri konuştuğumuz tartıştığımız olmuştur. Fakat o hal dili ile bize şekil vermeyi yeğlemiştir. Bitmeyen coşkundaki enerjisi ile pek çok yetmeyi bildi. Bize baba, talebelerine müşfik bir hoca, okul ve cami yapımlarında hayır toplayan, STK’ların kurucusu ve yöneticisi oldu. Bunlarla da yetinmedi baba mesleği çiftçilik ile de uğraştı. Biz çocuklarına tarlaya götürürken mehter marşı dinletirdi. Küçük bir çocuğa tarım bilinci tohumlarını atmanın en güzel yollarından biridir sanırım. Yine ecdada muhabbeti bir diyalogla değil de bu marşlarla vermesi duygu ve coşkuyla dolu kişiliğini yansıtır.  Babamın bir öğrencilerinden olan bir vaizin “Hüsnü hocam, bize sizden daha çok baba oldu” sözü babamın bir öğretmen olarak bilgi aktarımından çok, öğrencileriyle duygusal yakınlığı kurabildiğini gösterir. O öğrencilerini yıllar içerisinde takip etmiş, onlara yön vermiş ve irtibatı koparmamıştır. Doğduğum, çocukluğumun ve gençliğimin ilk yıllarının geçtiği evimiz öğrencilerin uğrak noktası, yatılı misafirlerin eksik olmadığı, yemeklerin yenildiği, dernek ve vakıf işlerinin kararlaştırıldığı yetmişmetrakare küçük bir mekandı. Babamın yaptığı işleri idrak ederek büyüdükçe mekanın imkan için kullanılan bir araç olduğunu bereket mefhumunun insana ve mekana nasıl sirayet ettiğini öğrendim. Babamın bende bıraktığı diğer bir iz İ'la'yi Kelimetullah için yaşamak ve çalışmak oldu. Belki de bir alanı tercih etmeden, İlahiyat Fakültesine gittim. Mescid-i Aksa’nın özgürlüğüne kavuşması için var gücüyle çalıştı. Yetimi yoksulu doyurmayı, yüzünü güldürmeyi kendine şiar edinmişti. Yorgunluk emaresi gördüğümüzde “Baba biraz dinlensen” uyarımıza rağmen, insana hizmette hiç geri durmadı.  Babamın bana bıraktığı başka bir tesir, dünya malıyla arasına koyduğu mesafedir. Mevla’nın verdiği ömrü, ebedi hayata hazırlık için kullandığına ve biz ailesine yaşadığı zamana güzel örneklik gösterdiğine kızı olarak şahidim. Rabbimden ondan razı olmasını, has kulları ile birlikte onu cennetine dahil etmesini niyaz ederim. Hürmet, minnet ve özlemle” ifadelerini kullandı.

‘BİR KUDÜS GÖNÜLLÜSÜ, BİR KUDÜS MUHAFIZI İDİ’

Emekli Konya İl Müftüsü Ahmet Poçanoğlu da merhum Hüsnü Şimşek’in bir Kudüs gönüllüsü ve bir kudüs muhafızı olduğunu ifade ederek, “Adı gibi güzel, güzellikler sahibi, Şerden uzak durup daima hayra yönelen; soy adı gibi hareket halinde bir kardeşimiz Hüsnü Hoca.     Vefatından hemen önce; cuma tebriği için gönderdiği’’ Ey insanlar! Allah'ın verdiği söz gerçektir, sakın dünya hayatı sizi aldatmasın’’ (Fatır Suresi:5) ayet-i kerimesine uygun bir hayat yaşama telaşı ve Allah’ın hak olan vaadi; ahirete hazırlık içinde oldu. Gençlik yıllarından; Dorla (aydoğmuş) Akıncılar Derneğinden tanırım; Hüsnü hocanın hayatı bir öğretmenin neler yapabileceğinin göstergesiydi. Samimiyeti ve gayretiyle öğrencilerine hakkı hakikati, İslam’ı hakketmişti. Dini-i Mübin-i İslam’ı öğrenmek yaşamak okutmak anlatmak için ömründen infak etti. Titiz bir bahçıvan gibi çiçekler, güller yetiştirdi. Cenaze namazı bu gayretinin, mü’min ve muvahhid oluşunun şahidi oldu. Son dönem bir Kudüs gönüllüsü, bir Kudüs muhafızı idi. İstanbul’da Kudüs’le ilgili bir toplantıda beraber olmuştuk. STK ların oluşturduğu platformların müdavimi idi. Allah Hüsnü hocaya ve İmam-Hatip liselerine ömür ve emek veren, kendisinde önce vefat eden küçük kardeşi Mustafa Ziya’ya rahmet eylesin. Öğrencilerinin ve evlatlarının dualarıyla amel defteri hep açık kalacak inşallah”

‘VAKİTLER HÜSNÜ HOCAMIN YAPACAKLARINA YETMİYORDU’

Es-Sirac Derneği İdari İşler Kordinatörü Şemsettin Karaca da Merhum Hüsnü Şimşek’i şu şekilde anlattı; “İsmi ile müsemma Hüsnü hocamın vefat haberini aldığımda daha önce hiç hissetmediğim belki de hissedemeyeceğim derin duyguların içine girdim. Kelimeler boğazımda düğümlendi. Ne diyeceğimi ne yapacağımı şaşırdım. Beni böylesine etkileyen bir ölüm haberi hiç olmadı. Sonra ilgilendiği ve kim olduklarını bilemediğim yerli yabancı aileler geldi aklıma üzüntüm daha da arttı. Belki o ailelerin çoğu Hüsnü hocamın vefatını öğrenecekleri kimseleri bile olmayacaktı. Onlar için belki Hüsnü babaları hep yaşayacak. Sağ elin verdiğini sol el görmemeli. Peki ya ihtiyaçlarıyla ilgilendiği yetimler, öğrenciler. Ah güzel hocam peki ya biz.  Ne söylersem söyleyeyim hep bir şeyler eksik kalacak.  Hüsnü Hocam “İşimiz vaktimizden Çoktur” sözünün somut bir karşılığıydı. Çünkü vakit onun yapacaklarına yetmiyordu. Kendisi ile 8 yıl boyunca birlikte yoğun bir mesai harcadık. Kudüs meselesi için yaptığımız seyahatler, katıldığımız toplantılar, yaptığımız sayısız faaliyetler. Başımızı birbirimize dayayıp uyuduğumuz o yolculuklar. Kudüs’ün özgürlüğü Ümmetin özgürlüğünün başlangıcı olacak bunun için durmadan yorulmadan çalışacağız dediğinde yüzünde beliren o kararlı duruş ve tebessüm. Sanırım bize bıraktığı en büyük miras Kudüs davasını sürdürmek ve bunun için sorumluluk almak olacaktır. Saygı Rahmet ve Minnetle seni hep yâd edeceğiz güzel hocam” 

‘KÜDÜS’TE BİNLERCE HAFIZ YETİŞMESİNİ SAĞLADI’

Kudüs Üniversitesi Davet ve Din Usulü Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Urwe Sabri ise merhum Hüsnü Şimşek’in Kudüs’te Kur'an-ı Kerim kurslarının destekçisi olduğunu ve onun gayretiyle Kudüs’te yüzlerce hafız yetiştiğine dikkat çekerek, “Müminlerden öyle erler var ki Allah'a verdikleri sözde sadakat gösterirler; onlardan kimisi, adağını ödedi, kimisi de beklemede ve onlar sözlerini, özlerini hiçbir suretle değiştirmediler.” Bugün Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın en önemli destekçilerinden birini kaybettik. Bunun üzüntüsünü kalbimizin derinliğinde hissediyoruz. Kendisinin Kudüs halkı için yaptıklarına şahidiz. Hüsnü hocamız Kudüs'te Kur'an-ı Kerim kurslarının destekçisiydi ve onun gayretiyle Kudüs’te yüzlerce hafız yetişti. Aynı şekilde Kudüs üniversitesinde okuyan Kur'an-ı Kerim, Davet ve İslam hukuku Fakültelerindeki öğrencilerin en büyük destekçisiydi, Kudüs’te onun katkılarıylaonlarca üniversite öğrencisi okulunu tamamlayıp hayata atıldılar. Onun eksikliğini bütün Kudüs halkı hissetmeye devam edecek. Bunların hepsini yapan es-Sirac Eğitim kültür ve yardımlaşma derneği başkanı Hüsnü Şimşek hocamız. O, Kudüs’ü her zaman kalbinde vicdanında taşıdı son nefesine kadar Kudüs’ü desteklemekten hiç geri durmadı. Cesaret ve samimiyetle Kudüs için kendini feda etti. Onun için dua ediyoruz. Biz de kendisine vefamız gereği Mescid-i Aksa'da gıyabında cenaze namazını kıldık. Allah'tan kendisine Mücahitlerin ve Mescid-i Aksa'da görev yapanların sevabını, ilim talebelerinin ve Kur'ân-ı Kerîm hafızlarının mükâfatını ve üniversite öğrencilerinin sevabını vermesini niyaz ediyoruz”

‘FİLİSTİN DAVASI ONUN VAZGEÇİLMEZ GAYESİYDİ’

Merhum Hüsnü Şimşek’in arkadaşı Ali Ergun ise, Filistin davası onun vazgeçilmez gayesi olduğuna dikkat çekerek, “Hüsnü Hocamla tanışıklığımız 1974 yılına uzanır. Hüsnü Şimşek herkesi seven herkese değer veren gerçek manada bir dostu. Yüksek İslam Enstitüsünde birlikte okuduk. Okul hayatında ve de hayata atıldıktan sonra hep islamı hayata dair çalışmalarını sürdürmüştü. Evlerde kalan üniversite öğrencilerine burs vermek onların ihtiyaçlarını karşılamak onun için adete bir hobi bir mecburiyet hissi ile koşturdu. Öğretmenlik döneminde okulların yurtlarının yapım ve ihtiyaçları, emeklilikten sonra ise yine cami yapımları yurtların ihtiyaçlarını yurt içi ve yurt dışı çalışmalarına devam etti. Çevresine karşı çok cömert davranır, ikramı ve hürmeti bol idi. 3 Eylül 2022 tarihinde Huzuru bekleyen Kudüs programı gerçekleştirmişti.  Program sırasında Hüsnü hocanın adeta konuyu yaşayarak dinlediğine şahit oldum. Filistin davası onun vazgeçilmez gayesi olmuştur” dedi.

MUHAMMED ESAD ÇAĞLA

Editör: TE Bilişim