Yenigün Gazetesi olarak ‘Oradaydım’ konusu başlığı altında Konya’da, Türkiye’de ve hatta dünyada önemli olaylara tanıklık etmiş kişilerle röportajlarımızı tüm hızıyla devam ettiriyoruz. Dün Kıbrıs Gazisi Sadettin Tatlı ile yaptığımız konumuza, bugün kaldığımız yerden devam ediyoruz. Tatlı, Kıbrıs’ta zok şartlar altında askerlik yaptıklarını hatırlattı. Kıbrıs’ta Türkiye’nin varlığını sürdürmesi gerektiğine işaret eden Tatlı, “Biz Kıbrıs’ta olmasak onlar yine insanları öldürür. O dönem Başbakanımız Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcımız Necmettin Erbakan önümüzü açmıştı. Bizler o dönem azınlıkta kalmışız. Harp esnasında Maraş bölgesinde kapatılmıştı. Onlar Güney Bölgesi’ne kaçtılar gittiler. Bizlerde Kuzey’i ele geçirmiştik. Bazı evlere girdiğimiz zaman insanların evlerini terk ettiğini gördük. Rum kesimlerinin bazılarının evlerine girdik. Ama sivil halka hiçbir zaman zarar vermedik. Rum siviller kendi hallerinde bizim güvencemiz altında yaşamlarını sürdürdüler. Hatta yaşlılar bir tık ağırlıktaydı. Bize bazen yumurta falan getirirlerdi. Askerlere yiyecek getirirlerdi. Komutanlarımız tabi bunları almamamızı emretmişti. Almıyorduk. Bölgede kendi başımıza 1 kilometre aşağı mesafede nöbet tutuyorduk. Rumlarda nöbet tuttuğumuz yerlerde yaşamlarını sürdürüyordu. Dağlık bölgelerde nöbet tutuyorduk. Çukurlar kazıyorduk. Maksat düşmanların gelip gittiğini izlemekti. Belli yerleri karargâh olarak kullanmaya başladık. Yanlarımızda askeri malzemelerimiz vardı. Kendimizi güvence altına almak zorundaydık. O dönem çok zor şartlar altında askerliğimizi idrak ediyorduk. Altımızda demirden yatak vardı. Yorgan yastık sıkıntımız vardı. Ama azimli mücadelemizden hiçbir zaman ödün vermedik” dedi.

‘ARAÇ FARLARINA BEZ BAĞLADIK’

Yine yaşadığı bir olayı muhabirimiz Samet Aktaş ile paylaşan Tatlı, “Gece vakitlerinde yine nöbete devam ederken bir ışık geldiğin gördük. Çukurların içinde bekliyorduk. Bir ışık sızıntısı olduğunu fark ettik. Buradan tahminim 1 ya da 1,5 kilometre ilerdeydi. Işık terk şerit halinde geliyordu, sanki bizi meydana çıkarıyordu. Tabi doğal olarak heyecanlandık. Ne olduğunu gece vakti pek fark edemedik. Engebeli bir araziydi. Kasaturaları silahımıza taktık. Ne olduğu belli değildi. Bizim askerlerden birisi silahını attı. Ardından silah sesleri duyulunca bölükte ayağa kalkmış. Devriye komutanları da gelmeye başladı. Komutanlarımız ne olduğunu sordu. Bizde bir ışık geldiğini gördüğümüzü söyledik. Daha sonra lambalarla ışığın olduğu bölgede aramaya çıktık. Uzun uzun bize doğru gelen ışığı aradık. Yani arazide gece vakti silahlarla bu ışığı aradık. Belki de bize bir suikast girişimi olabilirdi. Belki de Rumlar Türk askerlerine karşı bir tuzak düzenliyordu. Mesela eşeğin başına bir lamba bağlarlar bize doğru salarlar dikkat dağıtmak için. Çünkü Kıbrıs’ta kaldığımız yerde her an her şey olabilecek bir durum vardı. Çünkü Rumlardan her şey beklenirdi. O gün uzun süre bize doğru gelen ışığı aradık. Belki de komutanlarımızın ve bölüğümüzün takviyeleri geldikten sonra geri kaçmış olabilirlerdi. Gözümüzle gece vakti ne olduğunu bilemedik. Harbin çetin olduğu zamanlar ara ara yerde değiştiriyorduk. Çatışmalar sürekli devam ediyor, silah sesleri susmuyordu” diye konuştu.

‘RUMLAR ENGEL KOYMAK İÇİN HER ŞEYİ YAPTI’

Tatlı sözlerini şöyle sürdürdü, “Hâkim olduğumuz yerlerde bölge değiştirerek incelemeler yapıyorduk. Tabi gece vakti askeri araçlarla nöbet değiştirdiğimiz zamanlar oldu. Yer değiştirdiğimiz zamanlarda oldu. Gece gitmek biraz daha tehlikeliydi. Çünkü nerede nasıl bir manzara ile karşılaşacağımız belli değildi. Gece vaktinde intikal edeceğimiz zaman askeri araçların farlarını bezlerle kapatıyorduk. Yani fardaki yansımayı ışığı engelliyorduk. Fark edilmemek gerekiyordu. Rumlar kaçtıkları bölgelere askeri araçların geçmesini engellemek için çukur kazmışlardı. Bazı yerlerde yine geçişleri engellemek için kum torbaları yerleştirmişlerdi. Tabi araçlarımızla düşman takibini sürdürdük. Netice de zor şatlar altında vatani görevimizi yerine getirdik. Dile kolay değil. Aradan tam 48 sene geçti. Şu an yaşımız ilerlese de haklı bir gurur yaşıyorum. Hala beni bazı komutanlarımız ziyarete gelir. Türkiye Kıbrıs’ta varlığını sürdürmelidir. Yavru vatanı korumaya devam etmeli, çıkarlarını korumayı sürdürmeliyiz” diyerek sözlerini sonlardı.

YARIN: 1971 FIRTINASI

SAMET AKTAŞ 

Editör: TE Bilişim