Engel tanımayan hayırsever! Engel tanımayan hayırsever!

Geleneksel hale getirdiğiniz organizasyonlarınız var mı, varsa bunlar hakkında bilgi verir misiniz?

Dernek ilk etkinliğine, kurulduğu 1954 yılında, ilkokulu bir yangın sonucu kül olan Taşlıdere Köyü’ne okul araç, gereçleri ve öğrencilere maddi, manevi yardımda bulunarak başlamıştır. 1958’de ilk “Seydişehirliler Dayanışma Yemeği”, Ankara Cebeci’deki Şakir Ağa Bahçesi’nde gerçekleştirilmiştir. Bu bahçe günümüzde yok tabii ki. 1980’lerden itibaren Ankara Demirspor Lokali’nde ilki yapılan “Seydişehir ve Seydişehir Dostları Gecesi”, Seydişehir, Antalya ve daha sonraki yıllarda Ankara’daki hemşehrimiz hayırsever insan Ulaşanların, Gölbaşı’ndaki Ulaşan Otelde “Seydişehir ve Seydişehir Dostları Yemeği” geleneksel olarak düzenlenmektedir. Buradaki amaç, kuşkusuz ki hemşehriler arasındaki dayanışmayı güçlendirmektir. Bu arada çok ilginç bir etkinliğimizden söz edeyim; Türk Güreş Milli Takımı, Dünya Şampiyonasını tamamlanıp Türkiye’ye döndükten hemen sonra, 18 Ekim 1959’da Seydişehir’de düzenlenen yağlı güreşlere katılmak üzere ilçemize getirilmiştir. 1-5 Ekim 1959’da 4. Dünya Güreş Şampiyonası Tahran’da düzenleniyor. Türkiye bu şampiyonada toplam 6 madalya kazanarak dünya ikincisi oluyor. Bu dönemde “Dünyayı Titreten Türk” olarak dünya güreş çevrelerinde anılan ünlü Türk güreşçisi Yaşar Doğu, Milli Takım Antrenörüdür. Yaşar Doğu, Seydişehir Okutma ve Yardım Derneği ile Vakfı’nın kurucularından rahmetli Hayrettin Durusoy’un Ankara’dan arkadaşıdır. Hayrettin Durusoy, Yaşar Doğu’yu ikna ediyor ve milli takım yağlı güreşler için Seydişehir’e getiriliyor. Yağlı güreşlerin afişi halen derneğimizin yönetim kurulu odasındadır. Seydişehir’deki orta dereceli okullar arasında kültür etkinlikleri düzenlenmiştir. Bu kapsamda düzenlenen ve günümüzde artık unutulan “Bilgi Yarışmaları”, liseler arasında güzel bir rekabete sebep olmuştur. Aynı şekilde Kültür Bakanlığı Devlet sanatçıları, Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği sanatçıları ilçemize davet edilerek halk konserleri gerçekleştirilmiştir. Öte yandan Ankara’daki hemşehrilerimizle birlikte iftar yemekleri, Cumhuriyetimizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, bu vatan için şehadete ulaşan şehitlerimize ve hakkın rahmetine kavuşan büyüklerimize Mevlid okutulmaktadır. 9 Ekim 1989’da, derneğin kuruluş amaçları içerisinde yer alan okul yaptırma hedefi gerçekleştirilmiştir. Dönemin Konya Valisi Necati Çetinkaya tarafından Mahmut Esat Anadolu Lisesi’nin temeli atılmıştır. O zaman ki Belediye Başkanı Mevlüt Kılınçoğlu, iz bedelle (Sıfır bedelli) bir arsa tahsis etmiş, bunu da Belediye Meclisi’nden sorunsuz olarak geçeceğini söylemiş, Meclis ise bu hayırlı yatırıma destek vermiştir. Mahmut Esat Anadolu Lisesi 1993’de derneğin abidesi olarak bitirilmiş ve Türk Milli Eğitimi’ne armağan edilmiştir. Dernek kurucusu ve ilk yönetim kurulu başkanı Enis Şanlıoğlu tarafından da Enis Şanlıoğlu Lisesi yaptırılmıştır. Dernek 7 Ekim 1998’de yaptırdığı lise nedeniyle, 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel tarafından şükran plâketi verilerek onurlandırılmıştır.Okul kütüphanelerine binlerce kitap armağan edilmiş, okullarımızın araç, gereç ihtiyaçları karşılanmış; kırtasiye malzemeleri yollanmış, hatta İsmet Şen İlköğretim Okulu’nun talepleri üzerine bando takımı kurulmuştur.6 Aralık 1997 tarihinde derneğimiz önderliğinde, Seydişehir Kaymakamlığı, Belediye Başkanlığı, kamu kurum ve kuruluşları, meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri, siyasi partilerin ilçe başkanlıkları ile birlikte, Seydişehir’in sosyo-ekonomik ve kültürel yapısının fotoğrafının çekildiği ve masaya yatırıldığı, “Birinci Seydişehir Kalkınma Kurultayı” düzenlendi. Seydişehir’in problemlerinin tartışıldığı kurultayda, bir bakıma ilçemizin sosyo-ekonomik ve kültürel envanteri, 200 sayfalık bir kitap haline getirildi. Sonuç bildirgesi yazıldı. Bu kitap, seydisehirdernegi.org.tr ve seydisehirvakfi.org.tr adreslerinde yayınlanmaktadır.Seydişehir’in problemlerine yönelik olarak çok sayıda panel, konferans düzenlenerek konusunda uzman kişiler ilçemize davet edilmiştir. 18 Ekim 1998’de Kültür Bakanlığı Ankara Güzel Sanatlar Galerisi’nde, Seydişehirli ressamımız Fatma Kırdar’ın yağlı boya resim sergisinin açılması sağlanmıştır. 1998 yılı “5 Ağustos Kalkınma Bayramı” etkinlikleri çerçevesinde fotoğraf sanatçısı İbrahim Demirel Seydişehir’e davet edilmiş, senaryosunu Serdar Ulukan’ın yazdığı “Seydişehir’de Doğa ve Doku” isimli slayt gösterisi Kültür Bakanlığı sanatçılarının katıldığı halk konseri eşliğinde stadyumda yapılmış ve akabinde de aynı konulu fotoğraf sergisi açılmıştır. 33 tablodan oluşan fotoğraflar, derneğimizde sergilenmektedir. Doktor Amca namıyla maruf rahmetli Dr. Mustafa Öten’in Bankalar Caddesi’ndeki ve Sayın İsmail Yontar’ın (İsmail Amca) Alaylar 2 Mahallesindeki apartmanlarını bağışlamaları, vakfa kira geliri oluşturmuştur. Her yıl kira gelirleri kendi adlarına Mustafa Öten Fonu ve İsmail Yontar Fonu adı altında öğrencilere karşılıksız burs olarak verilmektedir.

Başlıca faaliyetlerinizi örneklerle anlatır mısınız?

Vakıf ve dernek, ekonomik zorluklar içerisinde olan üniversiteli gençlerimize karşılıksız burs vermektedir. Burada aranan koşul bursiyerin Seydişehirli olmasıdır. Seydişehirliler eğitime çok önem vermektedir. 2022 yılında artık okur-yazar oranı yüksek olan bir ilçemiz lafını kullanmak istemiyorum. Lise ve üstü eğitim düzeyi Seydişehir’de oldukça yüksektir. Seydişehirliler okuyan evlatlarına göz bebeği gibi bakmaktadırlar. Üniversite mezunu veya okuyan gençlerimiz ilçede itibar görmektedir. Yıllar önce hakkın rahmetine kavuşan öğretmenlerimiz saygı, sevgi ve rahmetle, emekliye ayrılan öğretmenlerimiz ve çalışan öğretmenlerimiz saygı ve minnet ile anılmaktadır.

Tanıtım amaçlı yayınlar yapıyor musunuz?

Süreli bir yayın yapmıyoruz. Ancak “Seydişehir ve Seydişehir Dostları Gecesi” için, ücretsiz dağıttığımız dergi ebatlarında bir yayınımız oluyor. Bunun dışında 1997’de gerçekleştirdiğimiz “Seydişehir Kalkınma Kurultayı”nın 200 sayfalık kitabını yayınlayarak, kurultay esnasında katılımcılara dağıttık. İlgili devlet yönetimine de yolladık. Mevlana Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen, benim de belediye başkanı olduğum dönemde projelendirilen, dernek ve vakfımızın yürüttüğü “Seydişehir’in Yerel Dinamikleri” Projesini basılı hale getirdik ve projeyi ilçemizde uyguladık. Bir dönem aylık olarak Küpe ismindeki bülteni üyelerimize yolluyorduk. Ancak posta masrafları ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler nedeniyle manasını yitirdiğini düşünerek, vaz geçtik bu uygulamamızdan.

Ankara’da ne kadar hemşehriniz var ve derneğe ilgileri ne düzeyde?

Ankara’da yaşayan Seydişehirlilerin sayısını bilmem mümkün değil. Ancak her Seydişehirliyi derneğimizin ve vakfımızın fahri üyesi olarak kabul ediyoruz. Cumartesi günleri hemşehrilerimizi ağırlıyoruz. Bu arada Ankara’da okuyan öğrencilerimiz de geliyorlar. Birlikte yemek yeniyor, çay ikramı yapıyoruz. Bu uygulamamıza pandemi nedeniyle maalesef ara vermiş durumdayız. Pandemi şartları elverirse, Ankara’da okuyan öğrencilerimizle birlikte önümüzdeki bahar aylarında bir cumartesi günü etli ekmek yemeyi planlıyoruz. Yine pandemi öncesinde Ankara’nın mesire yerlerine, öğrencilerimizle birlikte piknik organizasyonları da yapıyorduk. Sağlıklı günlerimize kavuşursak, elbette ki bu uygulamamıza devam edeceğiz. Çünkü öğrencilerimize de büyük moral kaynağı oluyor.

Konya ile münasebetleriniz ne seviyede?

Konya’yı il merkezi şeklinde düşünmemek lâzım, Konya ilçeleri ile birlikte Türkiye’nin en büyük toprağına sahip bir şehrimiz. Bu bakış açısı ile şunu söyleyebilirim. Her ne kadar Dernek ve Vakıf merkezimiz Ankara olsa da, bizim esas faaliyet alanımız şüphesiz ki Konya ve Seydişehir. Seydişehir halkı bizi yakından tanıyor ve her konuda desteklerini maddi, manevi esirgemiyorlar.

Bölgenizdeki Konyalıların şehre sosyal ve kültürel anlamda sağladığı ne tür katkılar var?

Zaten kuruluş amacımız ve tüzüğümüz de sosyo kültürel manâda katkıda bulunmak. Bunu da layıkıyla yaptığımızı düşünüyorum.

Konya’nın, taşrasıyla birlikte daha etkin tanıtılabilmesi ve bilhassa Konya’ya turistik ve ekonomik kazanım sağlaması için neler yapılabilir?

Ben Konya’nın dini, kültür, gastronomi ve doğa turizmi bağlamında hiç de yabana atılmayacak potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum. “Gez Dünyayı Gör Konya’yı” sloganı bence çok doğru. Ankara Konya Yüksek Hızlı Treni, iç turizm bakımından müthiş bir hareketlilik getirdi Konya’ya. Konya il merkezindeki tarihi, kültürel doku zaten biliniyor. Ama bizimde bir “Kuğulu Mesire Alanı”mız var ki, görülmeye değer. Torosların üzerinden Side’ye kadar uzanan Via Sabesta (Kral Yolu) mevcut. Bu konuda da projelerimiz var. Antik yol günümüzde bile bozulmamış haldedir. Turizmin çeşitlendirilmesi bakımından önemli diye düşünüyorum. Çünkü doğa yürüyüşleri, özellikle antik yollar üzerinden yürüyüşler dünyada yaygınlaşıyor. Tabii bu yollar üzerine güvenli kamp alanları, ihtiyaç giderecek yapıların da inşa edilmesi gerekiyor. Diğer taraftan Bostandere gibi antik şehirlerde de kazı çalışmaları yapılmalı. Bir diğer varlığımızda aslında Seydişehir’in köyleri. Gerçekten tabiatıyla, havasıyla, suyuyla, misafirperverliği ile insanı hayran bırakıyor.

MUSTAFA GÜDEN

Editör: TE Bilişim