Ben 43 yıllık meslek hayatımın 33 yılını devletin çeşitli okullarında aralıksız yönetici olarak, 7 yılını da özel eğitim kurumunda yönetici olarak geçirdim. 21 yılını Konya Meram Fen Lisesi kurucu müdürü olarak görev yaptım. Meslek hayatımda edindiğim bilgimi, tecrübemi birlikte çalıştığım personelim ve öğretmenlerimde buldum. Bunlardan biriside çok kısa sürede olsa Özel İdeal Anadolu Lisesinde 2 yıl birlikte çalışma fırsatı bulduğum bende unutulmaz anılar bırakan çok değerli, eğitime gönül vermiş Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Hüseyin Körpe’dir.

Hüseyin hocamı kısaca özetlemem gerekirse; en şerefli varlık olan insanın genç neslin eğitim sorumluluğunu üstlenen birisi olarak tanıdım.

Meslek hayatında öğrencileri milli, manevi, ahlaki, insani ve sosyal kültürel değerleri benimseyen, koruyan, geliştiren, Milli eğitim kanunları ve yönetmelikleri doğrultusunda emek veren, özveride bulunan bir öğretmen olarak tanıdım.

Öğrencilerinin daima başarıları için çalışan, bireysel yeteneklerini dikkate alan, öğrenmelerini, bilgili, becerikli, özgüvenli olmalarını, problemlerin çözümünde bireysel yöntemi kullanmalarını öğreten, çevresiyle olumlu iyi ilişkiler kuran, çağın ihtiyaçlarına cevap verebilecek beceriler kazanmalarını, ekip ruhunun uygulanmasını sağlamak için çalışan birisi olarak tanıdım.

Mesleğinin önemi bilen yüreğinde hisseden bir öğretmen olarak tanıdım. Ama öğrenciler ve birlikte çalıştığı mesai arkadaşları hep onu Hz. Ali’nin “Bana bir harf öğretenin kölesi olurum” demesiyle anacaklardır.

Ruhu Şad olsun. Mekânı Cennet olsun. Peygamber Efendimize komşu olsun.

Tural SİNANOĞLU (Emekli Okul Md.)

Dokuz yaşındaydım. Konya’ya taşınalı henüz birkaç yıl olmuştu. Biz aslında köylüyüz ve köyden şehre taşınmamız da amcamla başlar ancak şimdi onu anlatmayacağım.

1998 yılı Ramazan ayındayız, bizim evde aile iftarı var. Rahmetli Amcam, orucun son saatlerinde birtakım alışkanlıklarının etkisiyle daha gergin olurdu ancak o günkü gerginliğinin, tedirginliğinin ve hatta yüzüne yansıyan kaygısının nedenini biraz sonra anlayacaktık. Çocuk aklımla sadece gözlem yapabiliyordum ancak o günün ne anlama geldiğini çok daha sonra anlayacaktım. Televizyon kanalları son dakika canlı yayını olarak Anayasa Mahkemesi’ne bağlanıyor ve o ses odada yankılanıyordu: “Refah Partisi’nin Laik Cumhuriyet ilkesine aykırı eylemleri saptandığından kapatılmasına karar verilmiştir.” İftar sofrasındaydık, televizyon açıktı ve amcam gözyaşlarını saklayamıyordu. İftar sofrası bir anda matem sofrasına bürünmüş, amcamların kuşağı için bir siyasi parti olmaktan ziyade neredeyse bir yaşam öyküsü olan Refah’ın kapatılmasının hüznü hepimizin üzerine çökmüştü. Dokuz yaşındaydım ve benim için daha çok erkendi. Yıllar sonra Hukuk Fakültesi’nde Anayasa Hukuku dersinde Siyasi Partilerin Kapatılması konusunu dinlerken amcamın gözyaşlarının amfide burnumu sızlattığını çok iyi hatırlıyorum.

Amcama biz hep Hoca emmi derdik, kendisine hiç amca dediğimizi bilmem. Hoca emmiydi bizim için. Ailenin ilk okumuşuydu, hafızdı, öğretmendi, köyümüzün Belediye Başkanı’ydı, çok bilen ve bildiğini ters köşe cevaplarla zihnimize kazıyan bir öğreticiydi. Onun anlattıkları sadece kendisinin hikâyesi değildi, O aynı zamanda neyin ne olduğunu sorgulamak isteyen Anadolu çocuklarının kahramanıydı.

Bir gün anlatmıştı; 9-10 yaşlarındayken dedemle köy içinde yürüyorlarmış. Dedeme demiş ki; “Baba köyün zengin/ ileri gelen sülalelerinin tarlaları hep sulak yerlerde, kırmızı topraklar hep onlarda; sessiz/ gariban/ söz hakkı olmayan yani bizim gibi olanların tarlaları ise hep kıyıda köşede, genellikle kıraç topraklarda, neden böyle?”

Dedem yanıtlamış; “Senin şimdi kafan çalışmaya başladı.”

Hoca emmim bizim ailenin kafası ilk çalışmaya başlayanlarındandı. Neredeyse tüm hayatının muktedirle olan mücadeleyle geçmesinin nedeni belki de bu yüzdendi. Hep muhalefette kalmıştı öyle ki partisi iktidarda iken de parti içi muhaliflerdendi, doğrucuydu, susmazdı, bildiğini söylerdi. Bugünkü iktidarın iktidar olma biçimine de hiç ikna olmadı, bana ondan kalan miras budur. İkna olmadım.

Yaptığımız yolculukları, şahit olduğum ikram severliğini, herkesin görmediğine dikkat çeken keskin mizahını, çocuk yaşımda arayıp fikrimi sormasını, söylediklerimi ilgiyle dinlemesini ömrüm boyunca unutamam.

Hoca emmim, ahir ömrünün son zamanlarında hastalanmış ve konuşamıyordu.

Belki de bu yüzdendir benim onun hakkında uzun uzun konuşamayışım.

Bin rahmet olsun.

 Avukat Mustafa KÖRPE (Yeğeni)

DAVASINA ÂŞIK HÜSEYİN KÖRPE HOCAM

1989-1990 Yıllarında Karapınar İmama Hatip Ortaokul öğrencisi idim. Karapınar ilçesi o yıllarda içine kapalı henüz ilçe dışına ile bile eğitim için öğrenci göndermemiş, Karapınar ilçesi içindeki merkez okullarında bile eğitime henüz gereken ehemmiyet erkek evlatların da bile tam anlamıyla verilemez iken ilçe tamamen tarım ve hayvancılık ile geçimini sağladığı dönemlerde kız evlatlarının okula gönderilmesi, eğitim almaları ailelerin hiç sıcak bakmadığı kız evlatlarının değil eğitim almaları komşuya bile gönderilmesine izin verilmeyen bir dönemdi.

Okullarda o dönemde duyulan olaylar, siyasi baskılar, yasaklar, kutuplaşmalar, son derece yüksek olduğu, ailelerin bu durumlardan dolayı kız evlatlarının eğitim almalarına izin verilmediği çok zor verilen kararlar sonrasında ailemizin de istemediği halde biz 5 kız öğrenci olarak Karapınar İmam hatip ortaokulunda eğitimimize başladık.

Okulumuzun öğrenci mevcudu 150-200 öğrenci arasında biz 5 kız öğrenci olarak eğitime başladık. Okulun mevcut öğrenci sayısı içinde erkek öğrencilere nazaran sayımızın çok az oluşundan, ilçe sakinlerinin bakışı, erkek öğrencilerin bakışı, mahalle baskısı, aileden tam destek alamayışımız, okula gidiş gelişlerimizde sınıflarda, bahçede, kütüphanede ve her yerde karşılaştığımız baskıları yaşarken Meslek dersleri eğitimi veren Hüseyin Körpe hocamız bizimde Meslek derslerimiz (Arapça, Kur-anı Kerim vb.) derslerimize girerdi,

Hüseyin hocamız kız öğrencilerin o dönemde yaşadığı tüm zorluluklarda hep yanımızda oldu hep destek verdi, hep savundu, kendisinin babacanlığı, dik duruşu ile İslam davasına çok katkıları oldu, Derslerde o kadar çok İslam’ı sevdirerek anlatırdı ki Hüseyin hocamdan İslam’ı dinleyen birisi bir daha katiyen vaz geçemezdi ve yaşantısını tamamen İslam’a göre düzenler ve yaşardı, Nitekim öylede oldu, ben bu gün İslam’ı yaşıyorsam Hüseyin hocamın bana verdiği eğitim ile bana verdiği destek ile yaşıyorum. Kendisinden Allah razı olsun. Mekânı cennet olsun. Başörtüsün zulmünde bizlerin başını açmamasında vermiş olduğu destek ile 5 öğrenci adeta okulumuzda İslam’ın timsali haline geldik. Rahmetli hocamız başörtüsü konusunda verdiği mücadelesi ile eğitim verdiği okulundan Ereğli’ye sürgüne bile gönderildi. Ama İslam davasından son nefesine kadar aman vermedi. Kendisinden Allah razı olsun biz kendisinden razı idik onun diktiği fidanlar ilelebet yaşayacaklar benimde 3 çocuğumu Hüseyin hocamın verdiği eğitim ile yetiştirmeye gayret ediyorum Allah ondan razı olsun Mekânı cennet olsun.

Öğrencisi: Havva Nur BADEM

SINIF VE SIRA ARKADAŞIM

1970 Eylül ayında Konya İ.H. Okulunda tanıştık; Arkadaşım, dostum, kardeşim Hafız Hüseyin KÖRPE ile…

O günden beri hiç kopmadı bitmedi bu beraberliğimiz. Ortak özelliklerimiz çoktu. Aynı yörenin insanlarıydık. Aynı idealleri, aynı kaygıları taşırdık.

Memleket özlemi onu cumartesi günü öğleden sonra Türbe önünden Yarma’ya gitmek için otobüs beklemekten alıkoyamadı.

Öğrencilik, imamlık, öğretmenlik ve belediye başkanlığı döneminde 28 Şubattan önce 28 Şubat’ı defalarca yaşadı.

Buna rağmen hiçbir zaman, hiçbir yerde, hiç kimseye eğilmeyen sağlam bir karaktere sahipti.

“Allah güzeldir, güzel olanı sever” “Allah güzel davrananları sever” ilahi düsturu gereği;

Yazısı güzeldi

Sözü güzeldi

Davranışları güzeldi

Seni özlüyoruz güzel insan…

Rabbim mağfiretiyle muamele etsin kardeşim…

Emekli Öğretmen Mustafa GÖKALP

YAPILAN HİZMETLER:

Yapılan Hizmetler konusunda o dönemde Encümen Azalığı yapmış olan Ali ÖZKAYA’ nın aktardığı bilgiler şu şekildedir.

Yarma Belediye Başkanlığı (1994-2004) yılları  arasında yapılan hizmetlere geçmeden önce 1994 yılında adaylık döneminde yukarıda görüleceği üzere Yarma’nın belediyecilik tarihinde ilk defa  bir kitapçık çıkarılmış ve burada 20 temel konu tespit edilerek (tarlaların sulanması, hayvancılık, yem fabrikası, koruma başkanlığı, süt mandıracılığı, halk meclisi, petrol istasyonu, tenkit toplantıları, imar çalışması, kanalizasyon, park ve bahçe çalışması, temizlik hizmetleri, halkla ilişkiler, Konya belediyeleri ile ilişkiler, kültür faaliyetleri, cami, Kur’an Kursu, okullar, ve benzeri yerler, sağlık hizmetleri, makam arabası, mezarlık düzenlemesi ve otobüs hizmetleri ve değişik çalışmalar) söz konusu kitapta bu hizmetlerin yerine getirilmesi için İnşallah  çalışılacaktır ifadesine yer verilmiş idi, bu vadedilen hizmetlerin en can alıcı noktası  yem fabrikası ve süt mandıracılığı işi idi, bu önemli iki işin gerçekleştirilmesi için hem kollar sıvandı  o dönemde büyük yatırımlar yapan İttifak Holding Yönetim Kurulu Başkanı rahmetli Seyit Mehmet Buga  ile görüşmeler yapıldı  ve günlerce teknik ekip çalışmaları yapılarak belli bir noktaya gelmesine rağmen maalesef Konya tarafına yapılması düşünülen   yem ve süt fabrikasını da içine alacak entegre tesis için  tarla sahiplerinden bazılarının  tarlalarını Nalçacı Caddesindeki arsa konumunda görmelerinden dolayı afaki rakamlar istemeleri ve bazılarınında satmak istememeleri nedeniyle  büyük engellerle karşılaşıldı ve projeler akamete uğramış oldu, diğer vadedilen hizmetlerin büyük çoğunluğu yerine getirilmeye çalışıldı ve bu hizmetler şunlardır.

Otobüs Alımı; Mevcut otobüslere ilave olarak 1 adet orta tip otobüs alımı gerçekleştirildi. Zarar eden otobüslerin belediye bütçesine yük getirmemesi için o dönemde otobüs giderlerinin büyük bir kısmı Konya büyükşehir belediyesince karşılandı.

Mezarlıkta Revizyon: Mezarlıkta her şey gelişi güzel olarak hiçbir yol, iz yok iken belli yerlerine geniş kaldırımlar yapılarak düzenli bir hale getirildi.

Çay Bahçesi: Köy kahvesi görünümünde olan kahvehane ve bahçesi şehirde bulunan çay bahçesi tipinde kamelyalarda konularak güzel bir görünüme kavuşturuldu. Çocuklar için ise çocuk oyun gruplarının olduğu parklar yapıldı.

Kur’an Kursu: Avrupa’ya ziyaretler gerçekleştirilerek burada yapılan yardımlar ile Kız Kur’an kursu ve lojmanı inşa ettirilmiştir. Hali hazırda faaliyetine devam etmektedir. O dönemde Belediyenin elindeki tüm imkanlar ve personel bu iş için seferber edilmiştir.

Petrol Tankı: Petrol tankı ile çiftçilerimize kâr amacı güdülmeden mazot satışı yapılması amaçlanmıştır.

T.M.O Kantarı: TMO’nun kantarının yarma belediyesine devri sağlanarak vatandaşın büyük bir ihtiyacı karşılanmıştır.

Cami Önü Alanı Temizliği: Cami ve önünde bulunan merkez alan ilk defa Karatay Belediyesinin temizlik araçlarıyla temizlenmiştir ve sonrasında da 10 yıl süre ile temiz tutulmasına özen gösterilmiştir.

Büyükbaş Hayvan Toplama Yeri: Bir zamanlar 1000 büyükbaş hayvanın bulunduğu Yarma ’da hayvancılığın geliştirilmesi için boğaların ahırları yenilendi ve hayvan toplama yeri yapıldı.

Köy Tarlaları: 1000 dekar Yarmanın en iyi mevkiinde sulak olan yerlerde; 80’li yıllarda kendisi ekip dikmeye muvaffak olamadığı yerler icar usulü ile vatandaşlara verilirdi. Bu dönemde dirayetli bir idare ile bu 1000 dekarlık tarla Refah-Yol hükümeti tarafından hibe edilen traktör ve beraberinde tüm ekipman alınarak buğday, arpa, pancar ekimi yapıldı. Köyün en iyi çiftçisinden daha çok gelir getirir duruma gelindi.

Personel Alımı: 8 kişi belediye kadrosuna dahil edilerek fakir ve işsiz kişilere ekmek kapısı açılmış oldu.

Belediye alacaklarının tahsili; Halk tabiriyle bakkal defteri niteliğinde olan bir defterde yazılı olan belediye alacaklarına derhal müdahale edilerek yıllardır tahsil edilemeyen alacaklar tahsil edildi.

MUHAMMED ESAD ÇAĞLA 

Editör: TE Bilişim