Konya'da faaliyetlerini sürdüren Selçuk Kartallar Ragbi Takımı, sporun sadece fiziksel bir mücadele değil, aynı zamanda sosyal bir kurtuluş yolu olduğunu herkese gösteriyor. Zorluklar içinde hayata tutunmaya çalışan gençlerin bir araya gelerek kurduğu bu takım, hem sahada hem de hayatın içinde bir bütün olmayı başardı. Aile içi şiddet, yoksulluk ve yalnızlık gibi sorunlarla boğuşan gençler, ragbi sayesinde yeni bir kimlik, yeni bir umut kazandı. Bu takım artık sadece Selçuk’un değil, Türkiye’nin dört bir yanındaki gençlerin umudu haline geldi. Selçuk Kartallar Antrenörü Abdulkadir Çetin, Konya Yenigün Gazetesine özel açıklamalarda bulundu.
Selçuk Kartallar Ragbi Takımı ne zaman ve nasıl kuruldu? Kuruluşunda ne gibi zorluklar yaşadınız?
Kuruluşumuzun iki temel başlangıcı var: İlki 04.04.2004 yılında Selçuk Üniversitesinde okuyan öğrenci arkadaşlarımızla kurduğumuz Amerikan futbolu takımıdır. Devam eden yıllarda ise 2011 yılında Amerikan futbolunun üniversite tarafından kapatılması ile başlattığımız var oluş mücadelesi, -var oluş mücadelesi diyorum çünkü destek görmedik diyemiyorum, bizim yaşadığımız destek konusunun çok ötesindeydi- takımımız ile ilgili oluşan olumsuz imajın önce giderilmesi, daha sonrasında da sıfırdan başlayan bir takımın başarılı olması gerekliliğiydi. Peki bu mümkün müydü? Üstelik sorunlarımız göz ardı edilecek gibi değilken. Sene 2011’de en temel sorunlarımızı sıralayacak olursak:
· Yapımız tamamen öğrencilerden oluşuyordu ve büyük çoğunluğu şehir dışından gelen öğrencilerdi.
· Antrenman ve maç yapabileceğimiz sahamız yoktu, boş parkları kovalıyorduk.
· Maçlarda ve antrenmanlarda kullanabileceğimiz top, forma, shoulder pad, kask vb. ekipmanların hiçbiri yoktu. Bunları alacak bütçemiz de paramız da sponsorumuz da olmadı.
· Futbol oynamadığımız için çaldığımız kapıların hepsi Türk futbolu duruyorken Amerikan futbolu da neymiş diye yüzümüze kapanıyordu.
· Üniversitede ilgililer ne dersek diyelim kesinlikle depolarında olan malzemeleri çürüse de kullanmamıza müsaade etmiyordu.
· Üniversite öğrencisi olsak da çim saha bozuluyor diye içeri girip kenarında çalışmamıza dahi izin verilmiyordu.
· Kapısını çalmadığımız iş adamı, kapısını aşındırmadığımız makam kalmamıştı neredeyse.
Kısacası her yolu denedik hiçbir çözüm üretemedik. Üstüne üstlük bir de sesimiz biraz fazla çıkmaya başladığı için tepkiler de artmaya başlamıştı. Bizler de üniversitede kurmuş olduğumuz spor topluluğu yanında dernek kurarak kulüpleşmeye gitmeye karar verdik. 2012 yılında Selçuk Kartallar Spor Kulübü olarak resmiyet kazandık. İlk resmi maçımıza da Türkiye Ragbi Federasyonu bünyesinde 15’li Ragbi liginde gerçekleştirdik. Peki aklınıza şu soru geliyor mu?
“Bu takım Amerikan futbolu takımıydı ragbi nereden çıktı?” Cevap basit aslında, yokluklar içerisinde mücadele eden ama kendine inanan ve güvenen arkadaş, kardeş, aile yapın varsa bir şekilde takım olmayı başarıyorsun. Yokluklar ve yaşadığımız birçok travma bizleri daha çok birleştirdi ve imkânlarımız doğrultusunda yaptığımız spora en yakın spor olan hatta Amerikan futbolunun atası olarak adlandırılan ragbi takımı olduk: Selçuk Kartallar Ragbi Takımı.
Takımın kuruluş amacını ve temel değerlerini bizimle paylaşır mısınız?
Takımımızın kuruluş amacı; Konya’da kardeşlik bağını hissettiren ve Türk kültür ve yapısına en uygun spor olan açık alan takım sporlarını yaymak ve spor yapmak, sosyalleşmek isteyenlerle başarıya değil de karaktere odaklı olan bir takım oluşturmaktı. Bunun için de her zaman dediğimiz gibi “Bizler sporcu değil karakter seçmesi yapıyoruz!” Kalplerinde iyilik olan kim olursa olsun antrenmanlara devam ettiği sürece Selçuk Kartallar ailesinin bir parçasıdır, diyoruz.
Konya gibi ragbi geleneği çok olmayan bir şehirde bu sporu nasıl tanıttınız?
Şu an bu yazıyı okuyup “Ragbi neymiş ki yavv?” diyenlerin sesini duyar gibiyim. Aslında biz istediğimiz gibi ragbiyi hiçbir zaman tanıtamadık ama Konya’da geliştirdik diyebiliriz. 2025 yılı itibari ile Konya’da 7 ragbi kulübü bulunmakta ve hepsi de Selçuk Kartallar forması giymiş kişiler tarafından kurulmuştur veya çalıştırılmıştır. Bu sporun öncüsü olmak ve lider olma serüvenine eşlik etmek, bize gurur veriyor.
Takımınızda kaç oyuncu bulunuyor? Oyuncular genelde hangi yaş aralığında?
Her yıl ortalama 100 sporcu gelir, devam etmek isteyenler devam eder, devam edemeyenler ara verir veya bırakır. Bırakanların çoğunun temel sebebi ragbiyi sevseler de ya aileleri istemediği için ya da imkânsızlıklardan dolayı olur. Sporcularımızın yaş aralığı 14-40 yaş diyebiliriz.
Antrenmanlarınızı haftada kaç gün ve nerede gerçekleştiriyorsunuz?
En güzel kısmı burası, verdiğimiz mücadele ve elde ettiğimiz başarılar sayesinde devlet büyüklerimiz sesimizi duymaya başladı. Daha önceki yıllarda haftada bir cuma günleri antrenman imkânımız varken artık haftanın üç günü Dumlupınar Spor Kompleksi’nde antrenman yapabiliyoruz. Bu göze batmaz umarım çünkü Dumlupınar Spor Kompleksi bizim yaşayabilmemiz için en kritik konuma sahip, olmazsa olmaz bir yer bizim için. Malumunuz, biz her yaş gurubundan bireyle antrenman yapıyoruz. Üniversite sahasını açmıyor ki açsa bile sadece kendi öğrencilerine müsaade edeceğinin altını çiziyor. 14, 15 ve 16 yaşlarında U18 kız çocukları, kimi Bosna Hersek’ten kimi Tatlıcak’tan kimi Alakova’dan kimi ise Meram’dan geliyor. Ulaşımın olabildiği tek ortak nokta, bu saha. O yüzden bu sahayı elimizde tutmak için tüm mücadelemizi veriyoruz. Neden mi? Çünkü “tahsis” denilen bir olgu varmış ve bunu biz de sonradan öğrendik. Konya’daki sahalar da futbola tahsis edilmiş. Bakanlığa sorduk “Tüm sahalar futbola tahsisli biz nerede ragbi antrenmanı yapacağız? Bu saha futbol sahası, ragbiyi ragbi sahasında oynayın deniyor. Bu yüzden ragbi sahası istiyoruz.” dedik. Ancak ragbi sahasına en yaklaştığımız dönem, İslam Oyunları’nın Konya’da düzenlendiği dönem oldu. Tabi Konya’da bunlar yaşanırken Allah’a şükür 2025 yılında Ankara’da protokol ile Ragbi Federasyonuna ilk kez saha tahsis edildi. Ankara’ya gidersek ragbi sahasını da göreceğiz.
Peki Sizce haftada bir antrenman yaptığımız o dönemlerde, bu tempomuz olimpik bir spor olan ragbi için yeterli miydi?
Tabi ki hayır! Peki o zaman ne yapıyoruz? Bulduğumuz boş park ve bahçelerde antrenmanlarımızı yapıyoruz. İlginçtir ki biz düz çimlik güzel bir alan bulup ne zaman antrenman yapsak birkaç ay içinde o alana ağaç dikiliyor. Biz de yeni bir düzlük aramaya başlıyoruz. Yıllar önce bir haber kanalı gelip bizimle ilgili haber yapmıştı. O video bazen denk geliyor, izliyorum. O dönemde konuştuğumuz, talep ettiğimiz ne varsa hâlâ taleplerimiz aynı. Bu da ne yazık ki zaman içerisinde bir arpa boyu yol alamadığımızı hissettiriyor.
Ragbiye yeni başlayan birine neler tavsiye edersiniz?
Ragbiye yeni başlayan biri için değil de tüm spor dallarına yeni başlayanlar için geçerli olduğunu düşündüğüm bir tavsiyeyi aslında iletmek isterim. O da yaptığı spora saygı duymak. Ne demek spora saygı? Futbol, basketbol, voleybol, tenis gibi ülkemizde popüler olmayan bir spor dalı seçen bir sporcunun; o sporun kurallarını öğrenmeye çalışmasını, dünyadaki yerini, Türkiye’de ne durumda olduğunu, spora başladığı kulübün durumunu, milli takım süreçlerini, milli sporcuların durumunu ve takım arkadaşlarının, antrenörlerinin, kulüp yöneticilerinin bugüne kadar verdiği emekleri anlamaya çalışmasını öneririm. Ayrıca seçtiği spor dalının tarihçesini anlamasını da öneririm. Tüm bunları öğrendikten sonra o spora sempati duyuyorsa ve hâlâ öğrenmek istiyorsa antrenmanlara geldiği sürece, yaş fark etmeksizin başarılı olacağını düşünüyorum. Çünkü başarı, kupalar, madalyalar, ödüller değildir. Duygudur… Hissettiklerindir.
Bugüne kadar elde ettiğiniz en büyük başarı nedir?
Başarı denen kavram için en güzel cevabım: Yola çıktığın arkadaşlarınla “Başardım!” dediğinde omuz omuza olabilmektir. Aksi hâlde maddi başarılar her zaman gelir geçer. Sorduğunuz sorunun cevabına gelirsek Selçuk Kartallar; 7 milli takım antrenörü bünyesinden çıkarttı, 40’ın üzerinde milli sporcu yetiştirdi, Avrupa’da sporcu ve antrenörlerimizin birçok derecesi oldu, Kendi katıldığı liglerde 5 Türkiye Şampiyonluğu, 8 Türkiye İkinciliği, 6 Türkiye Üçüncülüğü ve sayısız ödül ve plaket kazandı. Ancak bunların hiçbiri bizler için bir başarı değil. Bizi başarılı kılan inancımız ve pes etmememiz. İnanıyoruz ki imkânlarımız arttığında daha nice başarılara imza atacağız. Aksi halde bunu üzülerek söylüyorum, belki seneye belki sonraki sene kulübümüzü kapatmak zorunda kalacağız. Sporcularımız başka şehirlere gidecek ve başka takımların formalarını terletecek.
DEVAM EDECEK