Yedi sene Diyanet Başkanlığı yapan kıymetli Mehmet Görmez hocanın şu hac hatırası çok dikkat çekici:

                ‘’Kabe’de tavaftayım.  İnsanlar her biri farklı dillerde  ve farklı ses tonlarında, dualar ediyor.

                Bir kişinin  duası dikkatimi çekti.  Arapça olarak ‘’Allah’ım Türkiye’yi  her çeşit kötülüklerden koru.. Allah’ım Türkiye’ye  yardım eyle. ‘’ diye yüksek sesle dua ediyordu.

                Tavaf bitince o kişiye yaklaştım, elinden tuttum. ‘’Allah kabul etsin’’ dedim.

                Kendisine nereli olduğunu sordum. Cezayirli olduğunu söyledi. ‘’Türkiye’ye dua ediyordun. Sen Cezayirlisin, niye Cezayir değil de Türkiye’ye dua ediyordun?’’ diye sordum. Bana dedi ki; ‘’Ben Cezayirliyim. Cezayir için dua etmek  sadece Cezayir’e dua etmektir. Ama Türkiye’ye dua etmek yeryüzündeki tüm müslümanlar için. Hatta, insanlık için dua etmektir’’.

                Kıymetli okuyucular, ne kadar doğru bir ifade değil mi?

Mehmet Akif’ten Arif Nihat Asya’ya, Yahya Kemal’den, Necip Fazıl’a kadar  geniş bir yelpazede şairlerimizin düşünceleri de , Cezayirli kardeşimizin duası ile aynı gerçeğe ulaşır.;

‘’Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi,

Senin  uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi,

Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın,

Galip et , çünkü bu son ordusudur İslamın’’

26 Ağustos 1922 de Yahya Kemal’in yazdığı bu şiir ile  Cezayirli kardeşimizin duası aynı kumaştan değil midir?

Mehmet Görmez hocaya  gelince..

Daha nice hizmetler beklediğimiz hocanın Başkanlığı sürpriz bir şekilde sona erdi.

Eski bir ifadeyle ‘’Bizansın adı kalmış, esas oyun Ankara’da’’

Bizim Mehmet Görmez ismiyle karşılaşmamız 1994 yılına kadar gider.

Diyanet yayınlarında bakarken ‘’Doç. Dr. Mehmet Görmez MUSA CARULLAH’’ diye bir kitabı alıp okumuştuk (1994)

Kazan ulemasından Musa Carullah (1874-1949) bizim Konyalı Fahri KULU efendinin de hürmet ettiği ve o devir şartlarında kitaplarını aratıp. Konya’ya getirttiği bir ilim adamıdır.

Bir Fahri Kulu hocaefendi uzman olan merhum Prof. Dr.  Osman Koçkuzu anlatıyor:

‘’Fahri Kulu hocanın İstanbul’da yazdığı mektupta şu ifadeler vardır: Zeki evladım, İstanbul’daki sahaflarda Şimal ulemasından Musa Carullah’ın kitaplarını ara. Bilhassa, ‘’Uzun gecelerde Oruç’’ (1947)

Cümlesine rahmet..

Türkiyemize dua..

‘’Yarabbi, Türkiye’yi her çeşit kötülükten, koru.. Yarabbi Türkiye’ye yardım eyle…’’