Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

Sizlerle birlikte tüm milletimizin büyük umutlar ve heyecanlarla girdiği 2023 yılı inşallah hayırlara vesile olacaktır. Kuruluşumuzun 21,5 yılını ve iktidarımızın 20 yılını geride bıraktığımız şu günlerde yeni bir imtihanın da eşiğindeyiz. Mevsim şartlarını dikkate alarak belki birazcık öne çekerek tarihini güncelleyeceğimiz 2023 seçimlerinin önemini en iyi sizler biliyorsunuz. Milletin kurduğu, iktidara getirdiği ve her mücadelesinde yanında yer aldığı bir siyasi teşekkül olarak tarif ettiğimiz AK Parti'nin bu imtihanı da başarıyla geçmesini sağlamak öncelikle bizlerin, buradaki heyetin sorumluluğundadır.

Şu gerçeğin altını bir kez daha çizmek istiyorum. AK Parti resmen kurulduğu 14 Ağustos 2001 tarihinden bugüne kadar sadece girdiği her seçimi kazanmakla kalmamış milletimizin gönlündeki yerini de sürekli güçlendirmiştir. Bu gücün en müşahhas tezahürlerinden birini üye sayımızda görmek mümkündür. Kuruluşumuzun ardından girdiğimiz ilk seçim yılı olan 2002'de üye sayımız 400 binler seviyesindeydi. Bir sonraki seçim yılı olan 2007'de üye sayımız 1 milyon 350 bine yükseldi. Ardından 2011'de üye sayımız 4,4 milyonu buldu. 2015 yılında üye sayımız 9 milyonun üzerine, 2018 yılında 10 milyon sınırına çıktı. Yargıtay Başsavcılığı tarafından açıklanan kayıtlara göre 2023 yılına 11 milyon 241 bin üyeyle girdik.

Bu eser hepinizin. Aslında parti kayıtlarımızda bu rakam 11 milyon 393 bine yaklaşıyor. Eksikleri tamamlayarak kısa sürede kayıtlarımızla Yargıtay Başsavcılığı rakamlarını birleştireceğiz. Diğer partilerin üye sayılarını vereceğim. Bunların hepsini üst üste koyun, sonra ikiyle çarpın, yetmedi üçle çarpın yine de AK Parti'nin üye sayısına yetişemiyor. AK Parti'nin üye sayısı artık ilk 100 yılını devirmek üzere olduğumuz Cumhuriyet tarihimiz boyunca bir siyasi partinin erişebildiği en yüksek üye rakamıdır.

Türkiye gibi siyasi rekabetin oldukça sert yaşandığı bir ülkede rekor üye sayısına ulaşmak elbette kolay değildir. Aradan geçen 21 yıla rağmen ilk günkü heyecanla, inançla, azimle, kararlılıkla çalışarak bu başarıyı elde ettik. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyerek çıktığımız bu eser ve hizmet yolculuğunda gerçekleştirdiğimiz demokrasi ve kalkınma devrimleriyle milletimize verdiğimiz sözü tutmanın gönül huzuru içindeyiz. Hatırlarsanız ülkeyi yönetme emanetini teslim aldığımızda karşımızda yorgun ve kırgın ama aynı zamanda Türkiye biziz iradesine sahip bir millet bulmuştuk. Her inançtan, her kökenden, her kesimden insanımızla topyekûn milletimizi tüm alanlarda kendine ve devletine güvenen bir dünya gücü haline getirmek en büyük şeref payemizdir.

AK Parti'yi kuruluşundan bugüne üye sayısı ve seçim sonuçları itibarıyla hep zirvede tutan sır işte budur. Bizler sadece Allah'a güvenerek, sadece millete dayanarak, sadece eser ve hizmet için çalışarak bugünlere geldik. Halihazırda 81 vilayetimizin tamamında partimize yeni üyeler kazandırmak için gece gündüz gayret sarf eden teşkilatlarımızdaki kardeşlerimizin motivasyon kaynağının da bu olduğunu gayet iyi biliyorum.

Bizim için her yeni üye Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun hayata geçmesine verilmiş ilave bir omuzdur, ilave bir heyecandır, ekstra bir güçtür. Üye sayımızı oluşturan her bir rakamı, her bir ayrı bir dünya, ayrı bir birey olarak gönlümüzde yer edinen dava ve yol arkadaşlarımızla ahdimizin yeniden seslendirilmesi olarak görüyoruz. Emin olun bu sesin karşısında durabilecek hiçbir fani güç, hiçbir engel, hiçbir tuzak tanımıyoruz. Niyet hayr, akıbet hayr diyerek çıktığımız bu kutlu yolda girdiğimiz her mücadeleyi zaferle taçlandırmamızı, milletimizle aramızdaki işte bu güçlü bağa borçlu olduğumuza inanıyorum. Bunun için genel merkezimizden il ve ilçe teşkilatlarımıza üye sayımızın sürekli artırılması için canla başla çalışan tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.

AK Parti saflarına katılarak Türkiye Yüzyılı ahdimize ortak olan her bir üyemize şükranlarımı sunuyorum. Üye çalışmalarımızı ilk günkü heyecanla sürdürerek bu rakamı sürekli daha yukarı taşımaya kararlıyız. Dünyadaki ve bölgemizdeki her gelişme ister istemez ülkemizi de etkiliyor. Türkiye'nin diğer ülkelerden farkı hem bu etkinin olumsuzluklarını en aza indirecek altyapıya hem de krizleri avantaja çevirecek iradeye sahip olmasıdır. Ülkemizin makroekonomik görünümüne baktığımızda 2012, 2013, 2014 yıllarında gerçekten hedeflerine uygun bir zirve yaptığını görüyoruz. Demokraside sessiz devrimlerle milletimizin her kesiminin hak ve özgürlük taleplerini karşıladığımız, yaptığımız yatırımlarla asırlık ihmalleri giderdiğimiz, sergilediğimiz başarılı yönetimle ülkemizi hızla kalkındırdığımız bir dönemden söz ediyoruz. Milli gelirimizden enflasyona, faiz oranlarından büyük projelerin ritmine kadar her alanda tarihi bir yükseliş yakalamıştık. Dünyanın en büyük 10 ekonomisi hedefimize emin adımlarla ilerlediğimiz bu süreçte bir anda önümüze akılla, izanla, mantıkla, siyasi ve sosyal gerekçelerle açıklanamayacak hadiseler çıkmaya başladı.

Daha öncesindekinde işaretleri bir kenara bırakarak söylüyorum. Gezi olayları bahanesiyle önümüze konulan talepler bile tek başına alenen ve resmen Türkiye'ye dur ikazıydı. Biz bu resti görüp yolumuza devam edince 17-25 Aralık yargı emniyet darbe girişimiyle ülkenin meşru yönetimini devirmeye yönelik kumpaslar devreye sokuldu. Milletimizle birlikte bu kumpası da akamete uğratınca çukur eylemleriyle vatan topraklarının bütünlüğüne saldırdılar. Kahraman güvenlik güçlerimizle birlikte teröristleri açtıkları çukurlara gömünce sınırlarımızı ve şehirlerimizi hedef aldılar. Tehditleri kaynağında yok etme stratejisi ile yeni güvenlik konseptimizi hayata geçirerek ardı ardına yaptığımız harekatlarla bu oyunu da bozduk.

Ordu içine sızdırdıkları hainler vasıtasıyla başlattıkları 15 Temmuz darbe girişimi de milletimizin sinesine çarpıp akamete uğradı. Yönetim sistemimizi değiştirerek mücadeleyi bir üst seviyeye çıkarmamız üzerine dünyada eşi benzeri olmayan ekonomimizi çökertme tehdidine maruz kaldık. Aldığımız tedbirler ve hayata geçirdiğimiz mekanizmalarla bu meseleyi de hal yoluna koyarken bu defa tüm dünyayı etkileyen krizlerin rüzgarı esmeye başladı.

COVID-19 salgınıyla başlayan süreç, uzunca bir süredir bizi köşeye sıkıştırmaya, sinsi yol ve yöntemlerle diz çöktürmeye çalışanların aslında ne kadar kırılgan bir siyasi, sosyal, ekonomik, güvenlik mimarisine sahip olduğunu gösterdi. Rusya-Ukrayna savaşıyla genişleyen kriz, gelişmiş diye tabir edilen ülkelerin güvenlik ve refahları dışında hiçbir şeyi umursamadıkları, bunu korumak için her yola başvuracaklarını bir kez daha ispatladı.

Bu sabah sayın Putin'le bir görüşmem oldu. Etraflıca Rusya-Ukrayna savaşını ele aldık. Bunun yanında neler bölgede yapabileceğimizi konuştuk. Türkiye-Rusya ilişkilerini değerlendirdik. Suriye'deki gelişmeler, Rusya-Türkiye-Suriye olarak istihbarat, savunma bakanlarımızın Moskova'da bir araya gelişleriyle bir süreç başlattık. Ardından inşallah Dışişleri bakanlarımızı yine üçlü olarak bir araya getireceğiz. Daha sonra da gelişmelere göre liderler olarak bir araya geleceğiz. Derdimiz bölgedeki sükuneti, suhuleti sağlamak, bölgedeki barışı egemen kılmak.

Bugün yine biraz sonra izninizi alacağım. Zelenskiy ile bir görüşmem olacak, bu görüşmede de yine aynı şekilde sayın Putin'le yaptığımız görüşmeler ve Rusya-Ukrayna ilişkilerini daha yumuşak bir düzeye oturtabiliriz bunları görüşeceğiz. Tahıl koridorunu görüşeceğiz, amonyak olayını görüşeceğiz, gübre olayını görüşeceğiz ve fakir Afrika ülkelerine Rusya tahıl verme noktasında hazır olduğunu bugün yine söyledi. Biz de bu tahılı alıp bunları fabrikalarımızda öğüterek una çevirmek suretiyle bu az gelişmiş Afrika ülkelerine bunları göndermenin gayreti içerisinde olacağız.

Tabii küresel üretim ve tedarik zincirlerindeki aksamanın ortaya çıkardığı boşluğu yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla inşallah büyümeyi sağlayan bir Türkiye'yi dünyaya takdim edeceğiz. Küresel ekonomik işleyişi bozmanın ötesinde, barışı da tehdit eden Rusya-Ukrayna savaşında izlediğimiz dengeli ve hakkaniyetli siyasetle bölgedeki ateşin genişlemesini engelledik.

Kuruluşunu ve işleyişini temin ettiğimiz tahıl koridoru sayesinde tüm dünyayı büyük bir açlık tehdidinin pençesinden kurtardık. Esir değişimine de vesile olan aracılık faaliyetlerimizle hem insani bir görevi yerine getirdik hem de barış umutlarının canlı kalmasını sağladık. Tabii bu arada faiz ve kur sistemindeki dengesizliğin faturasını yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı olarak ödediğimiz bir dönemi de yaşadık. Bir yandan ülkemizin büyüme, kalkınma, gelişme seyrini kesintisiz sürdürecek politikaları, diğer yandan da insanımızı hayat pahalılığına ezdirmeyecek tedbirleri uyguladığımız bir yılı geride bıraktık.

Biz tüm bu çalışmaları yürütürken elbette sancıların, sıkıntıların, belirsizliklerin, üzerimize bir kara bulut gibi çöktüğü günler de oldu. Ama mücadeleyi hiç bırakmadık, duruşumuzdan hiç taviz vermedik. Maruz kaldığımız tüm telkinlere ve hatta baskılara rağmen kendi özgün politikalarımızı hayata geçirmekte kararlı davrandık. Tercihimizi yatırım, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyütme yönünde yapmış olmaktan çok çok memnunuz.

İstihdamdan ihracata her başlıkta aldığımız başarılı sonuçlar, yaptığımız fedakarlıkların ve verdiğimiz emeklerin boşa gitmediğine işaret ediyor. Pazartesi günkü Kabine toplantımızın ardından yapacağımız değerlendirmede, bu sürecin ekonomik boyutunu ayrıntılarıyla milletimize tekrar ayrıntılarıyla anlatacağız. Bu arada sizlere hatırlatmak istediğimi husus AK Parti'nin cesaret edemez denilen her şeye cesaretle girişen, yapamaz denilen her şeyi yapan, başaramaz denilen her şeyi başaran, velhasıl milletimize verdiği her sözü tutan bir parti olduğu gerçeğini bıkmadan, usanmadan anlatmayı sürdürmeniz gereğidir.

Adres Gemlik. Bay Kemal, lütfeder de Gemlik'e gidersen sana rehberlik edecek kişiler de görevlendirebiliriz ama Sanayi ve Teknoloji Bakanımı da göndermem lazım. Fakat ondan da çok korktu mu ne yaptı, o gelirse gelmem demiş.

Öbürü oraya 60 bin kişi gelirse diyor bir kere doldursunlar elini öperim. Biz öyle herkese el öptürmeyiz. Ama Büyük Çamlıca Camii'miz nice defalar 60 binleri ağırladı. Hamdolsun. Bizim bu zattan bu ifadeyi duymamız bizi çok üzmüştür. Yani bunu o masanın etrafında birileri söyleyebilir ama onun söylemesine akıl kar erdiremedik.

Öbürü de çıkmış Erdoğan Ayasofya'yı açamaz. E açtık. Ne yapacaksın şimdi? Bu lafı nasıl etti ben onu anlamadım. Meral Hanım, şu anda cami, müze değil. Şöyle bir teşrif edersen isabetli olur. Ayasofya'yı bu haliyle de görmüş olursun. Bizim görevimiz yalan değil, bizim görevimiz icraattır, dürüstlüktür ve yapılamayanları Allah'ın izniyle yapmaktır.

Bay Kemal ne diyor? Bir tane eserleri yok diyor. Ya sen İzmir Milletvekili değil misin? İzmir'in yollarını kim yaptı? Hiç olmazsa Türkiye'yi dolaşmıyorsun İzmir'e de mi gitmiyorsun ya. 7 saat 7,5 saatte gidilebilen İzmir'e şu anda 3 saat 15 dakikada arabayla gidilebiliyor. Bundan da mı haberin yok. Sabuncubeli Tüneli'ni açtık, o tünelden de mi geçmedin. Bunlarda yalan yenilir yutulur gibi değil. Ne derse desinler şimdi ben İzmir milletvekillerime sesleniyorum. Arkadaş, daha çok çalışacaksınız. Daha çok çalışacaksınız ve bunu tüm İzmirli kardeşlerimize anlatacaksınız. Bunların yalanlarına İzmirli vatandaşlarım artık daha fazla esir olmamaları gerekir. Manisalı kardeşlerim daha fazla esir olmamaları gerekir. Bunları bölgenin milletvekilleri olarak anlatmak durumundayız.

Şunu biz boşu boşuna demiyoruz. Bunlarla bu yolculukta biz öyle bir yarışa gireriz ki bizi yakalayamazlar. Bizler yapıyoruz, yaparız, onlar ya seyreder ya konuşur ya iftira atar.

Ayasofya'yı açacağız dedik açtık, savunma sanayiinde ülkemizi dışa bağımlılıktan kurtaracağız dedik kurtardık. İHA'ları yaptık, SİHA'ları yaptık, AKINCI'yı yaptık, KIZILELMA'yı da yaptık. Dünya medyası bunları yazıyor, çiziyor, her yönüyle ortaya koyuyor. Ama bizdekilerde göz var görmüyor, kulak var duymuyor. Çünkü kalpler mühürlü. Onun için bunları anlatmak durumundayız. Şehir hastanelerini inkar ediyor. Bütçeye bu parayı nereden koyacaksın diyor. Bütçe tekniği nedir adamın haberi yok. Her şey zannediyor bütçeyle yapılır. Bay Kemal, parayı finansmanı yönetmenin yolları var yolları. Onun için kamu özel işbirliği. Bunu biz yaptık mı yaptık. Bununla milli bütçeden ortaya para koymadan bu yatırımları gerçekleştirdik. Bu şehir hastanelerini yapan firmalar yatırımı geldi kendileri yaptılar, biz kendilerine yaptıkları iş karşılığında ödeme yapıyoruz. Olay bu kadar basit. Eğer bunları biz milli bütçeden yapmaya kalksaydık, şöyle bir faiz hesaplaması yapmaya kalkın, bunun faizini bile ödeyemezsin. Biz hiç böyle yollara başvurmadık. Sadece şehir hastanelerinde değil bütün yollarda, viyadüklerde, havalimanlarında aynı uygulamayı yaptık. Onun için de ülkemizi adeta bir uçuşa kaldırdık.

Editör: TE Bilişim