Rusya’nın Ukrayna topraklarına başlattığı saldırı günlerdir devam ediyor. Sivil halk sığınaklarda yaşamaya, bebekler sığınaklarda doğmaya başladı. Orada sıkıntı büyük. Ancak ülke olarak bu durumdan en çok ülkemizin ekonomik anlamda etkilenen ülke olacağını yazmıştık.

İşte bu durumda piyasalar güven duyacakları ortamı bekliyor. Yöneticilerin yapacakları ve özellikle Ekonomi Bakanı Nebati’nin yapacağı açıklamalar daha bir önem kazanıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın ortaya çıkardığı gelişmeleri ve bunların ülke ekonomisi açısından oluşturabileceği etkileri izlediklerini söyledi. Olayın ekonomik boyutunu tüm alanlarıyla ele aldıklarını, tüm tedbirleri almaya hazır olduklarını belirterek piyasalara güven vermeye çalıştı.

Henüz net resmi görmek için çok erken olmakla birlikte bu gerilimin bize başta enerji ithalatı, turizm ve ihracat alanında yansımaları olacağını hepimiz biliyoruz. Özellikle Avrupa Birliği konusu yeniden gündeme gelirken, bu durum ileride çok sıkıntılı durumların ve işgalin devam edeceğinin ilk başlangıçlarıdır.

Fiyat istikrarını olumsuz etkileyen döviz kuru dalgalanmalarını engellemek üzere atılan adımlar, vatandaşlarımız ve piyasalar nezdinde de olumlu tepkiler alıyor.

Tedarik zincirlerindeki sorunlarla küresel enerji ve emtia fiyatlarındaki artışlar enflasyonun dünya çapında yükselmesine neden oldu. Hükümet, enflasyonla mücadele kapsamında bir dizi politikayı hayata geçirdi. Ancak bu tedbirler yeterli olamadı. Halk enflasyonun altında ezilmeye devam ediyor.

Rusya’nın Ukrayna topraklarına başlattığı saldırının bölgesel ve küresel düzende önemli değişikliklere neden olacağı artık açık ve net bir biçimde görülüyor.

Rusya’nın NATO’nun Doğu kanadının güçlendirilmesine karşı başlattığı savaş, bizi bir kez daha Soğuk Savaş günlerine götürecek gibi görünüyor.

Almanya’nın 2022 savunma bütçesini 100 Milyar Euro’ya çıkarma kararı, gelecek dönemin çok farklı olacağının habercisi.

İşte bu noktada Türkiye’nin alacağı pozisyon son derece kritik. 2016’da ABD destekli olduğu düşünülen başarısız darbe girişimi sonrası Türkiye ve Rusya arasında stratejik bir yakınlaşma oldu.

S-400’lerin satın alınması, Avrupa’nın insan hakları ve demokrasi konusundaki eleştirileri, Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı kurulan ittifak derken hem ABD hem de Avrupa ile son derece mesafeli, hatta gergin bir döneme girdik.

Yıllardır Türkiye’yi eksen değiştirerek Rusya yanlısı olmakla eleştiriyorlardı. Oysa enerji, gıda, turizm ve İdlib meselesinden Rusya’ya olan tüm bağımlılığına rağmen Türkiye, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunmayı tercih etti. Rusya’nın itirazlarına karşın İHA-SİHA satışından ve savunma anlaşmaları yapmaktan geri durmadı.

Türkiye her ne kadar Rusya yanlısı görünüyor olsa da Ukrayna’ya destek vermekten kaçınmadı. Öte andan yapılan açıklamalar dane Rusya’dan ne de Ukrayna’dan vazgeçilmeyeceğine vurgu yapılıyor.

Ukrayna Rusya’ya direniyor. Ancak durum gerçekten vahim ve üzücü. Türkiye bir ateş çemberinin içerisinde. Umalım ki bu durum en kısa zamanda sonlandırılsın. Ancak görünen o ki süreç uzayacak. Çünkü Rusya’ya direnen Kiev’de bulunan muhabirlerin yaptıkları açıklamalar durumun vahametini gözler önüne seriyor.

Rusya ve Ukrayna ile ekonomik bağlantılarımızı göz önüne aldığımızda çok büyük etkilerini yaşayacağımız gerçeğiyle karşı karşıyayız.

Putin’i Putin’den başka durduracak kimse yok.