Abdulmuttalip cahiliye devrinin kötü adetlerinden sakınan, içki içmeyen, puta tapmayan zina

gibi kötü davranışları olmayan Mekke'nin saygın bir kişisiydi.

Çocuklarını ve torunlarını çok seven dedesi, küçük Muhammed'e karşı büyük bir sevgi taşıyor ve yanından hiç ayırmıyordu. Yaşı epeyce ilerleyen dedesi öleceğini hissetmiş O'nun için güvenilir bir kişi arıyordu. Sonunda amcalarından yoksul ama merhametli Ebutalip'te karar kıldı. Dedesinin vefatı sonrası amcasının yanına gitti.

Ebutalip küçük Muhammed'i çok sever ve üzerine titrerdi. Ticaret için Şam'a gideceği bir gün küçük Muhammed'in ısrarlarına dayanamayıp birlikte yola çıktılar. Yola çıktıklarında küçük Muhammed henüz 12 yaşındaydı.

Bazı kaynaklara göre Suriye topraklarında bulunan Busrâ'ya gelince bir kervan üzerinde hareket eden bulut dikkatlerini çekti. Hıristiyan Arap bir din adamı olan Bahira hemen bir sofra hazırlayıp kervandakileri davet etti. Küçük Muhammed'i yaşı küçük olduğu için develerin yanına bırakıp davete gittiler. Fakat rahip Bahira yemeğe O'nuda çağırdı. Kendisiyle ilgilenip çeşitli sorular sordu. Sırtına bakarak Peygamberlik mührünü 'Hatem-i Nübüvvet' gördü. Yetim ve öksüz olduğunu öğrenince ona iyi bakmalarını ve Yahudilerden korumalarını söyledi. Bunun üzerine amcası Şam'daki işlerini hemen bitirip Mekke'ye döndü.

Bir kimse sadece Allah rızası için bir yetimin başını okşarsa, elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona sevap verilir. (Ahmed İbni Hambel, Müsned V.250)

Bir kimse, Müslümanlar arasında bulunan bir yetimi alarak yedirip içirmek üzere evine götürürse, affedilmeyecek bir suçu işlemediği taktirde Allah onu mutlaka cennetine koyar. (Tirmizi,Birr 14)

MEHMET ÖZKENDİRCİ

Editör: TE Bilişim