PEYGAMBER SEVGİSİYLE ARTAN ŞAP

Abone Ol

Yaptığı şeyin mizah olduğu iddiasındaki bir dergi, füzeler arasında, gökte kanat çırparak dost gibi selamlaşan düşmanlar olarak sözde Muhammed ve Musa peygamberleri resmetmiş. Yapmaya çalıştığı şey, tüm insanları kontrol altına alarak, köleleştirmek isteyen küresel aklın, dinler soyutlamasında tüm disiplinleri toptan bir torbaya doldurup tarihin çöp sepetine atma projesinin bir uzantısı olmak. "Muhammed'in de Musa'nın da getirdiği barış ve huzur bu!" mesajıyla İslamı, güya Musevî! Yahudilerin yaşattığı Siyonist vahşetin suç ortağı yapma gayretinde. Oysa İslam inancında Muhammed Aleyhisselam'ın ilkesi neyse Mûsâ Aleyhisselam'ınki de o. Onlar zıt taraflar değil, aynı kaynağın hayat veren suyu. Şeriatlarında bazı farklar olsa da aralarında ayrım olmaksızın bütün Peygamberler aynı hakikati yeryüzünde ikame etmek üzere görevlendirilmişler:

Allah'tan başka bütün ilahlaştırılan kişi, kurum, yasa, sistem... ne varsa reddedip, yalnızca Allah'ın hükümranlığını kabul etmek. Bunu bir çağrı olarak yaymak, buna davet etmek, imkanları bu uğurda seferber etmek... Böyle olunca Muhammed de bizim Peygamberimiz, İbrahim de, Musa da, İsa da. Allah Rasulü Muhammed Aleyhisselam, Musa Aleyhisselam'ın yolunu ve sünnetini takip etmekte O'na Yahudilerden daha yakın olduğunu yeri geldikçe vurgulamıştı. Hicri takvimimizin, İçinde bulunduğumuz Muharrem ayının Onuncu gününde (Aşure günü) Yahudiler oruç tutuyordu. Medine'ye hicretin ilk yılıydı. Yahudilere neden oruç tuttukları sorulunca: "Bugün Allah'ın Musa'yı Firavun'a üstün kıldığı gündür. Ona tâzim olsun diye bugünde oruç tutarız." dediler. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem: "Biz Musa'ya sizden daha yakınız ." diyerek o gün oruç tutulmasını emretti. Evet biz Musa Aleyhisselam'a yol olarak, Allah'a verilmiş kulluk sözünü yerine getirme misyonunu üstlenen tarihi ortak akıl olarak, Allah'a teslimiyet dini ailesinin fertleri olarak sizden daha akrabayız, siz zalimlerden daha yakınız. Çünkü siz Musa'nın yolunu, dünyevi ihtiraslarınız uğruna bozdunuz. Allah’ın kitabı Tevrat'ı nefislerinizin istekleri doğrultusunda tahrif ettiniz. Teslimiyet dininizin adını ırkınızın asabiyetiyle değiştirdiniz. Zekeriya peygamberi öldürdünüz. Yahya gibi nicelerini öldürttünüz. İsa'yı ele geçirebilseydiniz ne yapacağınızı gösterdiniz. Muhammed Aleyhisselam'ı zehirlediniz... Karikatür çizmeniz ne ki! Bugün ki Çocuk katilleriyle ve tarihteki bütün uzantılarıyla aynı ailenin çocuklarısınız.

Hani Allah Teâlâ Nuh'a: "seni ve aileni kurtaracağım" demişti de, oğlu tufanda boğulurken Nuh: "Yâ Rabbi o benim ailemdendi" diye serzenişte bulunmuştu. Rabbimiz, "O senin ailenden değil!" derken (Bkz. Hud Suresi 45-46.) kendisine teslim olmuşların birbirlerine yakınlık derecelerinin, soy bağından önce geldiğine dikkat çekiyordu. Bugün dünyayı kana bulayan soysuzların ne Musa ile ne İbrahim ile bir yakınlık bağları olamaz. Olsa olsa Nemrut ile, Firavun ve Ebû Cehil ile bağları olur.

Muhammed ve Musa Aleyhisselamlar aynı tarafta olmakla hak cephesini; gökyüzünü füze yağmuruna, yeri kana bulayanlar ve durumu karikatürize edenler bâtıl cephesini temsil ediyor. Hak-bâtıl savaşında gri bir alan da var ki söz konusu bâtıl zihniyetin Türkiye uzantısının karikatürize hareketlerinden, mecliste salavatlar eşliğinde bekâ devşiriyor. O uzantı bu gri alanın devamı için var adetâ. Her hareketleri gri alana prestij kazandırıyor. "Yaşa varol. Sen olmasan..." diye başlayan methiyeler düzdürtüyor.

Nisan Ayı'nda dört maddesi meclisten geçirilip tepkiler üzerine soğumaya bırakılmış İklim yasasının onbir maddesi, peygamber sevgisi nutuklarının arasında meclisten geçiveriyor. Aynı gün Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü acil kodla 81 ile şap hastalığı artışı sebebiyle bütün hayvan pazarlarının kapatılması talimatını gönderiyor. Filistin dostlarını yerlerde sürükleyenler, peygamber sevgisiyle karikatürcülere ters kelepçe yapıyor. Peygamber mirası kutsal topraklarda oluk oluk kan akmaya, din kardeşlerimiz abluka altında açlıktan ölmeye devam ederken, peygamber sevgimiz doruklara çıkıyor. Şap bulaşmış(!) proteinimiz itlaf edilmeyi, yapay et üreticileri ellerini ovuşturarak piyasada yer edinmeyi bekliyor!! Dünyanın bir köşesinde, Gazze'de, tüm dünyaya karşı mücadeleyle kazanılmış garip, kimsesiz özgürlük, bir köşesinde tüm dünyayla kolkola ama sinsice yaklaşan ecele doğru yürüyen kurban özgürlük.

Görelim Mevlâ neyler.

Selam ile...