Türk-İslam kültür ve değerlerini yeni nesillere aktarırken kültürel faaliyetlerle de destekleyen Aydınlar Ocağı, fikir, düşünce ve kültür harmanıyla aynı zamanda Konya’nın en köklü sivil toplum kuruluşlarından biri olarak faaliyetlerine devam ediyor. Konya Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, çalışmalar hakkında bilgi verdi. Yerli, milli ve İslami kimliğin batıyla olan savaşında duruşuyla dikkat çeken Konya Aydınlar Ocağı’nın ‘öze dönüş’ sürecine katkı sunmaya çalışarak batıya hayran olanlar ve kendi kimliğini korumaya çalışan Türk halkı arasındaki açığı kapatma amacıyla hizmet ettiğini belirten Güçlü, “Bu amaç adına, bir derneğin yapabileceği her türlü faaliyeti gerçekleştiriyoruz. Konya’daki 3 bin 500’e yakın dernek arasından ismi ön plana çıkmış derneklerden biriyiz.” ifadelerini kullandı.
30 YILLIK BU İSTİKRARIN ÖRNEĞİ YOK!
Konya’da 1986 yılından bu yana devam eden çalışmalarıyla örnek olan Konya Aydınlar Ocağı’nın sohbetlerle o yıllardan bu yana faal olduğuna dikkat çeken Güçlü, başkanlık döneminde daha istikrarlı hale gelen çalışmalarla Selçuklu Salı Sohbetleri’nin 29’uncu yılını doldurmak üzere olduğuna dikkat çekti. Konya için bir marka haline gelen Selçuklu Salı Sohbetleri’nin Türkiye için de ayrı bir öneme sahip olduğuna işaret eden Güçlü, “Yaz, kış, pandemi ya da Ramazan ayı demeden 30 yıla yakın zamandır her salı günü devam eden sohbetler, belki de Türkiye’de benzeri görülmemiş bir istikrarın simgesidir. Hiç ara vermedik! Konuşmacının son anda bile mazereti olsa yine de o program aksamadan devam etti.” diye konuştu.
KONYA’NIN DEĞERLERİNE VEFA!
Konunun ehli kişilerin konuk edildiği Selçuklu Salı Sohbetleri’nde 30 yıla yakın zamandır farklı konuların işlendiğini anımsatan Başkan Güçlü, bu sohbetlerdeki konuların nasıl belirlendiği hususunda da bilgi verdi. Güçlü, “Dünya, Türkiye ya da Konya’da gündem oluşturan bir olay ya da konuyu ele alarak sohbetimize o şekilde yön verdiğimiz oluyor. Özel gün ve haftaları baz alan kültürel olayların sohbetimize konu edildiği de oluyor. Geçmişteki dokümanlardan faydalanarak sohbetimizin konusunu şekillendiriyoruz. Konya’nın değerlerine vefalı davranmaya çalışıyor; şehrimize olan borcumuzu kültürel hizmetlerle kapamaya çalışıyoruz.” dedi.
GENÇLİK, FARKLI BİR MECRA EKSENİNDE!
Yüzyıllarca gerçekleşmeyen değişimin, teknolojiyle birlikte çok kısa bir sürede yaşandığına dikkat çeken Güçlü, akranlarının bulunduğu yaş ortalamasını ‘geleneksel neslin son temsilcisi’ olarak adlandırdı. ‘Dijital yerli’ olarak adlandırılan teknoloji çağında doğan nesil ile kendi kuşakları olan geleneksel nesli arasındaki irtibatın sağlıklı bir şekilde ilerlemediğini de vurgulayan Güçlü, “Yeni nesil, kendi düzen ve anlayışını yeryüzüne hâkim kılacak. Şartlar ve konum itibarıyla yeni nesil ile aramızda olan açıklığın çok fazla olması dolayısıyla bizler yeni nesle çok fazla hitap etmiyoruz. Gençlik, farklı bir mecra ekseninde yürüyor. Bizler de o mecraya aşina olmadığımız için nesiller arası mesafenin aileler arasında bile açıldığını söyleyebilirim. Aynı masada yemek yiyen fakat elindeki telefonla farklı bir mecra içinde yaşayan bir nesil söz konusu!” ifadelerini kullandı.
‘NESİLLER ARASI KOPUKLUK VAR AMA UMUTLUYUZ’
Nesiller arası iletişimsizlikten doğan kopukluğun dünyanın sorunu olduğuna dikkat çeken Güçlü, bu sorunu her bireyin kendine dert edinmesi gerektiğine işaret etti. Güçlü, tüm bu olumsuzluklara rağmen kültürel, sosyolojik ve dini değerlerin yaşatılması konusunda yeni nesle karşı umutvari olduğunu aktardı. Güçlü, “Hz. Muhammed, son peygamberdi ve yeni bir peygamberin gelmediği bir süreç dünya üzerinde yaşanmaya devam edecek. Yeni bir peygamber gelmemesine rağmen Müslümanlar dünyanın var olduğu tüm süreçlerde olmaya ve Müslümanlığı yaşamaya devam etti. Bundan sonraki sürecin de, dönemin gereklilikleri devam ederken aynı şekilde olacağına inanıyorum. Yeni nesil bizim çalışmalarımıza rağbet etmiyor; bizler de onların bulundukları mecralarda eksik kaldık ancak yeni neslin de kendi çalışmalarıyla bu aradaki açığı kapatacağını umut ediyoruz.” şeklinde konuştu.