Yılmaz: Ana amacımız sosyal refahı artırmak Yılmaz: Ana amacımız sosyal refahı artırmak

İlçeyi ziyaret edenlerin yemeden ayrılmadığı sırık kebabının geçmişi Osmanlı mutfağına dayanıyor. En az altı aylık karayaka ırkı kuzu ile yapılan yiyecek, yakın çevrelerde ‘kuzu çevirme’ veya ‘eşkıya kebabı’ olarak da biliniyor. Kebabın ustaları, lezzetinin sırrı olarak kuzuların dağlık arazilerde yetişen ot ve kekik ile beslendiğini, kısık ateşte yavaş yavaş pişirildiğini söyledi.
Sırık kebabının yapılışını anlatan 25 yıllık kebap ustası Ali Postaloğlu, kesilip hazırlanan gövdenin sırığa geçirilerek en az 4 saat kısık ateşte pişirdiklerini söyledi. Postaloğlu, “Babalarımızdan, dedelerimizden öğrendik 25 yıldır bu işi yapıyoruz. Kuzuyu mezbaada kesiyoruz, içini temizleyip gövdesine sırığı geçiriyoruz. Bir avuç tuz atıyoruz, göbeğini ahşap çubukla bağlıyoruz. Bir saat yavaş yavaş dönüyor, sonra ocağı hızlandırıyoruz. 4 saatte pişiyor” diye konuştu.
Postaloğlu, sırık kebabının inceliğinin hijyenik olması ve kuzuların dağlarda kekikle beslenmesi olduğunu anlattı.
Ayrıca kuzu pişerken akan ve ‘serit’ adı verilen yağ ocağın önündeki kapta toplanarak isteyenlere servis ediliyor, sevenleri ise bu yağı ekmek bandırarak tüketiyor.
İlçe halkının yanı sıra dışarıdan gelen ziyaretçiler, coğrafi işaretli sırık kebabını yemeden ayrılmıyor. Sırık kebabı yiyen müşteriler, diğer kebaplara göre daha lezzetli olduğunu söylediler.AW879624_02