GÜNCEL

ORUCUN YÜKÜMLÜLÜK (VÜCUB) ŞARTLARI NEDİR?

Abone Ol

Bir kimsenin oruç ibadetiyle yükümlü sayılabilmesi için şu şartların bulunması gerekir:

a) Müslüman olmak: Bu şart, müslüman olmayanların dinin feri hükümlerine muhatap sayılıp sayılmamasıyla ilgili usul ihtilafı sebebiyle diğer üç mezhepte sıhhat şartları arasında zikredilmekle birlikte bir gayri müslimin İslâm’a girmeden önceki zamana ait oruçları kaza etmesi gerekmediği noktasında görüş ayrılığı yoktur. Genel sorumluluk ilkesinin bir uzantısı olarak yeni müslüman olan kişi orucun farz olduğunu bilmemesini mazur kılacak şartlarda geçen oruçlarını da kaza etmekle yükümlü sayılmaz.

b) Buluğ: Ergenlik çağına ulaşmamış kimseye oruç farz değildir; ancak temyiz çağına ulaştıktan sonra çocukların yavaş yavaş oruca alıştırılması tavsiye edilmiştir.

c) Akıl: Oruçla yükümlü sayılmak için temyiz kudretine sahip olmak şarttır. Şuurun açık olması (ifakat) Hanefi mezhebinde sıhhat şartı değil vücub şartı olarak nitelenir; akıl hastalığı ve uzun süre baygınlık durumları daha çok orucun niyetle ilgisi dikkate alınarak incelenir.

ORUCUN GEÇERLİLİK ŞARTLARI

Yükümlü olunan orucu zamanında yerine getirmenin gerekli olması için şu şartlar aranır:

a) Sağlıklı olmak: Hastalık orucun geçerliliğini engellememekle beraber zamanında tutmayı vacip olmaktan çıkarır. Buna karşılık adet görme veya loğusa olma hem edanın vücubunu hem orucun geçerliliğini engeller.

b) Mukim olmak: Dinen yolcu hükmünde olan kişinin orucu zamanında yerine getirmesi gerekli değildir. Bu şartların açılımı mahiyetindeki durumlarda orucun ertelenmesi ve başlanmış orucun bozulması mubah hale gelir. 

c) Sıhhat Şartları: Orucun geçerli olması için aranan şartlar şunlardır:

1- Niyet etmek.

2- Hayız ve nifas halinde olmamak. Orucu zamanında tutmakla yükümlü olmayan bu durumdaki kadınların oruç tutmaları geçerli sayılmamıştır.

ORUCA NASIL NİYET EDİLİR?

Diğer ibadetlerde olduğu gibi oruç ibadetinde de niyet şarttır. Şafiiler ve bazı Malikiler niyeti rükün saymışlardır. Her ikisine göre de, niyet edilmediği takdirde sabahtan akşama kadar aç durmak oruç yerine geçmez. Bu bakımdan, ister farz veya vacip, isterse nafile olsun her tür oruçta niyet şarttır. Herhangi bir oruca kalben niyet etmek, hangi orucu tutacağını kalbinden geçirmek yeterlidir. Bu niyetin dil ile ifade edilmesi, onun teyit edilmesi ve perçinlenmesi anlamına geldiğinden mendup sayılmıştır.

Ramazan, belirli adak veya herhangi bir nafile oruç için mutlak niyet yeterlidir. Mesela; “yarın oruç tutmaya” veya “yarınki günün orucunu tutmaya” niyet edilse, ertesi gün ramazan ise, bu niyet ramazan orucuna niyet yerine geçer; ertesi gün, daha önce oruç tutmak için vaktini tayin etmiş olduğu gün ise bu defa adak orucuna niyet etmiş olur. Hatta ramazan günleri ramazan orucu için ve oruç tutulması adanan gün, adak orucu için belirli hale geldiği için, kişi bugünlerin öncesinde niyet ederken “Yarın nafile oruç tutmaya niyet ettim” dese bile, tutacağı oruç nafile oruç değil, vakti belirli olan oruç yerine geçer.

Çünkü orucun ifa edilmesi için belirlenen vakit içinde yine aynı cinsten ikinci bir ibadet yapılamayacağından, yani oruç dar zamanlı bir vacip olup vakit de bunun miyarı olduğundan, niyet asıl yapılması gereken ibadete raci olur. Bununla birlikte bunlar için geceleyin niyet edilmesi ve ne orucu olduğunun belirlemesi (tayin) daha faziletlidir. Mesela “Yarınki ramazan orucunu tutmaya niyet ettim” demekle belirleme yapılmış olunur.

Fakihlerin çoğunluğuna göre ramazanın her günü için ayrı ayrı niyet edilmesi şarttır. Çünkü her bir günün orucu kendi başına bir ibadet olup, öteki günlerde tutulan veya tutulacak olan oruçla ilişkisi yoktur; dolayısıyla bir günün orucu bozulduğu zaman sadece o günün orucu bozulmuş olur, öteki günlerin orucu bundan etkilenmez.