Herkes karakterine, cibilliyetine, tıynetine ve taşıdığı düşünceye paralel olarak konuşur ve onun gerektiğini yapar.

Şuurlu ve samimi bir mü’minden, bilerek İslâm’a aykırı bir söz ve davranış sadır olmaz. Tersine İslâm’a düşman olan bir kişiden de Kur’an’ı, İslâm umdelerini, Kur’an prensiplerini destekleyen bir söz ve tavır duyamazsınız, göremezsiniz.

Bir kişi, “Kur’an eğitimi çağdışıdır, orta çağ zihniyetini çağrıştırmaktadır” diyorsa lamı, cimi yok bu kişi Kur’an’a, İslâm’a düşman demektir.

Müslüman bir ülkede Müslümanların gözünün içine baka baka bu sözleri sarf edebilen bir kişi için benim teşhisim şudur:

Bu kişi açıktan bunları söylüyorsa tam manasıyla Kur’an’a ve Kur’an’ın bütün ilke ve prensiplerine karşı büyük bir düşmanlık besliyor demektir. Zira bu kişi Müslüman bir toplumda yaşamasına rağmen bu sözü söyleyebiliyorsa içinde taşıdığı fikir ve düşünce, yani düşmanlık, dışına vurduğu söyleminin kat kat daha fazlasıdır. İçinde yaşadığı toplumdan çekindiği için ancak bu kadarını dışarıya sızdırabiliyor demektir.

Orta çağ zihniyeti denilen karanlık çağı kapatarak yepyeni aydınlık bir çağ açan İstanbul’un fethi olayı, İslâm’ın ruhunu yansıtan büyük bir olay, Kur’an güneşini tüm arza yayan büyük bir fetihtir.

Orta çağı kapatarak dünyaya yeni bir çağın güneşini müjdeleyen Müslümanlardır. Şeytani bir mahlûk çıkıyor kendisinin taşıdığı zihniyet olan orta çağı kapatan Müslümanları orta çağ zihniyetli olarak lanse ediyor.

Kim İslâm’a, Kur’an’a, Hz. Peygamber’e veya bu yüce değerlerin ilke, simge ve prensiplerine orta çağ zihniyetli diyorsa bu kişi bu ulvi değerlerin düşmanıdır ve asıl ortaçağ denilen karanlık çağın temsilcisi kendisidir.

Ha Kur’an’a düşman olmuşsun ha Kur’an eğitimine şiddetle karşı çıkmışsın hiç fark etmez. Cinsel eğitimin verilmesini şiddetle savunacaksın ama Kur’an eğitimi denilince ağzından salyalar akıtarak karşı çıkacaksın. Bunun adı İslâm düşmanlığıdır, Kur’an düşmanlığıdır. Bir de kalkacaksın değerlerine düşmanlık yaptığın bu milletten destek isteyeceksin. Yemezler beyefendi(!) yemezler.

*** *** ***

İslâm düşmanlığı çeşitli taktiklerle devam edip gidiyor. Kıyamete kadar da devam edecek. Hak – Batıl savaşı ilk insan ve ilk Peygamber Hz. Adem’den itibaren var oldu, dünya durdukça da var olacak.

Birisi Kur’an’a ve Kur’an eğitimine ortaçağ diyecek, birisi “Kur’an, Allah kelâmı” değil diyecek, bir diğeri de kalkıp Hz. Meryem’e fuhuş iftirasında bulunacak. Bunların hepsinin temeli İslâm ve Kur’an düşmanlığına dayanmaktadır. Birbirlerinden farkı yoktur.

Adam İlahiyat Fakültesi öğretim görevlisi aynı zamanda dekan yardımcısı… Öğrencilere verdiği bir derste aynen şunları söylüyor:

“İsa’ya atfedilen bir şey var. ‘İlk taşı günahsız olan atsın.’ Biliyorsunuz değil mi hikâyesini? Şimdi olay nasıl, az çok biliyorsunuz. Nasıra’lı İsa bir gün duruyor. Yahudiler bir tane kadıncağazı alırlar, gelirler. Derler ki; “Bu kadın zina yaptı ey İsa! Yeni dinin hükmü nedir?” Yahudiler test ediyor. İsa başını kaldırıp bakmaz. Bir daha söylerler. Yüzü kızarır İsa’nın. Üçüncü söyledikleri zaman canı sıkılır. Der ki: “Sizin inandığınız Yahudi şeriatı neyi emrediyor bununla ilgili?” En sevdikleri şey… Yahudiler bunu çok sever. Günah keçisi. O kavram ona ait zaten. “Recm.” Taşlanıp öldürmek. Tamam. Çağırın ahaliyi. Kazın çukuru. Gömün kadını. Kadını gömerler. Herkes taşı almıştır. Onsan sonra İsa, tarihe geçen, biz bile biliyoruz şu anda o muhteşem sözü söyler. “İlk taşı günahsız olan atsın.” Herkes elindeki taşı bırakmıştır. Ve burda bitti de mi… Hayır hikâyenin devamı vardır, anlatmazlar.” Bir öğrenci “siz anlatın” der. Devamla “ben anlatacam tabi ki. Niye bu kadar kendimi yorayım, gecenin bu saatinde…

Bi tane yaşlı kadıncağız. O bırakmamıştır. Taşı bi sallar. Vuramaz. Sağından geçer. Tekrar eğilir, taşı alır. Bi daha sallar. Solundan geçer. Üçüncü defa. Bak bu üç önemlidir. Hani teslisten önce teslis vardır zaten. Eğilince İsa der ki: Yeter anne der. Taş atan kim?” Öğrenciler: “Meryem mi?” Devamla “Hah sen de der, ben küçükken beni bırakıp bir yerlere gidiyordun der.

Yani aslında biz anlatıyoruz “babasız doğdu, mabasız doğdu” da bi de o çocuğun dünyasından bakın babasız doğmaya. Bu, aslında bize anlatılmayan hikâyedir.”

Bir öğrenci: “işte o kısmı yalandır.” Devamla “bilemem! Ama çok önemli bir cümledir. “Sen de ben küçükken beni bırakıp bir yerlere gidiyordun. İsa’nın son cümlesi neydi çarmıhta… Elohi, Elohi. Tanrım, Tanrım! Lima terakteni? Beni niye terk ettin? Why abandoned me. Terk edildi. Ve terk edilmenin hâlâ acısını yaşar son nefesinde.”

Kur’anın 15 suresinde 93 ayette ismi geçen ulül azm bir Peygamber’e hem İsa diyerek saygısızlık yaptığı gibi aynı zamanda gayri meşru bir çocuk muamelesi yapıyor. Aynı zamanda, Allah’ın tertemiz dediği Hz. Meryem’e iftira atarak iffetine dil uzatıyor.

“Hani melekler şöyle demişti: "Ey Meryem! Allah, seni kendi tarafından bir kelime ile müjdeliyor ki, adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. Dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah'a çok yakın olanlardandır." (Ali İmran 45)

“Bir de inkârlarından ve Meryem'e büyük bir iftira atmalarından ve "Biz Allah'ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük" demelerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler.” (Nisa 156 - 157)

“Bir vakit melekler şöyle demişti: “Ey Meryem! Şüphesiz ki Allah seni seçti, tertemiz yaptı ve seni dünyadaki bütün kadınlara üstün kıldı.” (Ali İmran 42)

Bu ayetlerde Hz. İsa’nın dünyada ve ahirette itibarlı, seçkin ve saygın olduğu Hz. Meryem’in de tertemiz olduğu vurgulanmasına rağmen bu adam İlahiyat Fakültesi gibi dini bir okulda açıkça bu ayetlere aykırı olarak konuşabiliyor ve öğrencilerin kafalarını karıştırmaya, beyinlerini zehirlemeye devam ediyor.

Bununla da yetinmeyip devam ediyor:

“Scunner, kutsal kitapları inceler. Bu atrkadaş; ‘Tanrı’yı tebrik ediyorum. İnsanların diyor davranışlarını dönüştürmek için harika bir kitap göndermiş. Fakat cezaya bu kadar çok başvurmasaydı. Yani bu kadar çok cehennnem cehennem deyip durmasaydı.Ya da şunu yapmasaydı. Birinci de övüyor, ikinci de gömmeseydi. Ya övecek, ya gömecek. Diyor ki; herhaşlde onun psikolojisi de çok sağlıklı değildi.’

Yani “insanı en güzel surette yarattık, sonra onu bilmem ne yaptık” Yani diyor ki: “Niye? Anlatıyor, anlatıyor, arkasından pat bu. Yani gerek yok buna diyor. Bakış açısı arkadaşlar.

Alemlerin Rabbi ve yaratıcısı Yüce Allah’ı önce tebrik etme sonra da O’na akıl öğretme cüretinde bulunan bir gayri müslim adamın sözlerini tasdik edercesine aktaran, aktarırken de ayetlerle alay edercesine sürekli gülen bu hoca kılıklı adam ve bunun gibi İlahiyat Fakültelerini işgal eden sözüm ona hocaların temizlenme ve ayıklanma vakti çoktan gelmiş, geçmektedir.

Bu kişiler genç yavrularımızın beyinlerini daha fazla zehirlemeden gereği yapılmalı, bir an önce görevden alınmalıdır. Daha önce de aynı kafa yapısında olan bunun bir benzeri de “Kur’an Allah kelamı değil” demişti. İlahiyat Fakültelerine dini eğitim yapılıyor diye çocuklarını gönderen aileler, yıllar sonra çocuklarının yukarıdaki kişide olduğu gibi dine aykırı, Kur’an’a aykırı, Sünnete ve Hadis’e aykırı hatta onları inkâr eden bir söylem içinde olduğunu görürlerse yıkılıp yanmazlar mı? Bunun önüne geçmenin tek yolu İlahiyat Fakültelerini bu gibi kişilerden temizlemektir. Yazımı Bir şiirimle tamamlıyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.

BEDEN İNSAN, RUHU ŞEYTAN

Ortaçağ fikriymiş Kur’an kursları,

Geri zihniyetmiş dinin dersleri,

Bitmiyor İslâm’a kin ve hırsları,

Beden insan, ruhu şeytan mahlûklar.

Ortaçağ fetihle yıkıldı gitti,

Yeni güneş doğdu karanlık bitti,

Gözü kamaşınca ışığa çattı,

Beden insan, ruhu şeytan mahlûklar.

Hak namına olan her şeye karşı,

Namaza, ezana zaten hep şaşı,

Zekâta gitmez hiç zerrece aşı,

Beden insan, ruhu şeytan mahlûklar.

Adalet, hak, hukuk sadece dilde,

Cahil cesareti vardır rezilde,

Din, iman arama, yoktur gafilde,

Beden insan, ruhu şeytan mahlûklar.

Dine bağlıları gerici görür,

Hakk’ın karşısında, batılı korur,

Keferenin kulu, mü’mine vurur,

Beden insan, ruhu şeytan mahlûklar.

İçkiyi, kumarı savunmakta hep,

Lûtî zihniyetle övünmekte hep,

İslâm gelir diye dövünmekte hep,

Beden insan, ruhu şeytan mahlûklar.

Belhüm adal bunlar, çukur yaratık,

Başlarına kadar sarmış bataklık,

Yok ki akıl, fikir, düşünce, mantık,

Beden insan, ruhu şeytan mahlûklar.

Kur’an, mü’minlerin en yüce dağı,

Sataşanın kopar İslâm’dan bağı,

Din düşmanlığında şartlı dimağı,

Beden insan, ruhu şeytan mahlûklar.

SALİH SEDAT ERSÖZ