Asıl adı; Ebu'l-Yakzan Ammar b. Yasir, b. Amir el–Ansi olan Ammar ilk Müslümanlardan ve ilk İslam şehidi anne ve babanın oğludur. Ans kabilesinin Yâm koluna mensup olan babası Yasir kaybolan kardeşini aramak için Yemen'den Mekke'ye geldi. Beni Mahzum kabilesinden Ebu Huzayfe'nin himayesine girdi ve Sümeyye adlı cariyesi ile evlenerek oraya yerleşti. Ammar bu evlilikten dünyaya geldi.

      Annesi ve babası Mekke'de himaye altına girecek kimsesi olmadığı için Kureyşli müşrikler tarafından ağır zulümlere ve işkencelere maruz kaldılar. Bütün bu işkencelere kalplerindeki iman sayesinde dayandılar, fakat annesi Sümeyye gördüğü işkenceden sonra Ebu Cehil tarafından şehit edildi. Babası Yasir'de bu işkenceler sonucu şehit oldu. Ammar ise yapılan bu işkencelerin dayanılmaz bir boyut aldığı vakit sadece işkencelerden kurtulmak için Lat ve Uzza lehinde konuşup peygamberimizin aleyhinde konuşmak zorunda kaldı. Müşriklerin elinden kurtulduktan sonra koşarak peygamberimize gelerek başından geçenleri anlattı. Peygamberimiz de ona kalbinde neler hissettiğini sordu Ammar'da kalbindeki iman da zerre kadar bir azalma olmadığını söyleyince peygamberimiz yine işkenceye uğrarsan aynı sözleri söylemende bir mahzur yok dedi. Nitekim Nahl süresinin 106. ayetinde kalbi imanla dolu olan kişilerin dininden dönmeye zorlandıkları zaman söyledikleri sözlerden sorumlu olmadıkları belirtilmiştir.

     Peygamberimiz hicretten sonra onu Huzeyfa b. Yeman ile kardeş ilan etmiştir. Mescid-i Nebevi yapılırken çok çalışmış ve peygamberimizin takdirini toplamıştır. Ammar peygamberimizle birlikte bütün savaşlara katılmıştır. Hz. Ebu Bekir devrinde Müseylemetül-kezzap ile yapılan Yemame savaşında bir kulağını kaybetmesine rağmen kahramanca savaşmış ve dağılan orduyu yeniden toplamıştır. Hz. Ömer devrinde Kûfe valiliğine gönderilmiş bu sırada çıkan Nihavend savaşına ve Hûzistan'ın fethine katılmıştır. Hz. Osman Ammar b. Yasir'in kendisine haber vermeden Abdullah b. Mesut 'un cenazesini defnettiğini duyunca onu sürmek istedi fakat Ali araya girerek buna engel oldu. Hz. Osman'ın şehit edilmesinden sonra halife olarak Hz. Ali'ye biat etti Cemel ve Sıffin savaşlarında onun yanında yer aldı. Doksan üç yaşında olmasına rağmen Sıffin savaşında yaya birliklerinin kumandanı olarak savaşırken şehit edildi. Hz. Ali'nin kıldırdığı cenaze namazından sonra oraya defnedildi. Ammar uzun boylu, kara yağız, ela gözlü ve geniş omuzluydu. Sade ve nezih bir hayatı vardı. O hiçbir namazını kazaya bırakmamış bir sahabeydi. Ammar'ın şehit edilmesi üzerine Muaviye b. Ebu Süfyan'ın ordusunda büyük bir karışıklık çıktı. Onun “asi bir topluluk “ tarafından öldürüleceğine dair hadis-i şerifi hatırlayarak endişeye kapıldılar, bunların arasında Amr b. As 'da vardı. Amr büyük bir üzüntüyle böyle bir olayı görmektense yirmi yıl önce ölmüş olmayı tercih ettiğini söyleyince Muaviye ”onu biz öldürmedik onu buraya getirenler öldürdü” diyerek Amr'ı teselli etmeye çalıştı.

      Ammar b. Yasir, altısı Buhari ve Müslim'in sahihlerinde yer alan altmış iki hadis rivayet etmiştir. İslam tarihinde evinin bir bölümünü Mescid olarak ayıran ilk sahabedir.

               “Üç şeyi her kim bir araya getirebilirse imanın tamamını elde etmiş olur: 

-Kendi aleyhine de olsa insafı elden bırakmamak

-Herkese selam vermek

-Fakir iken bile sadaka vermek.”

 KAYNAK:  TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ