İnsan, kışın geçen uzun bir atalet ve sükûnet döneminden sonra ilkbaharda coşar, güneşli havalarda neşelenir, güzün durulur. Ağaçların yaprakları sararıp dökülmeye başlayınca üzülür, kendine bakar, ölümü hatırlar. Aynanın karşısına geçer, kırışan yüzümüze ağaran saçlarımıza bakar, bir iç geçiririz.
Tabiatın yavaş yavaş ölüme hazırlanması insanın ruhunda da acaba ölüme hazır mıyım diye bir düşünce oluşturur ve kendi kendini muhasebeye çeker. Acaba ölüme ne kadar hazırız?
Ölüm bir odadan bir odaya geçmektir. diyen Hazreti Mevlana, ölümü bir düğün gecesi olarak tanımlar. Acaba her kes için düğün gecesi mi? Bir odadan öteki odaya geçmek mi? Bunu anlamak çok zor. Biraz da insanın nasıl yaşadığına bağlıdır. Nasıl yaşarsan öyle ölürsün demiş İnsanlığın önderi Hazret-i Peygamberimiz.
Bu dünya, gerçekten bir imtihan dünyasıdır. Ekip biçme, hasat kaldırma, ürün elde etme yeridir. İyilik ekersen iyilik, kötülük ekersen kötülük toplarsın. Rüzgâr eken fırtına biçer. demiş atalarımız. İmtihanı kazanan öbür dünyada hesabını kolay verir. Onun için kılı kırk yararak bir yaşam tarzı benimsemeliyiz.
İnsanoğlu dünyaya geldiği zaman bakıma muhtaçtır. Cenab-ı Allah her canlının rızkına kefil olduğu gibi dünyaya yeni gözlerini açan insan yavrusunun da rızkına kefildir. Hiçbir zahmet çekmeden anne sütü hazır ve nazır hizmetine sunulmaktadır. Bunda ne annenin bir dahli ne de başkasının bir katkısı vardır. Sadece, yeni doğan bebeğe Yüce Allah'ın ikramıdır.
İnsan yetiştirmek çok zor bir olaydır. Bin bir zahmetle yetiştirdiğimiz çocuklarımız yeri geldiği zaman canavarlaşabiliyor, hem anne babalarının hem de toplumun huzurunu kaçırabiliyor. Burada hatayı kendimizde aramak lazımdır. Çocuklarımızı maddi olarak doyuruyoruz; fakat onların ruhen gıdalanmalarını eksik bırakıyoruz.
Ruhun gıdası nedir?
Ruhun gıdası, kişinin Yaratıcısını bilmesi, onu tanıması, dünyaya ne için gönderildiğinin farkında olmasıdır. Eğer hayatımızı Allah'ın koymuş olduğu emirler üzerine tanzim edersek hem dünyamızı he de ahretimizi abad etmiş oluruz.
Kişi aklı başına gelip olgunluk çağına geldiği zaman kendine bir hedef belirlemelidir. İlk hedefi Allah'ın sevgisini kazanmak olmalıdır. Allahın azabından değil de onun sevgisinden mahrum olmaktan korkmalıdır. Allah'ın sevgisini kazanmak isteyen insan, onun yarattığı her şeye sevgi beslemek zorundadır. Aynı Yunus Emre'nin dediği gibi; Yaratılanı hoş gör, Yaratandan ötürü.
Sokak da gördüğümüz bir çocuğun başını okşamakla bile onların sevgisini, dolayısıyla Cenab-ı Allah'ın sevgisini kazanmış oluruz. Resulullah Efendimiz: Ben en güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim. buyuruyor. Nedir en güzel ahlâk? Yalan söylemek, hırsızlık yapmamak, ölçüde tartıda hile yapmamak, birinin malını zorla elinden almamak, iffetli olmak, zina yapmamak, insanlar arasında adil davranmak vs gibi fiiller güzel ahlâkı temsil eder. Dikkat edersek Peygamberler, bu güzel ahlakın ortadan kaybolduğu, insanların birbirini acımasızca ezdiği dönemlerde bir uyarıcı olarak Allah tarafından gönderilmiş kurtuluş elçileridir.
Yüce Allah, insanlara merhametli ve adil olmalarını emreder. Güçsüzün himayesini ve hukukunun korunmasını ister. Gaddar birinin, zorba birinin yanında olmasını men eder.
Şimdi en baştaki sorumuza dönelim; ölüme ne kadar hazırız? Eğer iyi bir insan değilsek, ahlakımızla parmakla gösterilen birisi değilsek ölüm bize o kadar uzak görünür. Normalde ölüm her an ensemizdedir; ama biz onu görmek istemeyiz. Dünyevi heves ve istekler o kadar gözlerimizi bürümüş ki bir gün Bir namazlık saltanatın olacak/ Taht misali o musalla taşında. gerçeğini unutuveriyoruz. Daha biz hayattayken, çocuklarımız veya torunlarımız mal kavgasına düşmüşler, öldükten sonra kim bilir ne hale gelecekler. Ama ahlak açısından, Allah'a iyi bir kul olmak açısından, öksüzün ve yetimin malını, namusunu, hukukunu korumak bakımından pırlanta gibiysen o zaman ölümden korkmazsın. O zaman ölüm, gerçekten bir odadan bir odaya geçmek gibi olur.
. Ölüm bizi değil, biz ölümü korkutalım. Azrail, yanımıza geldiği zaman bu kulun canına nasıl kıyacağım diyebilsin. Allah bizleri şaşırtmasın, doğru ve hak olarak bildirdiği yoldan ayırmasın. Amin.