ÖLÜLER Mİ DİRİLER Mİ?
KIZLAR MI OĞLANLAR MI?
Meram Halk Eğitim Müdürlüğü'nde yöneticilik yaparken kurslarımızdaki kursiyer öğrencilere sorardım:
Neden Ortaokul, Lise'yi okumadınız?
Aldığım cevaplar genelde şuydu:
Babam okutmuyor. Annem bana ev işlerini yaptıracağı için okula salmadı. Fakiriz, babamın annemin beni okutacak kadar gelirleri yok!
Onlardan bu cevabı alınca şu soruyu sorardım:
Biz size yardımcı olsak okur musunuz?
Hepsi heyecanlanır:
Tabii okuruz ama ailemiz salmaz. Para işi! derlerdi.
O yıllarda Ortaokul ve Lise'yi dışarıdan bitirme imkânı vardı. Halk Eğitimlerin mevzuatı buna elverişli idi. Ortaokulu dışarıdan bitirmek isteyenler bize başvursunlar. Tüm masraflar bize ait diye bir duyuru yaptırdım.
Bir haftanın içinde 500'den fazla başvuru oldu. Kurs öğretmenlerinin ücretini devlet karşılıyordu. Kitap, defter, kalem, ulaşım giderlerini karşılamak için Konya'nın tanıdığım birkaç zenginine gidip yardım istedim.
Ummadığım kişiler destek verirken; çok samimi olduğum, oldukça efendi ve zengin, yardım-hayır işlerinden hiç kaçınmayan tanıdığım bir tanıdığım dedi ki:
Yusuf Bey, Allah aşkına ne yapacaksın kızları okutup ta? Kızlarımız evlerine baksınlar, oğlanlarımızı iyi yetiştirebilirsek ne mutlu. Başka bir şey için gelseydin yardım ederdim ama ne olur bunun için bana darılma!
Darılmadım, vedalaşıp ayrıldım. Kendisinden istediğim kitap, kırtasiye paralarını bir başkası verdi, öğrencilerimize dağıttık. Kurslar başladı, kursiyerlerimizin dışarıdan bitirme öğrencilik kayıtlarını yaptırdık. İlk iki sınav döneminde 200'den fazla kızımız Ortaokul diploması aldı. Devam eden dönemlerde Lise ve hatta Üniversite'yi bitirenler oldu.
Tabut Parası
Halk Eğitim'de çalışırken bir gün Müdür Yardımcılarımdan birisi dedi ki:
Müdür bey bizim mahalledeki Caminin tabutu iyi değildi. Bir zengine gittim, tabut yaptıracağım, parasını verebilir misiniz dedim. Hay, hay dedi. Umduğumdan fazla para verdi. Tabut işi bitti.
İyi olmuş, kim bu hayırsever deyince arkadaşım:
!!! Bey dedi.
Bu kişi bana, kızları okutup ta ne yapacaksın diyen kişiydi.
Görüyorsunuz, tabuta yapılan yardım kızlarımızın okumasına yapılacak yatırımdan daha önemli imiş. Bu olay 19 senelik. Çok ilginç olduğu için hiç unutmam. Ne diyeceksiniz, bize yardım, hayır anlayışı, böyle anlatılmış, gönül dünyamız böyle oluşturulmuş.
Ölüler mi diriler mi sorusunu bu yüzden sordum. Doğum, dirilik, hayat ve dünya olmadan ölüm ve öbür dünya olmaz ki.
Ölülerimizle ilgilenmeyelim demiyorum. Ölülerimiz kadar yaşayanlarımıza da değer verelim diyorum.
Kızlar mı oğlanlar mı?
Verdiğim örnek geçmişte; kız-oğlan, kadın-erkek ayrımcılığının yapıldığını gösterir. Bu yanlıştır; cahiliye kalıntısıdır. Oğlansız bir nesil düşünülemediği gibi kızsız da düşünülemez. Kadın yahut erkek kesiminden birisi olmasaydı, insanlık ta olmazdı.
Cami mi Okul mu?
Sevinçle ifade edelim ki, bugün halkımızın büyük bir çoğunluğu okuma, çalışma vs konularda kız-oğlan, erkek-kadın ayırımını geride bıraktı.
Önümüzde hala sıkıntısını yaşadığımız bir düşünce var:
Cami mi, okul mu? Cami ağır basıyor.
İmam-Hatip mi Ortaokul Lise mi? İmam-Hatip ağır basıyor.
Bize cami de lazım okul da lazım. İmam-Hatip de lazım Lise de lazım.
Bunların ayırımını yapmak yanlıştır. Bu yanlıştan çıkmak için din görevlilerimize büyük görev düşüyor.
Not: Soma'daki maden kazasında çok canımızı kaybettik. Allah geride kalanlarına sabır versin, milletimizin başı sağ olsun.