ÖLÜ SEVİCİLER

Abone Ol

Nekrofili yani ölü sevicilik, bir ruh bozukluğu, bir kişisel cinsel yönelim bozukluk durumu. Nekrofili insanlar, ölü insanlara karşı ilgi duymaktadır. Özellikle bu cinsel sapıklığa yönelen insanlar, genel olarak cinsel ihtiyaçları için, cinayet işlemektedirler. Cinayet işleme yoluna gitmektedirler.

Serî katil denilen katillerin bir kısmı, bu tiplerden oluşur.

Sizlere Nekrofili olarak bilinen ölü sevicilerden değil, başka tür ölü sevicilerden söz etmek istiyorum. Bunlar başka tür ölü seviciler. Başkalarının ölümüne üzülmüş gibi görünen ama içinden sevinen ölü seviciler. Başkasının ölümünden rant ve siyasî istikbâl elde etmeye çalışan ölü seviciler.

Bunlara göre ne kadar çok insan ölürse, o kadar çok oy, o kadar çok reklâm, o kadar çok reyting, o kadar çok tiraj demektir.

Bunlara göre ölen ölsün, kalan dolarlar değeri artan eurolar bizimdir.

Bunlara göre ölen ölsün, yakılan yakılsın, yıkılan yıkılsın, sökülen sökülsün, ayaklar altında ezilen ezilsin, linç edilen linç edilsin. Ülke bölünürse bölünsün, ülkenin itibarı yok olursa yok olsun, yeter ki, keseler dolsun.

Bunlara göre asker ölsün, polis ölsün, genç yaşta çocuklar ölsün, cesedi yakışıklı olsun fark etmez. Yeter ki propaganda yapacak malzeme bulalım. Türkiye'yi kötüleyelim, ülkemizi yönetenleri kötüleyecek fırsatlar elde edelim.

Bu ölü sevicilik değil de nedir?

Bu ölü seviciler, Nekrofili olarak adlandırılan cinsel sapkınlığa yönelen sapkınlardan daha tehlikeli değil midir?

Bunlarda ne insanî, ne ahlâkî, ne vicdanî bir değer yoktur.

Bunlar savaş ve ölüm kışkırtıcıları olan, tamtam çığlıkları atan maskeli ajanlardır. Yüzlerini bile göstermekten korkan, sürü psikolojisi ile hareket ederler.

Kendi başına korkak, kalabalıklarda ve karanlıklarda aslan kesilen zavallı piyonlardır. Piyon oldukları için, sadece kullanılırlar ve bir paçavra gibi çöpe atılırlar. Bunların cenaze törenlerinde kızıl bayrak vardır, dua yoktur, tekbir hiç yoktur. İnanmış yürekler yerine öfke ve kin kusan bölücü söylemler vardır.

Polise taş atmak, askere kurşun sıkmak, karanlıkların, bayrağımızı akıp yırtmak,  karanlık örgütleri şerrine alet olmak bunları en başta gelen özelliğidir.

Bunlar provakatör oldukları için her şeyi provake ederler. Her olayı insanların huzurunu kaçırmak için bir fırsata çevirirler. Bunlar maşalık yaptıkları ülkelerin, örgütlerin çıkarları için çalışırlar. Kutsal bir gaye ve idealleri yoktur.

Berkin Elvan'lar, Burak Can'lar ölmüş ne gam?  yeter ki ölü sayısı artsın.

Bunlar bu çocukların acılı ana ve babalarını bile ziyaret etmezler, kabirlerine gidip bir Fatiha okumazlar. Ailelerinin bir derdini bir acısını asla paylaşmazlar.

Hedefleri rant olduğu için, ölüleri çok severler. Nasıl ölürse ölsün, neden ölürse ölsün, ölüleri çok severler.

                                                  HEM NALINA HEM MIHINA

 

                                                 HOMOLAR YA DA TOMOLAR

Hürriyet'in ağzı bozuk yazarı Yılmaz Özdil “Berkin” isimli köşe yazısında ”Unutulmazlar kabristanıdır Feriköy! Berkin de unutulmayacak” dedikten sonra:

“Sana gelince Usta,

Hatırlanmak bile istenmeyeceksin. Yatacak yerin yok bilesin. Tükürmesinler diye mezar taşına, Tomo bekleyecek başında” diyerek zehir zemberek Başbakan Erdoğan'a yüklenmiş. Hakaret etmiş,

Sanki Berkin'i Başbakan öldürmüş ya da öldürtmüş gibi. 

-Ey Yılmaz, kiminin mezarını TOMO, kimininkini de HOMO bekler, sen kendine bir bak bakalım, senin mezarını kimler bekleyecek?

                                            3 (Y), ARTIK 4(Y) OLDU

Siyaset Adamları özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 3 (Y) ile mücadele edeceklerini söylerlerdi. Bunlar YOKSULLUK, YOLSUZLUK ve YASAKLAR'dı.

Bunlara, bunlardan daha önemli bir (Y ) daha eklendi: YALAKALIK. Öncelikle bununla mücadele etmek şarttır. Yalakalık hepsinin önüne geçiyor.

 

                                                    ŞEKER EDEBİYATI

Gazetemiz yazarlarından, aynı zamanda Göz Hastalıkları Doktoru Nazmi Zengin hocamız, YANKILAR köşesinde “Şeker Edebiyatı” diye enfes bir yazı yazmış. Zevkle okudum.

Doğal olarak bizim Şeker'li olduğumuzu, ŞÜKÜR HASTASI olduğumuzu bilmediği için bizden ve Şeker hastalığından fazla söz etmemiş.

Ben Hocama ufak bir katkıda bulunmak için, yine çok sevdiğim şu anda Avusturya'da Türkçe Anadil öğretmenliği yapan Mikail Yaprak hocamızın bir dörtlüğünü yazıyorum. Hocamız şair ve yazar olup bu dörtlüğü şeker hastalığından vefat eden Sırrı kardeşine yazmıştır:

“Sırların son sırrına erdin Sırrı kardeşim,

Çok çetin bir imtihan verdin Sırrı kardeşim

Ağzında şeker acı, yüreğinde kapkara,

Zira şekerdi derdin, senin Sırrı kardeşim”

İki hocamıza da selâm. Allah başta şeker ya da şükür hastası olan bütün hastalarımıza şifâ versin.

 

                                                        GÜNÜN SÖZÜ

                                 ŞU CİHANDA BENİM EN BEĞENDİĞİM MESLEK

                                  SÖZÜN ODUN GİBİ OLSUN, DOĞRU OLSUN TEK.

                                                                                   M.AKİF ERSOY