Öğretmenlik, kendini bu mesleğe adamış bir kişi için adını duyduğunda duraksamak, mesleğin verdiği hisle heyecanlanmaktır. Öğretmenlik her şeyden önce dünyanın en saygın mesleğidir desek yanlış olmaz sanırım.

Elini kalbine koyduğunda, usulca yaklaşıp ”öğretmenlik mesleği hakkında ne düşünüyorsun?” diye kulağına fısıldadığında samimi bir cevap alabiliyorsan ne mutlu sana diyebilirim. Hiç şüphesiz doğru yoldasındır, kalbin sana eşlik ediyor ve duyduğun heyecanın ritmine ayak uydurabiliyor demektir. Sessizliğin hakim olduğu bu ortamda, kalp gözüm açılıyor ve sevinçten usulca süzülen gözyaşları misali, akıyor kalbimin derinliklerinden bir tutam sevda sözcükleri. Sevda sözcükleri diyorum çünkü öğretmenlik bir sevdadır, koşulsuz sevebilmektir. Kalbini bu yolda rehber yapan birini görünce karşısında saygıyla selam durmaktır.

Öğretmenlik mesleği, tüm mesleklerden daha ayrıcalıklıdır. Ayrıcalıklı mesleğe sahip olduğunu düşünen birçok insanın geçmişinde kabiliyetli bir öğretmenin imzası vardır. Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ”Ben her şeyden önce öğretmenim.” Sözüyle tüm unvanların ilerisine taşıdığı öğretmenlik mesleğinin önemini vurgulamıştır. Ayrıca “Benim asıl anlatılacak yanım öğretmenliğimdir. Topluma, milletime ben öğretmenlik yapabiliyorsam beni onunla anlatın. Onun dışında kazandığımız zaferler, yaptığımız işler onun sonrasında gelir” diyen Başöğretmen Atatürk bu anlamlı sözüyle de öğretmenlik mesleğine verdiği değeri ve mesleğin yüceliğini en güzel şekilde ifade etmiştir.

Bir tutkudur öğretmenlik!

Uçsuz bucaksız bir yol ve yolun sonunda öğrenme arzusuyla yanıp tutuşan bir düzine çocuk hayal edelim. Mantıklı düşünen bir insan bu kadar çocuk için çıkar mı o yola? “Hayır!” seslerini duyuyor gibiyim. Gerçek bir öğretmen hiç düşünmez ve o bir düzine çocuğun yangınını söndürmek, yaralarına merhem olup iyileştirmek için ”Ben gidiyorum ailem, ben gidiyorum tüm sevdiklerim. Hakkınızı helal edin.”  diyerek çıkar yola. Karanlığın takip ettiği uçsuz bucaksız bu yolda, bekleyen bir tutam çocuğun heyecanı ışık olur ona, sevda yolunda. Yola çıkan bu kahraman öğretmen, bir damla suya hasret bir çöl susuzu gibi bilgi bekleyen çocuklara eğitim şerbetinden içirecek ve onların susuzluklarını giderecektir. Almadan verdiği için, verdikçe çoğalacak ve çoğaldıkça yaşamı kucaklayacaktır. Gücünü sevgiden alan öğretmen olmak işte böyle bir şeydir.