Bugün 24 Kasım...

Yani Öğetmenler Günü...

Yılda bir defa da olsa hatırlanan, anımsanan, yalan yanlış açıklamalarla tebrik edilen, 'sizinle birlikteyiz, yanınızdayız, sizi seviyoruz, siz bizim her şeyimizsiniz' mesajları verdiğimiz ama bir sonraki güne kalmadan bu duygu ve düşüncelerimizi yitirdiğimiz bir gün...

Yine de cefakar öğretmenler için yılda bir defa dil ucuyla da olsa hatırlanmak güzeldir tahminimce...

Öğretmenler cefakardır evet...

Evde anasının babasının eğitemediği çocuğu okulda öğretmeni eğitir. Çocuk evde bir kişidir ama sınıfta 30; okulda bin kişidir. 

Çocuğun başına gelebilecek en küçük bir aksilikte de öğretmen sorumlu tutulur.

Ama öğretmen tüm riskli yönlerini bir kenara bırakıp, o çocukların başını bir baba şefkati ile okşar, bir anne olur bağrına basar.

O öğretmen ki, yeri gelir çocuğun en yakın arkadaşı, dostu, sırdaşı olur. Anasına babasına anlatamadığını öğretmenine anlatır öğrenci.

Öğretmeni bir çocuk için en büyük rol modeldir. Özellikle belli yaşlardaki çocuklar, öğretmenlerini kendilerine örnek alır ve onlar gibi olmak ister. 

Çocuk büyüyüp serpilmeye başladığı zaman ise öğretmen onun için baskın kişiliğini yitirip baskıcı bir kişilik kazanır. 

'Öğretmenim' sözcüğü yerini 'Hoca yaa' alır...

Ama öğretmen, tecrübesiyle bunu da sineye çeker. Bu evrenin de geçeceğine inanır. Öğrencinin tavrı ne olursa olsun, öğretmen sabit fikirlidir. O sabit fikir de, öğrenciyi en iyi şekilde evirip çevirmek, ağacı yaşken eğmek, kısacası adam yetiştirmektir...

Evet, adam yetiştirmek!

Öğretmen olmanın en riskli tarafı da budur bence!

Adam yetiştirebilmek için önce adam olmak gerekir!

Vatan ve millet bilincine sahip olmayan bir öğretmenden, vatan ve millet bilinci aşılamasını, adam olmanın ne demek olduğunu, devlete bağlılığı, milleti bir araya getiren bireyler olmayı öğretmesi beklenemez.

Öğretmen olmak kimi zaman bir dağ başındaki okula öğrencilerin ulaşabilmesi için özel aracı ile servisçilik yapmaktır. 

Öğretmen olmak kimi zaman çocuklar kayıp düşmesin diye çetin kış şartlarında okulun merdivenlerinde biriken karı temizlemek, 'Aman çocuklar dikkat edin' uyarılarını dilden bırakmamaktır.

Öğretmen olmak kimi zaman okulun yanmayan kaloriferlerini yakabilmek için kazan dairesinde tesisatı tamir etmektir. 

Öğretmen olmak kimi zaman kaloriferi bile olmayan okula öğrencilerden yarım saat önce gelip sobayı yakmak ve sınıfı ısıtmaktır. 

Öğretmen olmak kimi zaman teröre, kalleşlere, 'Burası senin değil, buraya gelme. Burada devlet biziz' diyenlere inat, gidilmesi en güç yerlere gidip orada devleti temsil etmek; yeni nesillere kardeşlik duygularını aşılamaktır.

Öğretmen olmak terör örgütlerinin elinden tutmak, onlara yol yordam göstermek, onları eğitmek değildir bu anlamda! 

Öğretmen olmak, 15 Temmuz'un zeminini hazırlamak hiç değildir!

Öğretmen olmak FETÖ gibi bir hain çeteyle işbirliği içinde olmak olamaz, olmamalıdır!

Öğretmen olmak her şeyden önce adam olmaktır adam!

15 Temmuz'da yaşananlar bize öğretmenlerimizin kıymetini bir defa daha gösterdi. Öğretmenliğin ne derece kutsal ve bıçak sırtı bir iş olduğunu, işten daha fazlası olduğunu yeniden hatırlattı bize. 

Hep olumsuz değil elbet...

Öğretmen olmak kimi zaman, üniversiteyi kazanan öğrenci sayısını bir önceki yıla göre artırmanın sevincini yaşamaktır. 

Öğretmen olmak 24 Kasım'da öğrenciden gelecek tatlı bir tebessüme tüm yağlarını eritmek; bir gül dalında hayat bulmak, gülü olmayanın da gülüşünü hediye olarak kabul etmektir. 

Ve öğretmen olmak iyi bir eğitmen olmaktır. Sadece müfredatı okumak, müfredatı yazdırmak değil, insan yetiştirmek için milli ve manevi değerlerle bezenmiş, ahlak doygunu insanlar yetiştirmektir. 

Bu vesileyle vatan ve millet sevdalısı olan, derdi doğruyu öğretmek olan, adam yetiştirmeyi kendisine vazife edinen, terörün ve teröristlerin tanımını doğru yapıp, öğrencilerini yaşken doğru bir şekilde eğiren ve bunu yaparak öğretmenlik vazifesini en iyi şekilde yerine getiren tüm öğretmenlerimizin ellerini saygıyla öpüyor, 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü tebrik ediyorum!