Öğretme (nin) Dili

Abone Ol

Değerli okurlarım; bu haftaki yazıma başlamadan geçen hafta ki yazımın (17.Mart.2016 Perşembe ) son paragrafından ufak bir hatırlatma yaparak devam etmek istedim!

Öğretmenin öğrencilere karşı takınması gereken diğer etkili tavırlar; Öğrencilerle çalışırken anlayış ve sempati gösterin. Öğrencilerle olan ilişkilerinizde dostça ve nazik davranın. Öğrenci faaliyetlerini yönetin ve iyi yapılan işi ödüllendirin. Öğrencileri yapabileceklerinin en iyisinin yapmaya teşvik edin. Öğrencilerin ilgi ve görüşleri hakkında bilgi edinin. Öğrencilere gülümseyin ve gerekirse onlarla birlikte gülün. Etkin dinleme becerileri geliştirin. Dikkatli, destekleyici öğrencilerin kendilerini güvenli hissedecekleri bir atmosfer oluşturun. Öğrencileri, problemlerini kendi kendilerine çözmede destekleyin ve yaptıklarını değerlendirin!(17.Mart.2016 Perşembe )  

Öğretme ve öğrenmenin iki değişik işlev olduğu aşikârdır. Çünkü öğretme bir kişi tarafından gerçekleştirilirken, öğrenme bir başkasında oluşur. Öğretme-öğrenme sürecinin etkili olabilmesi için o iki kişi arasında çok özel bir ilişkinin kurulması gerekir. Bir başka deyişle öğretmen-öğrenci arasında bir tür özel bağ kurulmalıdır. 

Bu bağlar genellikle konuşmaya dayanır. Konuşma hepimizin kolayca yaptığı bir iştir. İnsan ilişkilerinde yapıcı olduğu kadar yıkıcı da olabileceğinden, öğrenciyi öğretmene yakınlaştırabildiği gibi uzaklaştırabilir de... Etkili olabilmesi, niteliğine ve öğretmenin değişik durumlar için seçtiği en uygun türe bağlıdır. 

Öğretimle ilgili kaynakların çoğu, değişik yaştaki gençler için değişik beceri, yaklaşım ve yöntem gerektiğini ileri sürer. Sanki her yaş grubu için öğretmenin ayrı pedagojik yaklaşım uygulaması gerekirmiş gibi, okul öncesi çağdakilerin öğretiminin lise öğrencilerinin öğretiminden çok farklı olduğu söylenir. Her ne kadar çocuğun değişik gelişim evrelerinin özelliklerinin, ona verilecek eğitimde kullanılacak araç-gereç seçiminde dikkate alınması gerekirse de, temelde öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişkilerin temeli hep aynıdır. Öğretmenlerin anaokulu, ilköğretim, ortaöğretim için ayrı ayrı beceri grubunu öğrenmelerine gerek yoktur. Bizim felsefemiz öğrenci kaç yaşında olursa olsun insandır. Öğrenciler arasındaki farklılıkların daha çok benzerlikler olduğuna inanmaktayız. Dedim ya her şeyden önce hepsi insan. Hepsinin duyguları ve tepkileri vardır. Öğretmenler de insandır. Bu yüzden öğreten etkililiği, insan ilişkilerinin genel kuramı üzerinde kurulabilir. Bütün çocuklar ve gençler öğrendiklerini anladıklarında gerçekten büyük zevk duyarlar, aksi halde sıkılırlar; kötü sonuç aldıkları ve başarısız oldukları zaman hayal kırıklığına uğrarlar. Öğretmenlerinin yaptırım gücünün üstesinden gelebilmek için sonuçta kendilerine zararlı olabilecek uyum düzeneği geliştirirler. Bağımlı olmaya eğilim gösterirler ama hepsi de bağımsızlık için savaşırlar; kızarlar ve karşılık verirler. Hepsi başarı kazandıklarında kendilerini beğenirler, ancak yeteri kadar başarılı olamadıkları söylendiğinde de bu duyguyu yitirirler. Bütün gençler ihtiyaçlarına değer verirler ve haklarını korumaya çalışırlar! Devamı Haftaya!