Bilgi edinmek, tüm yaşlarda insanın ihtiyaçlarından biri. Uzmanlar, okuma alışkanlığının, okuma yazmanın öğrenildiği yaşlarda kazandırılması gerektiğini vurguluyor. Prof. Dr. Firdevs Güneş ise, son yıllarda sıkça gündeme gelen ‘okumayı alışkanlık haline getirme, okuma aşkı’ gibi terimlerle çocuklara okumayı sevdirmek ve okuma becerilerini geliştirmenin gerekli olduğuna vurgu yaptı. Okumanın doğuştan gelen bir özellik olmadığına dikkat çeken Güneş, okumanın zihni aktifleştirdiğini ve güçlendirdiğini söyledi. Güneş, bu kapsamda okumanın, bireyin ilerleyen yaşlarında anlama, öğrenme, sorgulama, araştırma, kendini geliştirme, hayat boyu öğrenme gibi çeşitli becerilerinin gelişmesini yardımcı olduğunu aktardı.
ÖĞRENME SEVDİRİLMELİ!
Okumayı öğrenmenin oldukça zor bir beceri olduğuna dikkat çeken Güneş, yapılan araştırmalarda dünya üzerinde 5-14 yaş arasındaki çocukların yarısının okuma öğrenmede sorunlar yaşadıklarını belirtti. Bu kapsamda öğrenmenin uzun ve zor bir süreç olduğuna dikkat çeken Güneş, “Bu sorunların önemli bir bölümü öğrencilerin okumaya ilgi duymaması ve sevmemesinden kaynaklanmakta. Bunun için okuma eğitimine ayrı bir önem verilmeli, çocuklara okumayı eğlenceli hale getirecek çalışmalar yapılmalıdır. İlk okuma yazma öğretim sürecinde çeşitli oyun, etkinlik ve masallarla çocukların okumaya ilgileri çekilmelidir. Ardından ilginç ve çeşitli metinlerle okuma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olunmalı.” dedi.
‘OKUMANIN HAYAT BOYU ÖĞRENMEYE KATKISI BÜYÜK’
Okumanın yalnızca ‘okuma- yazma’ becerileriyle kalmadığına işaret eden Prof. Dr. Güneş, okumanın zihni aktifleştirdiğini ve güçlendirdiğini söyledi. Bu kapsamda okumanın, bireyin ilerleyen yaşlarında anlama, öğrenme, sorgulama, araştırma, kendini geliştirme, hayat boyu öğrenme gibi çeşitli becerilerinin gelişmesini yardımcı olduğunu aktardı. Güneş, “Öğrenciye sevmediği bir kitabı okutmak zordur. Bu nedenle onların ilgileri ve sevdikleri konuları iyi bilmek gerekir. Öğretmen ve veliler buna dikkat etmelidir. Bazı öğrenciler okumaya ilgi duyar, okumayı sever, okur, anlar ancak okuduklarını sevmezler. Okuduklarından zevk almazlar. Bilindiği gibi okumadan zevk alınmıyorsa okuma becerilerinin geliştirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle önce okumaya ilgi duymak ve sevmek gerekmektedir. Sevilerek okunan bir kitaptan çeşitli bilgiler ve beceriler öğrenilmektedir. Sevmeden okumak ise zaman kaybetmek demektir. Öğrenciye verilen her kitap zevkli bir okumayı sağlamaz. Örneğin fen bilimleri, matematik, coğrafya, dilbilgisi gibi, okuma ilgisi, öğrencilerin ilgilendikleri konularda çeşitli bilgi, beceri, değer, tutum ve anlayış edinmelerine yardımcı olmaktadır. Öğrencilere okuyacakları metni seçme konusunda fırsatlar sağlayarak onları okumaya yönlendirmektedir. Ayrıca öğrencileri okunan metindeki anlama daha fazla odaklanmalarını sağlamaktadır. Böylece okuma ilgisi öğrencilerin hem okuduklarını daha iyi hatırlamaya hem de öğrendiklerini uygulamaya katkı sağlamaktadır. Bu nedenle öğrencilerin okuma ilgilerinin neler olduğunu bilmek ve onlara kendi seçtikleri kitapları okuma fırsatları vermek önemli olmaktadır” diye konuştu. Çocukların okuma ilgileri gelişim sürecine bağlı olarak zaman zaman değişmekte olduğunu ifade eden Güneş, “Erken yaşlarda çocuğun ilgisi temel gereksinmelere dayalı olup duyusaldır. Çocuk etrafındaki hareketli şeylere ilgi duymakta ve daha çok somut dünyaya yönelmektedir. Sonraki yıllarda kişisel ilgiler başlamakta, gençlik yıllarında ise mantıklı ilgiler ve bilime yönelme görülmektedir. Okuma ilgisi çocuğu bazen aktifleştirmekte bazen de pasifleştirmektedir. Öğrencinin ilgisini çeken konu, olay ya da nesne onu tutsak alabilmekte veya içten etkilemektedir. Ya da öğrencinin ilgisi onu aktifleştirerek ilgilendiği konulara dönük araştırmalar yapmasını ve bilgi toplamasını getirmektedir. Öğrenci okuma ilgisine yönelik büyük heyecan duyabilmekte ve üst düzeyde çabalar gösterebilmektedir. Bu nedenle öğretmenler, öğrencinin aktifleştiren ilgilerine ağırlık vermeli, onları pasifleştirici ilgilerden ve kitaplardan uzaklaştırmalıdırlar” diye konuştu.
ERKEKLER KIZLARA GÖRE DAHA AZ KİTAP OKUYOR
Okuma ilgisi yönüyle kız ve erkek çocuklar arasında bazı farklılıklar görüldüğünü ve araştırmaların çoğu ülkede erkek öğrencilerin kızlara göre daha az kitap okuduğunu gösterdiğini ifade eden Güneş, “Örneğin 22 ülkede yapılan bir araştırma, erkek öğrencilerin okuma alışkanlığı yönüyle kızların gerisinde olduğunu ortaya koymaktadır. Bunun nedeni ders kitaplarında erkek öğrencilerin ilgilerini çekecek metinlerin olmaması gösterilmektedir. Bu nedenle erkek öğrencilere ilgilerini çeken metinler ve kitaplar verilmelidir. Örneğin çeşitli mantık oyunları, araba, spor ve hareketli oyunları içeren kitaplar gibi. Diğer taraftan bazı araştırmalar erkek öğrencilerin hayvan hikayelerine ilgi duymadıkları, birkaç kitaptan sonra okumayı bıraktıklarını göstermektedir. Çocuk kitaplarında yeni teknolojiler, görsel unsurlar, tasarımlar yer almalı ve gelecek nesiller daha akıllı yetişmelidir. Bu kitaplarda erken yaşlarda karşılaşılan sorunların çözümüne yönelik, sorun çözme yollarını gösteren hikâyeler, düşünme ve akıl yürütmeye yönelik hikâyeler, mantık oyunları, kelime oyunları, sorgulayıcı, girişimci, kişisel ve sosyal değerleri geliştirici hikâyeler vb. olmalıdır. Çocuk bu hikâyeleri okumalı, kendini geliştirmeli ve geleceğine yön vermelidir.” ifadelerini kullandı.
KİTAP SEÇİMİNE DİKKAT
Öğrencilerin iyi yetişmesi için aileler ve öğretmenlerin okuma ilgisi ile kitap seçimine dikkat etmesi gerektiğine dikkat çeken Güneş, “Eğer çocuklar ısrarla bu türden kitapları seçiyor ve okuyorlarsa, kitap okunduktan sonra mutlaka sorgulama yaptırılmalıdır. Bu sorgulamada öğrencilerle birlikte kitaptakilerin doğruluğu, günümüz açısından geçerliliği, kitapta anlatılan olayların geçtiği zaman ile günümüz arasındaki farklılıklar, kitapta verilen problemin çözümü, çözüm için neler yapılması gerektiği, kazanmak veya başarılı olmak için çalışmanın şart olduğu, sorun çözmek için önce kişilerin kendilerinin çabalamaları gerektiği vb. konular tartışılmalıdır. Böylece öğrencilerin düşünme, anlama, sorgulama, eleştirme, analiz-sentez, yorumlama gibi zihinsel becerileri geliştirilmelidir.” Şeklinde konuştu.
HACER CEYLAN