Nostaljide kalan....

Abone Ol

Nostaljide Kalan İftar Daveti Yemekleri!

Nostaljileşmeye yüz tutmuş, ev sahiplerinin evlerine davetle yaptığı haz verişini tasvir edemeyeceğimiz İftar yemeklerinin sofralarını konu etmek istedim.

***

Ev sahibi davet edeceği kişilerin çoğunluğuna göre ya geniş bir sofa veya odalarda birkaç sofra veya birkaç güne bölerek yaparlardı. 

***

Davet heyecanına giren hanımlar, Güneş doğmadan hamur yoğurur, Tandır yakar, öğleye varmadan etrafı kızarıp kabararak tandırdan mis gibi ekmek çıkarır kokusu etrafı da sarardı. 

Kokusunu aldılar diye yakın komşulara, sıcacık ekmek den “iftariyelik” diyerek ikram etmeyi unutmazlardı! 

*** 

Sunulacak yemeklerin pişirme işleri, ev binası dışı Bahçe, Hayat (açıklık) veya Örtme denilen yerlerde kurulmuş toprak ocaklarda, bağ çubuğu. Tezek, Odun veya Tahta parçaları ile pişirilir, Tandırdan da istifade edilirdi...

***

Suböreği, Baklava veya tatlı çeşitlerini yapmak için lüzumlu yufkayı kendileri açar, bu günlerde ki gibi hazır olarak yufka satışı yerlerden almazlar desek de, zaten bunlar yoktu o zamanlar, 

Sadece Tel ve Ekmek Kadayıfı ile Güllaç gibi malzeme evde yapılamadığından satın alınıp evde pişme işlemi yapılırdı. 

Hamur işi börek ve tatlılar, küçük veya büyük tepsiler içine döşenir, Kömürlü veya söndürmeli mangallarda evire çevire pişirilirdi.

Tatlı olan Baklava, Kıvrım veya Sacarası üzerine bu günkü gibi şeker kestirmesi değil nedense şekerin az veya pahalı olduğu için mi yoksa daha leziz olur diyemi bilmiyorum bol ve ucuza gelen pekmez veya bal dökülürdü.

*** 

Büyük telaş ve çaba içinde hazırladıkları yemekler “Beğenilecek mi?” düşüncesi içinde olan hanımefendiler, her işi iftar saatine göre ayarlamakta birebirdiler.

*** 

Bu davetlere gelişimleri anlatmıştım. Eksik kalan hanım ve çocukların gelişi idi.. o zamanlar vasıtalar olmadığı için Uluırmak'tan Araplar'a veya diğer yerlere tabanvayla giderlerdi.

 Bu bakımdan Hanımlar ikindi sonrası çocukların güle oynaya yol aldıkları davet evine birlikte gelir ev sahibine hediyesini verirken! 

“ Bu ne zahmet bu ne iltifat...” çeşitli iltifat güzelliği ile kelimeler sıralayarak memnuniyetlerini belirtirdi. 

Karşılayan ev sahibeleri de “Ne zahmeti. Şeref verip bizleri bahtiyar ve ihya ettiniz, sevindirdiniz. Şurada bir iki lokma beraber iftar yapalım dedik...” diyerek ayrılmış odalara buyur ederlerdi.

*** 

Yemek yenecek oda veya sofalara, sofra altlıklı tahta veya bakır siniler konulur bunların üzerlerine, İftariyelik dediğimiz, çeşitli Peynir ve Reçel, Zeytin, Pastırma, Sucuk, Tahin Bal, küçük tabaklara konarak sıralanır. Kış mevsimin de çeşitli Turşu, yaz mevsiminde Salata ilave edilir, içli yufka dürümler sıralanırdı.

Bazı beyler camiden namaz sonu iftar yemeğine gelirken, erken gelmiş olanlar, su zeytin ile iftarı açar, bulunanlarla cemaatleşip namazlarını eda ederlerdi 

***

Davetliler tamam olunca herkes sofrada yere diz çökerek bağdaş kurarak yerini alınca İftar duası yapılarak öncelikle iftariyeler yenirdi!

 Arkasından, üstünde buğusu tüten Sadeyağı dökülmüş yoğurtlu Yayla çorbası veya değişik başka bir çorba sökün ederdi. 

***

İçleri motifli meşhur Konya tahta kaşıklarıyla içilen çorba sonu, mevsimine göre, bu günün kolaya kaçıp pirinç pilavı üstüne kıyma koyma yerine

Sofraya konan küçük tepsiyi kapsayan kaburgalık et konulmuş leziz (Konya) patlıcanlı yemek olan “Kapama” veya “Orta” konulurdu. 

Bu yapılamamışsa Patates kızartma üstüne konan kuşbaşı, sulu veya kuru köfte tepsi içinde gelirdi. 

Sıra güzel kızartılmış kıyma içli yumuşaklığı ile ağzınızda eriyiveren Su Böreği ya da Kıvrım, Sigara böreği konur tatlı yiyecekleri sırayı alırdı. 

***

Hamur tatlıları tepsi içinde gelerek, çeşitli Baklava, Burma, Kıvrım tatlısı (Şam tatlısı da denir),iki saç arasında pişirildiği için adını alan ve kaymakla yapılan Sacarası ( Şimdi sözde lokanta ve tatlıcılarda yapılan onun yerini tutmamakta), İrmik helvası sofraya konurdu.

Daha sonra bamya çorbası sıcak sıcak endam eder, arkasından ekşili Lahana sarması, Yaprak sarması, veya çeşitli Domates, Biber, Patlıcan, Kabak dolması ve yanlarına küçük taslar içinde üzeri çörek otlu yoğurtlar yerleştirilirdi.

***

Misafirlerden ayakları ağrıyanlar oturuş değiştirirken, sırayı kişniş üzüm ve nohut karışımı olan üzerine yeni dökülmüş köpüklü sadeyağı pirinç pilavı alır, etrafına taslar içinde bu gün komposto denilen Kayısı, Erik, Ayva kaklarından yapılmış hoşaflar sıralanırdı.

Mevsim meyvesi ilavesiyle yemek hitam bulunca dua edilir böylece misafirler yün minderler üzerine çekilirdi.

*** 

Kahve içimi sonu beyler ve hanımefendiler Teravi kılmak için camiye yönelir evdeki hanımlar da bulaşık için ocak başlarına oturmuş olurlardı.

***

Cami dönüşü çaylar içilip sohbet sonu ev sahibine iltifatlı kelime ve dualar sıralanarak herkes geldiği yere yönelmiş olurdu. 

Gelen misafirlere bazı yerlerde Osmanlı âdeti olan, çoban armağanı diş kirası verenler de olabilirdi.

İşte nostaljileşmeye yüz tutan güzel bir topluluk iftar yemeğini eksiği ile anlatmaya çalıştım.

***

Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle!