Baskın etkiler oluşması, ekonomide olduğu gibi diğer alanları da etkilemiş görünüyor. Dünya, normalleşme arayışında, beklenmedik gelişmeler ile ayrışmalar yaşıyor. Bu durum yeni ayrışmacı normalleşme deyimiyle belki kavramlaştırılabilir. Bu kavram arayışı ülkelerin strateji boşluğunu doldurmak gayreti ile ilintili olsa bile, küresel hissiyat, maddi kazanç bakışı ile denge emperyalizmine yaklaştırmak için pek çok ülkeyi ödevlendiriyor.
Bilimlerin olaylara bakış açıları ortaktır. İdeal yapı, varsayımlarla ortaya konur ve optimal çözümün öngörmediği aksaklıklar normal durumdan aksamalar olarak görülür. Bu ortak bakış açısı standart çözümler üreterek, tüm aksamaları normal düzeyine çekmeye çalışır.
Konuyu örneklendirmeye çalışalım. Ekonomi açısından, geçtiğimiz günlerde FED'in aldığı faiz artırım kararı, yukarıda açıklamaya çalıştığım bakış açısıyla değerlendirildiğinde, 2008 küresel kriz (zoraki küresel kriz*) döneminde faizlerin düşürülerek piyasaya para enjekte edilmesi sonucunda doların dünyanın her bucakta bollaşması ve güya krizden çıkışın sağlanması ve faiz artırımı ile bollaşan doların tekrar yuvasına geri çağırılması ile sözde ideal yapının tek elden yeniden inşa edilmesi normalleşme için bir örnek olarak sunulabilir.
Yukarıdaki örnek Normalleşme Ayrışması açısından değerlendirildiğinde, ABD için ideal durumu yansıtırken ABD dışındaki ülkeler için Normalleşmeden Ayrışma anlamında bir itişi kurgulayabilir. Bilinçli yapılan finansal taarruz sonucunda, ideal yapının reorganizasyonu ve ülkelerin yeni rotalarına ayar operasyonu şeklinde yorumlanabilecek bir durumun normalleşme adı altında sunumu.
Bizdeki durumda buna örnek olarak verilebilir. TCMB FED kararının arkasından yapılan PPK toplantısı sonrasında bu duruma işaret ederek şu ifadeleri kullandı; Kurul, küresel para politikalarındaki normalleşmenin başlaması ile birlikte oynaklıklarda gözlenen düşüşün kalıcı olması halinde önümüzdeki toplantıdan itibaren para politikasındaki sadeleşme adımlarına başlanabileceğini değerlendirmiştir. Burada geçen normalleşme kelimesi bizatihi ayrışmayı ifade eden ve diğer güçsüz aktörler açısından ise maalesef ön kabul niteliğine haiz bir durumu anlatmaktadır.
Klasik iktisada atfen tam istihdam, Keynes'e atfen eksik istihdam, yeni anlayış bu iki durumdan farklı olarak Normalleşme Ayrışması şeklinde zuhur eden yeni atipik görünüm. Bu şekilde olması gereken durumdan uzaklaştırma politikası veya çarpıklığı normalleşme gösterme uğraşı. Yukarıdaki iki örnek durum, alışılmışın dışında bir denge anlayışının devam edeceğini göstermesi bakımından önemli bir çıkarım olarak görülebilir.
Bu yeni yörüngesizlik durumu başta ekonomiden tutun da dış ilişkilerde, siyasi arenada, toplumsal yön vermede, psikolojik, sosyolojik ve değer içeren tüm kültürel yapıda etkisini inceden göstermeye başladı. Kullandığı araç küreselleşme olsa da, teknoloji, hız, gelişme, üst ekonomik kimlik ve kriz diğer kullandığı argümanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya giderek bir ekonomi laboratuarına dönüşmüş durumda. Bu laboratuarda geliştirilen yeni yöntemler gelişmemiş ülkeler başta olmak üzere tüm dünyada uygulanmaya başlanarak normalleşme dengesi uzaklaştırılıyor.
Birleşmiş Milletlerin onca uğraşı, Paris Zirvesinin görünürde görünmez olması, Baharların karanlığa dönmesi gibi pek çok olayın sahne gerisinde yeni büyük ülke normali olan normalsizlik uygulaması yeni binyılın önde gelen tutundurmaları arasında yer alacaktır. 21. Yüzyıl normalleşmenin kaybediliş yüzyılı olacaktır.
*Zoraki küresel kriz, 2008 de konut balonu neticesinde dünyaya sunulan ve belki de doların diğer para birimleri karşısında değerlenmesini sağlamaya yönelik (malum Çin Yuanı takipte) bilinçli başlatılıp yönetilen bir hamle olduğuna ilişkin görüşe uygun bir zorlama küresel kriz olarak nitelendirilebilir.
Y. Doç. Dr. Bülent Darıcı