NEÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programa NEÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Arslan, dekan yardımcıları, Kültür ve Turizm Bakanlığı Postnişin ve Semazenbaşı Ahmet Sami Küçük, NEÜ Uluslararası Rumi Medeniyetler Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mustafa Akkuş, çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı.
Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Doç. Dr. Mustafa Akkuş, “Geçen yıl Konya Büyükşehir Belediyesi İrfan Topluluğu ile beraber ‘Sema Nedir Bilir Misiniz’ programını gerçekleştirmiştik. Geçen seneki program çok güzeldi ve olumlu geri dönüşler aldık. Katılım da bir hayli yoğundu. 7-17 Aralık Şeb-i Arus ve Mevlana Haftası münasebetiyle bu yıl da Konya Büyükşehir Belediyesi Türk Tasavvuf Musikisi ve Sema Topluluğu ile beraber “Zekai Dede’nin Suzidil Mevlevi Ayin-i Şerif’i” programını gerçekleştirmek istedik. Programın büyük fayda sağlayacağını düşünüyorum” dedi.
Hz. Pir’den Bizlere Kalanı Aktarmaya Çalışıyoruz ‘Vakti şerifler hayrola hayırlar fethola şerler defola’ diyerek sözlerine başlayan Postnişin ve Semazenbaşı Ahmet Sami Küçük ise, “Konuşmaya bu şekilde başlamak bizlerde adettir. Biraz sonra izleyeceğiniz ayin-i şerif, maalesef Mevlevi Tarikatının sadece yüzde 2’sine tekabül eden ve eskilerden bize yadigâr kalan son kıymetlerimiz. Koskoca Mevlevi Tarikatı, zamanla maalesef intikaya uğramış. 1950’li yıllara kadar ne Mevlevilik ne Sema Ayini, ne de Hz. Mevlana ile ilgili hiçbir şey yok. 1950’li yıllardan sonra Sema Ayini olmadan bir iki anma töreni, sonrasında ise sadece turizm maksatlı Sema Ayini gösterileri yapılmaya başlanmış. Çünkü son tekke gören dedegan, dervişhan vefat etmiş. Usul ve erkan bilen hemen hemen hiç kimse kalmamış. 1950’li yıllardan sonraki süreç içerisinde maalesef sadece elimizde kalan bugün izleyeceğiniz Sema programı. Tekkelerin açık olduğu dönemlerde sadece haftada bir gün Sema edilirmiş. Yılda olsa olsa 60 defa gerçekleştirilirmiş. Geriye kalan zamanlarda tekkede Mevleviler ne yapardı bilen yok. Günümüzde Sema amaç haline geldi. Hal bu ki Sema, Mevlevilerde insanı yetiştirmenin aracı olarak kullanılmış.
Sema asla amaç olmamış. Mevlevilerde Sema, Allah demenin ete kemiğe bürünmüş halidir. Semada, semazenler her bir çarkında Allah der. Cihan-ı Alemde sevdiğinin ismini söylemek kadar hoş bir şey yoktur. Allah demek günümüz dünyasında hepimizin ihtiyaç duyduğu bir şeydir. Kulun Allah diyebilmesi için hemen öncesinde Cenab-ı Hakk’ın kulum demesi gerekir. Allah ‘kulum’ demeden sizlere Allah demek nasip olmaz. O yüzden Allah’a ne kadar yakın olduğunuzu, onu ne kadar andığınızla anlayabilirsiniz. Çoğu zaman kendimizi yalnız, çaresiz ve kimsesiz hissediyoruz. Ama bize her şeyden, şah damarımızdan bile yakın olan bir Allah Celle Celalehu var. O yüzden böyle zamanlarda Allah’ı zikretmemiz bizlere o yanlığımız bizlere unutturur. Çünkü o her şeye kudreti yetendir. Bizler de Hz. Pir’den bizlere kalanı, yapabildiğimiz en doğru şekilde kültür aktarımı maksadıyla icra ediyoruz” diye konuştu.
Programın ardından katılımcılar NEÜ Geleneksel Sanatlar Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin düzenlediği “Hat-Tezhip-Kalemişi Sanatları” atölye çalışmasını ziyaret ettiler. Geleneksel Türk Sanatları ile ilgili bilgiler aldılar ve sanat icrasını izleme imkânı buldular.
NEÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi’nde gerçekleştirilen atölye çalışması hakkında bilgi veren NEÜ Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Zehra Sayın, “Atölye çalışmamızı ziyaret eden akademisyen ve öğrencilerimize tezhip, hat ve kalemişi sanatlarının uygulama aşamaları ilgili bilgiler veriyoruz ve uygulamalı olarak gösteriyoruz. Geleneksel Türk Sanatlarımızı daha çok kişiye ulaştırmak için çaba gösteriyoruz” ifadelerini kullandı.