Günlük yaşantımızda, insanlarla sürekli iç içeyiz. İstesek de istemesek de zaman zaman birbirimize muhtaç olabiliyoruz. Bu ihtiyaçlarımız bazen zaruri, bazen de keyfe keder olmaktadır. Cömertlik, sahip olduğumuz herhangi bir şeyi, diğer insanlarla paylaşma güdüsüdür. Şayet elimizdekini ihtiyacı olan birilerine de verebiliyorsak, bu, bizim cömert olduğumuzu gösteriyor. Tam tersi ise cimrilik olarak adlandırılmaktadır ki ne örf ve adetlerimizde ne de dinimizde cimriliğin yeri yoktur. Cömert insanlar, sahip olduklarını başkalarıyla paylaştığında, bir şeyler kaybetmiş olmaz. Aksine gerek insanların gerekse de Allah’ın takdirini kazanmış olur. Atalarımız, ‘’Ne verirsen elinle, o gelir seninle!’’ diyerek, cömertliğin fazlası ile yararlı olduğunu anlatmaya çalışmışlardır.

Cömertlik, eli açıklık demektir. Yani sahip olduğumuz herhangi bir eşyayı veya bir güzelliği başka insanlarla paylaşma duygusudur. Bir insanda bulunması gereken en önemli erdemlerdendir. Aynı zamanda bir insanın toplum içinde önemli ve değerli bir yere sahip olmasını, herkes tarafından sevilip sayılmasını sağlayan bir özelliktir. Cömert insanlar, mert insanlardır. Bu dünyada sadece kendilerinin olduğunu düşünmez, diğer insanların da gereksinimlerini düşünür ve imkanları ölçüsünde gidermeye çalışırlar. Elindekini hiç düşünmeden ihtiyaç sahipleri ile paylaşırlar. Arkadaşlarına, dostlarına veya yoksul insanlara hediye vermekten asla çekinmezler. Paylaştıkça daha fazla mutlu ve huzurlu olurlar. Mal ve mülkün geçici olduğunu, önemli olan insanların gönlünü kazanmak olduğunu bilir ve tüm hayatlarını bu gayeyi gerçekleştirmek uğruna harcarlar.    Cömertlik Allah'ın da çok sevdiği duygulardan birisidir. Kullarının cömert olmasını ister. Çünkü Allah da bizlere karşı son derece cömert davranmış, bize her türlü güzelliği, her türlü nimeti vermiştir. Hiç kimse, sahip olduğu bir malı başkası ile paylaştığı için fakir düşmez. Aksine, Allah cömert insanların malına bereketini koyarak onun malını artırır. Cömertlikle yakından alakası olan en önemli ibadetlerden birisi zekattır. Zekatın, İslam'ın beş şartından biri olduğunu hepimiz iyi biliyoruz. O zaman, cömertliğin ne kadar önemli olduğunu, gerçek bir Müslüman olmak için cömert olmak gerektiğini hepimiz çok iyi bir şekilde anlayabiliriz. İnsanlar arasındaki yardımlaşma ve dayanışma olmadan gerçek mutluluğu yakalamanın imkanı yoktur. Allah, imtihan gereği bazı insanlara çok bazılarına ise az mal vermiştir. Dünyanın dört bir köşesinde yaşayan insanları gözlemlediğimizde bazılarının zenginlik içinde yüzdüğünü, bazılarının ise yoksulluk ve açlıkla mücadele ettiğini görürüz. İşte, Allah'ın imtihanı da tam da burada başlar. O, bizi sınamaktadır. Bize verdiği nimetleri, ihtiyacı olan insanlarla paylaşıp paylaşmayacağımıza bakmakta ve ona göre bize sevap veya günah yazmaktadır. Tüm insanlar cömert olsaydı, dünyada açlık ve sefalet yaşanmazdı. Ünlü bir söz vardır: ''Fakirlerin ihtiyaç duydukları, zenginlerin israf ettikleri kadardır.'' evet, gerçekten de zenginlerin yaptığı israf, fakirlere verilseydi, dünyada aç olan tek bir insan kalmazdı. Zenginlik içinde yüzdüğü halde en ufak bir yardımda bulunmayan, insanlara paylaşmayan birinden insanlık namına beklenecek hiçbir şey yoktur. Bir insan, her şeyden önce cömert olacak. Bu erdeme sahip olmayan biri, birçok güzel erdemden de uzak demektir.    Unutmamalıyız ki bu dünya gelip geçicidir. Sahip olduğumuz mal bizde ebedi kalmayacaktır. O zaman paraları istiflemek yerine ihtiyaç sahiplerine dağıtmak, cömertlik yapmak en iyisidir. Böylece hem insanları hem de Allah'ı mutlu etmiş oluruz. Allah'ı mutlu etmek demek ise kendimizi mutlu etmek demektir. zira allah, hiçbir iyiliği karşılıksız bırakmaz, karşılığında bize cennetini bağışlar.