Müslüman Türk'ün Ezanla İmtihanı-1

Abone Ol

Bugünlerde yine bir takım nevzuhur baykuşlar Kıbrıs Türk kesiminde meydana çıkmış, ezan da nedir? Kamet de nedir? Din de nedir? deyip bağrışıp-çığrışmaktaymış. Bizde birçok şehit verip din-ü iman uğruna yavru vatan Kıbrıs'ımızı Yunan-Rum çocuklarından kurtardığımızı zanneder, her 20 Temmuzda da kutlamalar, alayişler yapardık anavatan Türkiye'miz ve ciğerparemiz Kıbrıs'ımızda! Meğerki Yunan-Rum çocuklarının bir kısmı içeride kalmışta haberimiz yokmuş! Bizler ezan, bayrak, vatan, ırz, namus için can verelim de birileri de bunların kadrini kıymetini bilmesin de ulusun, bunları pay-ı mal etsin öyle mi? Bunlar nereden nasıl ortaya çıkıyor! Biz bunlara niçin vatan sevgisi, eğitim, din eğitimi vermiyor, veremiyoruz! Bir arada bunlardan bir kısmı çıkıp “okullarımızda yaz tatillerinde Kur'an eğitimi, din eğitimi istemiyoruz, Türkiye bizim içişlerimize karışmasın”  hatta “Türk askeri de gitsin” demişlerdi. Şimdi şunu iyi bilin ey bir kısım baykuş tabiatlılar! Eğer anavatan Türkiye olmasa sizi bir kaşık Akdeniz suyunda boğarlar! Çünkü sadece orada Rum-Yunan değil İsrail ve tüm batılı ülkelerin gözü var.  Doğu Akdeniz hem stratejik açıdan hem yer altı ve yerüstü kaynakları açısından zengindir. İsrail inadına orada Rumlarla ortak sondaj çalışmaları yapıyor. Türkiye kendisiyle diplomatik ve stratejik çalışmalara ara vermiştir! Filistinli Müslümanları göz kırpmaksızın öldürmesi dolayısıyla!  Ayrıca Türkiye orada sizi size bırakmaz. Çünkü her halükarda Kıbrıs'ımız stratejik bir üstür! 

Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur,

Köylü anlar manasını namazdaki duanın,

Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur'an okunur,

Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın!

Ey Türkoğlu, işte, senin orasıdır vatanın!

Hemen herkes Ziya Gökalp'ın 1915 tarihli “Vatan” şiirinde ezanın Türkçe okunmasının önemine, “Türkçe Kur'an” tavsiyesiyle birlikte Cumhuriyet'in kuruluşundan önce dikkat çekmiştir. Kurulması düşünülen ülkede sadece Türklerin yaşayacağı düşünülmekte, din dili olarak da Türkçenin kullanılması tasarlanmaktaydı. Fakat aynı Ziya Gökalp 1908'de “Ezan” başlıklı şiirinde ezanı “Asrı Saadet”in sesi olarak nitelendirmişti.

Okunurken ezan, sanır her vicdan,

Cebrail'dir gelmiş ağzından,

Bütün İslam ümmetine seslenir.

Bir taraftan her yerde Türkçenin kullanılmasını önerirken diğer yandan söylediklerini yalanlarcasına Arapça ve Farsça kelime ve terkipleri kullanmaya devam ediyorlardı.

Fakat anlamadıkları husus etle kemiğin kaynadığı gibi İslam dininin bu milletle kaynaşmış olması idi.

Aslında Cumhuriyet kurulmadan önce yabancı ülkelerle yapılan gizli anlaşmalarda ülkenin sosyal, siyasi ve dini anlayışının değiştirileceğine dair gizli sözler verilmişti. Böylece yabancı güçler Osmanlı İmparatorluğu'nun bir daha bir araya gelmeyecek şekilde parçalanması şartıyla Cumhuriyet rejiminin kurulmasına ve küçük bir bölgede varlığını devam ettirmesine izin veriyorlardı. İslam ülkeleri ise yapılan inkılâpların acısı ile bir daha asla bir araya gelmek istemeyecek ve birbirlerini faşistlik, milliyetçilik, dinsizlik ile suçlayacaklardı

Cumhuriyetin kuruluşu ile başlayan kanun değişikliklerine bakılacak olursa adım adım verilen sözlerin yerine getirilmeye çalışıldığı, çağdaş bir Türk Hıristiyanlığı veya Milli bir Türk dini oluşturulmaya çalışıldığı açıkça görülecektir. Cumhuriyet döneminin sözde aydınlarının kafa yapıları ise Cemil Meriç'in tabiriyle tam bir “Müstağrip”tir. Yani batılılaşmış bir doğulu!

Selam ve muhabbetlerimle! (Devam edeceğiz İnşaallah)