"Üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insan oğlu kılınmış. İnsan oğlunun üzerine ecdadım Bumin Kağan, İstemi Kağan oturmuş.” KültiginYazıtları

Biz Türkler belki de insanlık tarihinde  gök ile en çok ilgilenen milletiz.

Aslında bütün insanlığın doğuşundan itibaren insanlık gök olayları ile hep ilgilene gelmiş. Hatta belki de günümüzde belirli devletler, şirketler ilgilenirken ilkel çağda insanların tamamı gök olayları ile yaşamı iç içe değerlendirmiş.

Çiftçi, balıkçı, tüccar, kervancı, gemici,  ve çevresindeki herkes yaşamları gökyüzü ile ilgili bir şekilde bağlantılı olduğu için olsa gerek, göğe bakmadan yaşama başlamamışız.Bugünlerde gökyüzünde ayın hangi halinde olduğunu, yıldızların konumunu, bulutların ve rüzgarın durumunu sorgulamıyoruz bile.

Her şeyden önce  birçok inanç türünde ruhun göğe yükseldiğine inanıyor.

Şamanizm’de Ülgen (Tanrı) ile görüşmeiçin Göğün üç katına çıkmak etkinliklerinin yapıldığı tarihi bilgiler arasında.

Peygamberimizin Miraç yolculuğunda Burak atı ile arşın yedinci katına çıktığına inanıyoruz.

Ama biz Türkler tarihin başından beri uzayla hep ilgilenmişiz. Merak Duymuşuz. Tarihte şöyle bir bakarsak;

Dokuzuncu yüzyılda Fergani İlk Satronotumuz( gökbilimcimiz)  olarak anılıyor.

Bruni ( 970-1030  yılları arasında )  uzayla astronomi ile ilgilenen bilim adamımız.

İbni Sina Ve Hemedani (980-1037) Gözlem evi kurmuşlar

Melikşah ve Ömer Hayyam  Astronomi çalışması yapmışlar gözlem evi açılmış.

Cacabey Gökbilimleri Medresesi. Kırşehir ( binanın köşelerinde füze prototipi var)( 1240 -1301)

Uluğbey Semerkant Gözlemevi  (1369-1405)

Ali Kuşçu (1403-1474)

Takuyididn Bin Maruf İstanbul Rasathanesi  (1575)

Mühendishane-i Bahri Hümayun medresesinde astronomi dersleri verilmiş. Rasathan-i Amire (1867)

Planör Fabrikası kuruluşu (1925 )

Eskişehir Uçak Bakım Tesisi Kuruluşu (1926)

İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi Enstitüsü (1933) kurulmuş.

Kayseri  Uçak Fabrikası kuruluşu (1939)

THK Uçak Fabrikası (1942)

Havacılık ve Uzay olgunlaşma dönemi (1944-1962) Ankara Üniversitesi fen Fakültesinde Astronomi Enistitüsü

TUBİTAK-SAGE  Hava Tüneli açılışı (1950)

TUSAŞ (Türk Uçak Sanayi AŞ) kuruluşu (1973)

ASELSAN  kuruluşu (1975)

Yaygınlaşma Dönemi (1963-1981) bu dönemde Ege Üniversitesi, ODTÜ , Anadolu Üniversitesi Astronomi dersleri verilmeye başlamış.Havacılık Mühendisliği ve Sivil Havacılık Yüksek okulunun kurulması

BTYK (Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu kuruluşu) (1983)

TAİ (Türk Havacılık ve Uzay sanayi kuruldu) ( 1984) Eskişehir’de uçaklara jet motoru üretmek için Türk Motor Sanayi (TEİ) tesisleri kuruldu

ROKETSAN (1988)

UBİTEK (1990)  TUBİTAK bünyesinde, Anakara (Uzay Bilim ve Teknolojileri Komitesi)

Aynı yıl Uluslararası Uzay Bilim Sstrofizk (  Spectrum X- Gamma)  Projesinde taraf olarak yer aldık.

TURKSAT 1 B 1994 İlk haberleşme uydusu yörüngeye oturdu.

TURKSAT 1 C  1996 Haberleşme uydusu
TÜBİTAK-MAM'da Ukrayna Hükümeti işbirliği ve yardımıyla bir radyo teleskop kuruldu.(1996)
 
Astronomi ve uzay bilimlerinde uluslararası çalışmalarda kullanılmak üzere Türkiye'nin ilk ulusal gözlemevi TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi (TUG) Antalya'da kuruldu.1996

TÜBİTAK tarafından Türkiye ile Avrupa Uzay Ajansı (ESA) arasında uzay alanında muhtemel bir işbirliği antlaşması yapmak amacıyla ilk resmi temaslar başlatıldı.(1997)

TÜBİTAK bünyesinde ‘‘ulusal uzay bilim ve teknolojileri politikası ve stratejilerini’’ belirlemek üzere çalışmalara başlandı.(1999)
Türkiye, TÜBİTAK vasıtasıyla Avrupa Uzay Ajansı ile bir işbirliği antlaşması yapmak için resmi başvuruda bulundu.(2000)
TÜBİTAK-BİLTEN, (2002) yılında faaliyete geçirilmesi planlanan Mini Uydu için ihaleye çıktı.
TURKSAT AŞ 2004 kuruluş. 3 A Uydusu 2008, TÜRKSAT-3 USAT Uydusu 2013  TURKSAT 4 A 2014 TURKSAT 4 B 2015 TURKSAT 5A 2021

Görüldüğü gibi bu bir süreç, olgunlaşma ve zenginleştirme süreci.

Millet ve devlet olarak biz bu serüvende her zaman olmuşuz. Paramızın olmadığı zamanlarda bile. Ama az veya çok yol almışız. Üstelik tarihlere bakarsanız, gittikçe hızlanan bir girişimle uzaya hazırlanmış.

Yapılan her şey sonraki dönemin alt yapısı olmuş.

Şimdi açıklanan bu dönem Milli Uzay Programı ile bir eko sistem oluşturuluyor.

Bu proje içerisinde çalışma başlayınca neler olacak. Yani Milli Uzay Eko Sistemi(  ekonomik iklimi) ile:

  • Başta gençlerimiz olmak üzere bütün topluma bir ülkü oluşturuluyor
  • Üniversite, sanayi, girişimciler, öğrenciler kendilerine gelecek ve kariyer planı yaparken bu hedefi gözetecekler.
  • Bu proje ile bilim insanlarımız ve şirketlerimiz uzay standartlarını sorgulayacak ve buna göre pozisyon alacaklar.
  • Uzay standartları ile üretmek, keşfetmek ve kazanmak için mikro projeler yapacaklar
  • Uzaya sadece insan ve araç göndermek olarak bakarsak çok sığ bir bakış açısı ile değerlendirme yapmış oluruz.
  • Bu projede ülkemiz, İletişim, optik, ısı, ses, hava, su, biyoloji, tıp,görüntü, hız, elektrik, elektronik, izolasyon, gök bilimi, motor, robot sanayi, yapay zeka, nano teknoloji,  mikro teknoloji, kuantum, kimya , gibi binlerce teknolojik çalışmalara vesile olacak. Binlerce üretim yapılacak.
  • Endüstri 4:0 döneminde daha başarılı olacağız.
     
  • Diyelim ki uzaya gidemedik bu çalışmalarla birçok teknolojinin sahibi olacağız. Bu çalışmalar süresince keşfedilmiş, patenti alınmış bir çok ürün günlük yaşamımızda kullandığımız ürünlerin gelişmesini sağlayacak

Olaya bir de bu açıdan bakmak lazım.

Tıpkı Nato standartlarında ürün üretmek için Nato standartlarına göre işletme yaptığımız gibi,

Otomotiv sanayinde olduğu gibi binlerce yan sanayi girişimcisi oldu.
İnşaat Sanayinde de öyle.

Her büyük girişim kendi ekonomik çevresini, standardını, bakış açısını ve organizasyonunu hazırlar.