Yazımızın başlığını, Türkiye Diyanet Vakfı (TDV)’nın 2024-2025 öğretim yılında mezun olan bursiyerleri için düzenlediği törenin mottosu olan “Mezuniyetten Mesuliyete” ifadesinden aldık.
Bu ifade iki kelimeden oluşuyor ama size bir hedef gösteriyor ve sorumluluğunuzu hatırlatıyor. Omuzlarınıza bir davanın ya da bir sevdanın yükünü yüklüyor.
TDV, kurulduğu 1975 yılından günümüze kadar birçok alanda binlerce gönüllü ve görevlisinin yaptığı hizmetlerle milyonlarca mazlum ve mahzun gönlü sevindirmiş, yüzlerini güldürmüştür. Bugün nerede bir Müslüman varsa, nerede bir mazlum varsa, “O bize emanettir” bilinciyle kıtalara ve gönüllere ulaşmaya çalışmaktadır.
Yapılan faaliyetlerin en büyük destekçisi, necip milletimiz ve devletimizdir.
Vakfın birçok hizmeti arasında, tamamlanması otuz üç yıl süren TDV İslam Ansiklopedisi bile kültür hayatımız açısından tek başına büyük bir kazanımdır.
Eğitim alanında uluslararası öğrencilere verdikleri destek de başlı başına bir takdir ve tebrik vesilesidir.
Geçtiğimiz cuma günü, Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi’nde TDV tarafından düzenlenen mezuniyet törenine biz de katıldık. Bu yıl Konya’mızda çeşitli programlarda eğitim gören 182 öğrenci mezuniyet coşkusunu yaşadı.
Programda protokol konuşmalarında da vurgulandığı gibi, mezun öğrencilerimiz Mevlânâ’nın pergel metaforunda olduğu gibi bir ayaklarını İslam, şeriat ve tevhid eksenine sabitleyip diğer ayaklarıyla “Dünyaya iyilik hâkim olsun” hedefi doğrultusunda çağın araçlarıyla çağrısını yapacaktır.
Projenin bir ayağını oluşturan ve ilk kez 2006 yılında Kayseri’de başlatılan, bugün sayıları 17’ye ulaşan Uluslararası İmam Hatip Liseleri’nden biri olan Selçuklu Uluslararası Mevlânâ İmam Hatip Lisesi’nde görev yapma bahtiyarlığına eriştik.
Dolayısıyla az çok bu projelerin ve programların işleyişi ile hedefleri hakkında bilgi sahibiyiz.
Program kapsamında ülkemize gelen öğrenciler, bize; rengi, dili, ülkesi ne olursa olsun Müslümanların ancak kardeş olduğunu gösterdi; bu ebedi hakikati bizlere bir kez daha hatırlattı.
Mezun olan öğrencilerimiz, ülkemizin gönüllü elçileri olmanın yanında, ülkelerinin makus talihini değiştirecek donanımı da kazanmış durumdalar.
Onlar, imamesi kopmuş bir tesbihin taneleri gibi dağılmış İslam dünyasına umut, ışık, öncü ve önder olma mesuliyetinin bilincindeler.
Yine mezunlarımız, “Her kışın ardında bir bahar, her gecenin ardından bir nehar vardır” sözünü de yüreklerinde taşıyorlar.
Türkiye’nin son 20-25 yıldır yaptığı en akıllı yatırımlardan biri; YTB, TDV ve diğer paydaşlar aracılığıyla ülkemizi bir eğitim üssü haline getirmek olmuştur.
Sadece TDV’nin mezun ettiği bursiyerlerin sayısı 10 bini aşmıştır. Bu mezunlar, ülkelerinin sosyal, siyasal ve ekonomik hayatında da etkili olmaya başlamıştır. Bunun birçok örneğine şahit olmaktayız.
Geçtiğimiz günlerde, Bosna’da başbakanın korumasının Kayseri Uluslararası Anadolu İmam Hatip Lisesi mezunu biri olduğunu öğrendik.
İslam âleminin ve insanlığın yaşadığı medeniyet krizine karşı da, Üstat Necip Fazıl’ın ifadesiyle “Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!” uyarısını inşallah onlar yapacaktır.
Şu da denilebilir: TDV’nin ve YTB’nin projelerinde ve programlarında eksikler vardır, üzerinde çalışılması gereken hususlar bulunmaktadır.
Doğrudur. Ancak bizim bu yazıdaki konumuz; mezunlarımızın ülkemize kattıkları ve kazandırdıkları, bizim onlara kattıklarımız ve kazandırdıklarımız ile onların ülkelerine, İslam dünyasına ve insanlığa yapacakları katkılardır.
Yine mezun kardeşlerimizin şu mısralardaki hissiyatla hareket ettiklerini de biliyoruz:
“Yetiş ey keştibânım, büsbütün deryada yangın var
Değil derya yalnız, cümle hep sahrada yangın var.”
(Salih Baba)
Sadece denizlerde değil, tüm dünyada çıkan yangını söndürmekle yükümlü bir kaptan olduklarının şuurundalar.
Bu vesileyle, mezunlarımızı gönülden tebrik ediyor; programda emeği geçen ve görev alan TDV Konya Şubesi yetkililerine, UMAİHL idareci, öğretmen ve öğrencilerine teşekkür ediyoruz.
Yazımıza Necip Fazıl’ın mısralarıyla son verelim:
“Mehmed’im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!”
Selam ve dua ile...