MEVLİD KANDİLİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

Abone Ol

Bir  Mevlid Kandili'ni  daha idrak ettik.Kimimiz bu geceyi anlamına uygun  bir  şekilde  değerlendirdi.Kimimiz  her  zamanki  gibi normal  hayatını  sürdürdü.Kimi televizyonların  başında,kimi  camilerde,kimi  işinde  gücünde,kimi  bir  dost  evinde   sohbet  halkasında  kimi  bir  vakıf  ya  da  dernek  binasında,yurdunda..Kimileri  bir   konferans  salonunda düzenlenen  bir  programın  karşısında   bir  konuşmacıyı  bir  hatibi dinleyerek, kimileri bir  dergâhta   zikrederek,kimi   ibadet  ederek geçirdi  bu geceyi.

Kim  ne  yaparsa  yapsın  Peygamber  Sevgisi  gönüllere, salonlara  sığmadı  taştı  adeta.Bir  gecelik  de olsa  gündemimize  Peygamberimiz  ve  O'nun  getirdiği  ilahi  nizam  oturdu.O'nu  anlatmaya  ve anlamaya  çalıştı  O'na sevdalı gönüller.O'nun  sevdasıyla  muhabbet  rüzgarları  içimizi  ısıttı.

Muhammed'den muhabbet oldu hasıl,

Muhammed'siz muhabbetten ne hasıl?

Evet, sevginin muhabbete dönüşmesinin yolu ve işareti O'nda ve O'nun izinde. O'nun olduğu yerde muhabbet var, O'nun olmadığı yerde muhabbet yok.

Aslında  bu  geceler  bir  günle  sınırlı  kalmamalı  O'nu  bir defa   anmakla,bir  defa  hatırlamakla  işimiz  bitmemeli.O'nu  anlamaya   O'nun  gibi   olmaya  yıl  boyu, ömür boyu  çalışmalıyız.

Bu  gecelerde  biz  O'na  ne  kadar lâyıkız ?  O'na  ne  kadar  benziyoruz ? O'nun  için  ne  yapıyoruz ?  O'nun  ümmeti  olarak  hangi  konumdayız ? Kendimizi  sorgulamak  ve  kendimize bir  çeki düzen  vermek  zorundayız?

İşimiz, ticaretimiz, evimiz, okulumuz, fabrikamız, dükkanımız, camimiz, meclisimiz, kışlalarımız, mahkemelerimiz, sokaklarımız, yollarımız ne kadar uygun O'nun koymuş olduğu prensiplere ve ilahi vahye.

O'ndan daha çok neleri  seviyoruz? Niçin başka şeyler ön sırada yer alıyor. Hani daha çok O'nu sevecektik?

Bize ne oldu? O'nun ümmetine ne oldu? Bugün niçin İslam Alemi paramparça. Cehalet, tefrika diz boyu. Kan ve gözyaşı oluk oluk. Huzursuzluk hat safhada. Kardeşlik  hukuku  ayaklar altında. Her yerde  zulüm.Adalet  rafa  kalkmış.Ümmet-i Muhammed  eziliyor,sömürülüyor, esir ediliyor.Varil  bombalarıyla  kendi  yöneticileri  tarafından  imha  ediliyor, yok  ediliyor.

Sahi ne oldu bize? Ne oldu  Bu  alem-i İslam'a? Hani dünyanın dört bir tarafına insanlık, kardeşlik, medeniyet götürmüştük. Mehmet Akif'in:

Yıllar geçiyor ki ya Muhammed

Aylar bize hep Muharrem oldu.

Akşam ne güneşli bir geceydi

Eyvah! O da leyl-i matem oldu.

Alem bu gün üç yüz elli milyon

Mazluma yaman bir alem oldu.

Çiğnendi harim-i pak-i ser'in

Namusa yabancı mahrem oldu

!!..

Allah için ey Nebiyy-i Masum

İslam'ı bırakma böyle bi kes

İslamı bırakma böyle mazlum.

diye seslendirdiği  'Pek hazin bir  Mevlid  Gecesi' ismini verdiği  mısralarda olduğu gibi, Rasulullah'ı mı  çağırsak  imdadımıza?

Ama O'ndan imdad deyip yardım istemeye ne kadar yüzümüz var? Yılda bir ya da  bir  kaç gün  O'nunla  bir  arada  olup, O'nu   çok  sevdiğimizi  iddia  etmek  ne  kadar  gerçekçi olur ki?

İçinizi karartmak sizleri ümitsizliğe sürüklemek istemiyorum ama manzara bu. Görünen tablo bu. Gerçekten ümmet olma bilincine kavuşmalı, ümmetçilik yapma kolaylığından ve oyunundan kurtulmalıyız.

Esselatü vesselamü aleyke ya Rasulüllah, selat ve selam sana olsun ey Nebi ey Resul! Affet bizi, bakma kusurlarımıza.

HEM NALINA HEM MIHINA

TAHİR AKYÜREK'E SORU

Konya Büyükşehir Belediye Başkanımız Tahir Akyürek, “Gazeteciler geleceğe katkı sunuyorlar” demiş.

-Başkanımız doğru söylemiş de insan merak ediyor işte:

-Acaba kendisi gazetecilere ne gibi katkı sunuyor?

 FERYAD EDEN ANA YÜREĞİ

Oğlunun yaptığı hırsızlıklardan bıkan anne, oğlunu yakalayıp götüren polislere yalvarmış:

-'O benim oğlum. Götürün O'nu tutuklayın, cezaevine atın. Bütün komşularıma zarar verdi' diye gözyaşı dökmüş.

Ana yüreği budur işte. Keşke bütün hırsız ve soysuzların anası babası böyle diyebilse.

                                                          GÜNÜN SÖZÜ

SEMER SEÇİLİRKEN, EŞEĞİN FİKRİ DEĞİL ÖLÇÜSÜ ALINIR. EŞEK OLURSAN ÖLÇÜNÜ, İNSAN OLURSAN FİKRİNİ ALIRLAR.