Şehrimiz bu yılda, Hz. Mevlana'nın 749. Vuslat Yıldönümü ve Uluslararası Anma Törenlerinin Yıldönümüne ev sahipliği yapmaktadır. 

Anma Törenlerinin bu yılki teması da, "Dostluk Vakti" olup, Hz. Mevlana'nın söylediği "Dost ol da, Dostu Gör" mesajında olduğu gibi, dostluğa ve dostluğun hayatımızdaki önemine dikkat çekiliyor.

 Bu yılda Dünya insanlığı Hz. Mevlana'nın “Dostluk Vakti” çağrısına uyarak şehrimize akın ediyor.

Şehrimize gelen bu insanlar, Hz. Mevlana'nın, insan sevgisini, hoşgörüsünü ve kardeşçe yaşamamız gerektiğinin mesajının anlamını yeniden yaşayacaktır.

Yıllar geçtikçe de Mevlana’nın insanlığı derinden etkilediği ve benimsediği bu ulvi duygular, ona olan ilgiyi arttırmaktadır.

Çünkü Hz. Mevlana, insanlığa ortak çağrısında; sevgiyle, kardeşçe ve hoşgörü içerisinde yaşamamızı öğütlüyor.

Birbirimizi kırmamızı, dargınlık içinde olmamamızı, en önemlisi de birbirimizi anlamamızı istiyor.

Kavgaya, ayrışmaya neden olacak olaylardan uzak durmamızı, her sorunu barış içinde hoşgörü çerçevesinde çözmemizin öngörüsünde bulunuyor.

Tamda bugün yeryüzündeki kavgalara, savaşlara ve insanların birbirini anlamamalarını işaret ederken, dostluk vaktidir diyor.

Bugün insanlık olarak yaşadığımız süreçte, bu ulvi duygulara ve davranışlara da büyük bir ihtiyacımız olduğu da bir gerçektir.

Hz. Mevlana denilince hemen herkesin aklına öncelikle İnsan sevgisi, dostluk ve hoşgörü gelir.

 Bunlar aslında sadece Mevlana’ya has üstünlükler değil, bütün hidayet öncülerinin ortak özellikleridir.

 Ne var ki Hazreti Mevlana, bu manaları eserlerinde çok güzel işlemiş, yazıya dökmüş, örneklerle zihinlerde ve kalplerde en müessir bir şekilde nakşetmeyi başarmıştır.

Onun bu samimi ve içten gayreti güzel meyveler vermiş ve onu asırlar sonra bütün dünyanın hala coşkuyla andığı bir gönül dostu yapmıştır.

O gördüklerini, işittiklerini, anladıklarını, düşündüklerini, endişelerini, ümitlerini yazıya da dökerek gelecek nesillere de aktarmıştır.

Hz. Mevlana çağında vermesi gerekenleri vermiş, denize bir taş atmış ve bir halka oluşturmuştur. Yıllar geçtikçe halkalar büyümeye devam etmekte; her geçen gün Mevlana'ya olan ilgi artmaktadır.

Dünyanın dört bir yanından insanlar onun eserlerini anlamaya çalışmakta, yaşadığı yerleri görmeye gelmektedir.

Örneğin Mevlana müzesini ziyaret edenlerin sayısının 1,5 milyon kişiyi aşmış olması da bunun bir kanıtı olsa gerek.

Günümüzde Hz. Mevlana'nın Konya'ya, ülkemize ve de tüm insanlığa olan katkısı yaşadığı dönem ile kıyaslanmaz bir büyüklüğe ulaşmış olup, her geçen yılda artmaktadır.

Bu katkı sürecinin devam etmesi ve gelecek nesillere ulaştırılabilmesi içinde gereken tüm çabayı ülke ve şehir olarak göstermemiz bizim yegâne görevimizdir diye düşünüyorum.

Mevlana'yı anlamanın en önemli yolu İnsan sevgisi, kardeşlikten ve hoşgörüden geçtiğine göre, bugün insanlık olarak, birbirimizi sevmenin ve kardeş olmanın tam vaktidir diyorum.

749 yıl önce Hz. Mevlana'nın söylediği, "Anlaşılmak gibi bir derdimiz vardı. Ne zaman ki kendimizi anlatamadığımızı fark ettik, işte o vakit susmalar dostumuz oldu" dediği gibi, birbirimizi anlamamıza, acıyı tatlıyı paylaşmamıza en engel olan ne varsa ortadan kaldırmaktan başka daha güzel olan ne varki.

Öyleyse insanlık olarak hepimizin yapması gerekende, Hz. Mevlana'nın, İnsan Sevgisi, kardeşlik ve hoş görü anlayışını benimseyip, yaşatmaktır.

İşte o zaman bütün insanlık başta sevgi, kardeşlik ve dostluk ikliminde yaşamını sürdürür. Dünya’da birçok sorunda ortadan kalkar.

Yerini barış, kardeşlik ve dostukluk iklimi alır.

Unutmamak gerekir ki, Hz. Mevlana’nın asırlardır seslendirdiği “Ayıpsız dost arayan dostsuz kalır” Sözünden anlaşıldığı gibi, insanlığa ortak bir miras olarak bıraktığı, “Dostluk Vakti” anlayışı gelişir, dünya insanlığı barış içinde yaşar.

Ne dersiniz sizce de öyle olması gerekmez mi?