Mesnevi'de dil saçmalığı!

Abone Ol

Konya Büyükşehir Belediyesi, Hz. Mevlana'nın en önemli eserlerinden olan Mesnevi'yi bugüne kadar 23 dile çevirdi. 

Farklı ülkelerden Mevlana törenleri veya diğer günlerde Konya'ya gelenler kendi dillerinde Mesnevi alma şansına sahip oldu. 

Yine Konya'ya gelen yabancı diplomatlara, bürokratlara, misafirlere kendi dillerinde Mesnevi hediye edildi...

Mesnevi üzerinden Hz. Mevlana'nın pazarlanmasına, bir meta haline getirilmesine, insanlar üzerinde Mesnevi aşkı oluşturulmasına tepkilerimi devamlı olarak ifade ettim. 

Fakat insanların kendi dillerinde mesnevi okumasına olanak sağlanması ve buna öncülük edilmesi gayet güzel bir şey. 

Kitaplar farklı dillere çevrilmeli ki insanlar birbirlerini anlasın, bilgi ve kültürleri gelişsin. 

Yeter ki Kur'an harici hiçbir kitap kutsallaştırılmasın, kutsallaştırılmasına fırsat verilmesin...

Geçtiğimiz günlerde Konya Büyükşehir Belediyesi'nin Mesnevi'yi 50 dilde yayınlayacağı açıklandı. 

Yayınlasın, hatta 100 dil de yayınlasın. 

Ancak bu 50 dil arasında Kürtçe ve Osmanlı Türkçesi de varmış! 

Artık insanlar Kürtçe ve Osmanlı Türkçesi olarak da Mesnevi okuyabilecekmiş!

Bir kere Kürtçe, bir devlet dili değil. Yani resmi bir statüsü  yok. Bugün herhangi bir devletin de resmi dili  Kürtçe değil. 

Sadece Türkiye, İran, Irak ve Suriye'deki Kürt kökenli vatandaşlar Kürtçe konuşuyor ama bulundukları devletin de resmi diline bağlılar. 

Türkiye'de Türkçe, Irak ve Suriye'de Arapça'ya bağlı kalmak zorundalar.  Ana dillerini konuşmakta özgür oldukları gibi bulundukları devletin resmi dilini de kabul ederler. 

Ayrıca Kürtçe birçok lehçeye ayrılmaktadır. 

Kurmanci lehçesinde basılacak dense de Sorani, Kırmancki, Gorani, Lorani gibi lehçeleri vardır. 

Yani birbirlerini kolay kolay anlayamazlar. Dilin kendi içinde dahi bir bütünlüğü yoktur.

Onun için Büyükşehir, Kürtçe Mesnevi basmakla ne yapmaya çalışıyor?

Resmi dili Türkçe olan bir devletin kurumunun kendi vatandaşlarına yönelik Kürtçe Mesnevi basacak olması ne kadar doğru bir davranış?

Böyle bir hareket Kürtleri, Türkiye'de farklı bir millet olarak görülmesine yol açmaz mı?

Görülmez ise o zaman Anadolu'daki tüm lehçeler için yayınlayın. 

Sonuçta hepsi dil. Bunlar da Anadolu'da bin yıldır konuşulan lehçeler. 

Kürtçe basmakla Kürtlere, hükümete şirin gözükmekle çok iyi iş yaptım olmuyor.

"İyi iş yaptım" sınırken Anadolu'daki bin yıllık kardeşlik arasında küskünlüklere yol açılacak bir harekette bulunuluyor.

Umarım kitabı basacaklar tüm bunları düşünmüştür diye umut ediyorum...

Gelelim Osmanlı Türkçesi'ne. 

Bir kere Osmanlı Türkçesi bir dil değildir. Arap harfleri ile Türkçe'nin yazılmasıdır. 

Dolayısıyla, Büyükşehir'in Osmanlı Türkçesi'ni dil olarak görmesi hangi mantığın ürünüdür. 

Yıllarca Anadolu çocuklarını Osmanlıca'yı dil olduğunu iddia ederek uyuttular, hatta Osmanlıca öğrenerek Kur'an okuyabileceği, Arapça konuşabileceği yalanı söylendi. 

İşin garibi hala da söyleniyor. 

Oysa gerçekte Osmanlıca, Türkçe konuşmanın Arap harfleriyle yazılışıydı. 

Nasıl ki zamanında Türkçe konuşup Göktürkçe yazdığımız gibi, nasıl ki bugün Orta Asya'daki Türk devletlerinin Türkçe konuşup Kiril alfabesiyle yazdığı gibi...

Osmanlıca dil olmadığına göre niye basılıyor?

 1928'den itibaren Latin harflerine geçtik. Arap harflerini bıraktık. Osmanlıcayı sadece araştırmacılar, tarihçiler öğrenmeye başladı. Halk ise Latin harfleriyle yazıp, çizmeye başladı. 

Şu anda Osmanlıca basılan Mesnevi'yi kim okuyacak? 

Kimse okumayacak; araştırmacılar dahi, Osmanlıcayı sular seller gibi okuyanlar dahi. 

Çünkü Latincesi varken niye, "Osmanlıcasını okuyacağım" diye çaba sarf edeyim ki?

Büyükşehir Belediyesi, hükümete yaranmakla, muhafazakar kesimin gazını almakla pirim yapmış olacak. 

Eğer, "Kürtçe'ye karşılık aman Osmanlıca basalım dikkat çekmeyelim" deniyorsa bunun her ikisi de yanlıştır. 

Madem ki Büyükşehir, Mesnevi'yi her dil, lehçe ve yazı şeklinde basma gayreti içine girmiş gözüküyor o zaman Göktürkçe olarak da basmalı. 

Sonuçta 2 bin yıl Türk Milleti'nin kullandığı yazı şeklidir; Göktürkçe. 

Günümüzde de önemini ve özelliğini korumakla birlikte dünya ve Türk üniversitelerinin tarih, sanat ve edebiyat bölümlerinde öğretilmektedir. 

Bu açıdan Mesnevi'nin Göktürkçe olarak basılması bilime önemli bir katkı olacaktır. 

Denirse ki Göktürkçe artık ölmüştür, geçerliliği kalmamıştır, o zaman Osmanlıca da ölmüştür, geçerliliği kalmamıştır!...