2 Fiziksel kardeşi ile birlikte 25 yılını engelli kardeşleriyle büyüyen ve şimdilerde babasının kurduğu DEHA Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezini başarılı bir şekilde işleten DEHA Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Sahibi Duygu Çoban, çalışma hayatımda sorumluluklarımın arttığı ilk yıllarda çok katı bir yapıya sahipken sonraki zamanlarda ise bu durum yerini sistematik çalışmayla daha rahat yapıya geçilmesine bıraktığına dikkat çekti. İş hayatındaki gelecekteki hedeflerini anlatan Çoban, “ Bizim sektörde işletmeci olan arkadaşlarımın hedefi genellikle şubeleşmektir. Ne kadar çok şube o kadar çok para. Benim hedefim hiçbir zaman şube olmadı. çocuklarım için geliştirici, iyileştirici, onları ileri götürecek olan, anları anne ve babalarından bağımsız yaşayabilmelerini sağlayacak olan tüm yenilikler, tüm gelişmeler benim hedefimdir.” dedi.
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
İsmim Duygu Çoban.24 Kasım 1988 Üsküdar-İstanbul doğumluyum. İlk ve ortaokulu İstanbul da okudum. Lise eğitimimi engelli 2 kardeşim için taşındığımız Konya’da tamamladım. İlk lisans eğitimim Anadolu Üniversitesi İşletme bölümünden mezun olduktan sonra bu yıl ise 2.lisans eğitimim olan İstanbul Üniversitesi Çocuk Gelişimi bölümünden mezun olacağım.
İş hayatınıza nasıl ve kaç yaşında başladınız?
İş hayatıma üniversiteye hazırlandığım 2006 yılının Ağustos ayında Deha Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde memur çırağı olarak başladım.
İşiniz hayaliniz miydi? Sektöre başlangıcınızın bir hikayesi var mı?
Aslında bu sektör hayallerim arasında değildi. Hayalim edebiyat öğretmenliğiydi. Bu sektörde olmamın tabi ki bir hikayesi var. Biz ikisi erkek ikisi kız 4 kardeştik. 2 erkek kardeşim fiziksel engelliydi. İstanbul da yaşarken en küçük kardeşimin aniden nöbet geçirmesiyle yaz tatillerinde geldiğimiz Konya ya taşındık. Kardeşlerim İstanbul da Metin Sabancı Rehabilitasyon Merkezinde fizik tedavi seansları alırken Konya da o dönemki merkezler gözümüzde çok yetersizdi. Daha donanımlı merkeze gitmeleri gerektiğini düşünen babam Veli Çoban tüm mal varlığını satıp DEHA’yı kurdu. Böylelikle benim çalışmam gereken sektör belirlenmiş oldu.
İş dünyasına giriş yaptığınız dönemlerde hangi zorlukları yaşadınız? Bu zorlukları aşmak için neler yaptınız?
Önceki soruda da belirttiğim gibi kurumun yönetim kısmının en alt seviyesi olan memur çıraklığıyla işe başladım. Sorumluluğum ağır düzeyde değildi aslında. Çıraklıktan memurluğa geçtiğimde sorumluluklar ve zorluklar tek tek arttı. İşim mal müdürlüğüne ve ilçe milli eğitim müdürlüğüne evrak hazırlamaktı. Kuruma kayıtlı olan tüm çocukların ve kurumda çalışan tüm personellerin kimlik ve seans bilgilerini farklı formatlarda, belirlenen güne kadar hazırlamam gerekiyordu. Bu da dikkat ve planlı çalışma zorunluluğunu getiriyordu. Çünkü hata yapma lüksüm yoktu. Zaman içinde bu zorluklar çalışma prensibi haline geldiği için aşılmış oldu.
Kendinizi geliştirmek için hangi faaliyetleri yürütüyorsunuz?
İlk olarak ben 3 yaşındayken ilk engelli kardeşim doğduğu için çalışma yaşıma geldiğimde meslektaşlarıma göre öndeydim. Sonrasında çırak olarak başladığım DEHA’da memur oldum.5 yıl memurluk yaptıktan sonra edindiğim tecrübelerle eğitim koordinatörlüğüne geçtim. Birinci üniversitemden mezun olduktan sonra DEHA’da kurum müdürü oldum. Fakat kendimi geliştirmem gerekiyordu. Özel eğitim alanında almam gereken eğitimleri belirledim. Sırasıyla bu eğitimleri tamamlayarak 10 un üzerinde sertifika aldım. Daha sonra alanla ilgili okul okumam gerektiğini düşünerek 2. Lisans eğitimim olan çocuk gelişimi bölümüne başladım. Ve sonuç olarak 2019 yılında DEHA’nın işletmesini devralarak yoluma devam ediyorum.
İş dünyasında kadın erkek arasında koşulların eşit olduğunu düşünüyor musunuz?
Bu sorunun cevabı bana göre çok net bir şekilde HAYIR. Kadınlar istediklerinde her meslekte başarılı olabilirler fakat bir gerçek var ki o başarıya erkekler daha rahat ulaşıyorlar. Nedeni ise erkeklerin iş hayatlarında duygularını bir kenara koyup dikkat ve disiplini ön plana çıkartmaları diye düşünüyorum.
Kendinizi iş dünyasında ve çalışma prensibi olarak nasıl tarif edersiniz?
Çalışma hayatımda sorumluluklarımın arttığı ilk yıllarda çok katı bir yapıya sahipken sonraki zamanlarda ise bu durum yerini sistematik çalışmayla daha rahat yapıya geçilmesine bıraktı. İnsan yıllar geçip deneyim kazandıkça ilişkilerde iletişim dilinin önemini anlıyor. Evet çalışma hayatında disiplinli olmak önemli ama bu disiplin sadece katı olmakla sağlanmıyor. İnsanlar işinde mutlu olmalı. Severek yapmalı işini. Başarı da sonrasında kolaylıkla geliyor zaten. Kaşları çatık, suratsız, maaş veriyorum diye personellerinin canına okuyan bir işletmeci başarılara imza atabilir belki ama inanın bu başarı geçici oluyor. Bunun tersi güler yüzlü, personelini çalışma arkadaşı görüp işinde onları yolundaki yoldaş olarak benimseyenlerin başarılarının daim olacağına inanıyorum. Kendimin de bu şekilde olduğunu düşünüyorum.
İş hayatınızda gelecek ile ilgili hedefleriniz neler?
Bizim sektörde işletmeci olan arkadaşlarımın hedefi genellikle şubeleşmektir. Ne kadar çok şube o kadar çok para. Benim hedefim hiçbir zaman şube olmadı. Kurumumdaki çocuklarımın farklı farklı birçok çözülmesi gereken sorunları var. Mesela otizmli çocuklarımın sorunlarını ortadan kaldıracak olan formülleri araştırmak uzun zamanımızı aldı. Deneyler yaptık, denemeler yaptık. Varsayımlar ürettik. Büyük oranda da sonuca ulaştık. Hedefimize ulaşmak için gerekli makamlardan alınması zorunlu olan izinleri bekliyoruz. Merak ettiniz biliyorum ama onaylanmadan bunun ne olduğunu açıklamam doğru olmaz. Bir de yaptığımız projeler genel olarak taklit edildiği için bunu korumam gerekli. Konuyu toparlayacak olursam çocuklarım için geliştirici, iyileştirici, onları ileri götürecek olan, anları anne ve babalarından bağımsız yaşayabilmelerini sağlayacak olan tüm yenilikler, tüm gelişmeler benim hedefimdir.