Bugünlerde Konya Ovası’na yağış bekliyoruz.

Yağmur duasına çıkıyoruz.

Özellikle ilçelerde bu daha da belirgin…

Tarımın yoğun olarak yapıldığı yerlerden bahsediyorum.

Her Cuma namazı arkası yağmur duası yaplıyor.

Dün de Konya merkez ve ilçe camilerinde de hep birlikte eller duaya âmin dedi.

İnanmak lazım tabi…

Hani bir hikâye anlatılır…

Paylaşayım mı?

Bir köyde uzun süren kuraklığın ardından köylüler toplanıp yağmur duasına çıkmışlar. Bir kişi hariç hiç kimse yağmur duasına çıkarken şemsiye götürmemiş. Bırakın götürmeyi, şemsiye akıllarına bile gelmemiş.

Bir kısmı “çıkıyoruz ama nasılsa yağmaz yağmur” diye düşünmüşler. Hayatlarının her anında kendilerini ele geçirmiş olan, birçok şeyi olabilecekken olamaz hâle getirmiş olan karamsarlık hâli ve “kötülük gelecek, her şey daha kötü olacak” beklentisi yine göstermiş kendini.

Bir kısmı da ‘benim duam kabul olmaz’ diyerek şemsiyesiz gitmiş.

Bütün bu köy halkının içinde yanında şemsiye götüren tek kişi ise şemsiyesini almış çünkü duanın ardından yağmurun kesinlikle yağacağına inanıyormuş.

Ve duanın ardından yağmur yağmış.

Halbuki hayat düşündüğümüz kadar karışık, kötü ve ümitsiz değil. Yapmamız gereken sadece yağmur duasına çıkmak ama şemsiyemizi yanımıza alarak...

Gönülden dua etmek lazım…

Da…

Şimdi bunları neden yazdığımı merak edenler vardır.

Geçtiğimiz günlerde bir basın toplantısında, havaların da soğumasıyla kış geldi düşüncesiyle ‘Konya ve belediyeler kışa hazır mı?’ sorusunu soruverdim.

Meram Belediyesi’nden bir yetkili ‘Biz berekete hazırız yeter ki yağsın’ dedi.

Nasıl hazırmış?

Hem ekipman hem de personel olarak…

Meram’ın herhangi bir bölgesinde yaşayan hiçbir vatandaş yolda kalmayacak!

Yeter ki, Rabbim bereketini bizlerden esirgemesin.

Kar yağsın…

Yağışın bereketi bir tarafa, zorlu kış şartları aslında belediyelerin korkulu rüyalarıdır.

Ama…

Meram Belediyesi hem duaya gitmiş hem de inanarak şemsiyeleri hazırlamış.

Ne yapmışlar?

Dedim ya…

Ekipmanları artırmışlar bir de 30 yeni personele kış aracı kullandırma sertifikası aldırmışlar.

Eğitim vermişler yani…

Personel yeterli ama her ihtimale karşılık 30 personel daha hazırlamışlar…

İnanmak…

Berekete inanmak böyle işte…

‘Yeter ki yağsın…’

Samimi dua ve tedbir…

Hasılı kelam…

Meram kışa hazır ve hiçbir mağduriyet olmayacak.

Yeter ki bereket yağsın.

***

Kulu teşkilatı ne yapıyor?

Hazır belediyelerden bahsetmişken, birkaç gündür aklımda olan bir konuyu da paylaşayım.

Geçtiğimiz günlerde Kulu İlçesi’nde 100 kişilik bir grup CHP’ye katılmış.

Ya da başka partilere…

Bir gazeteci olarak, insanların, CHP ya da başka partilere katılmaları benim çok alanımda değil ama bunun nedeninin araştırılması lazımdır diye düşünüyorum.

Bir yerde belediye, vatandaşına güven veremiyorsa burada bir sorun var demektir.

Sanıyorum Kulu da öyle ilçelerden…

Siyasi partileri iktidara taşıyan da, iktidardan eden de belediyelerdir.

‘Sosyal Belediyecilik’ devreye girip vatandaşının ayağına gidemiyorsa vatandaş da temsil ettiği partiden hızla uzaklaşır.

Kulu’ya zaman zaman gidiyorum ve bunu gördüm.

Anlaşılan Başkan Murat Ünver bu güveni henüz sağlayamamış.

Teşkilatın umurunda değil!

Vatandaşın ayağına gidememiş.

Temsil ettiği partinin de ‘belediyecilik’ anlayışını vatandaşa yansıtamamış.

Bunu ezbere yazdığımı düşünmesinler.

İki şey söyleyeyim…

Konya ve ilçelerinde haber kaynaklarım da gözlemlerim de iyidir.

O yüzden bunları rahatlıkla yazabiliyorum.

Bir de…

Dün Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum Konya’ya geldi.

İlk ziyareti nereye dersiniz…

Kulu…

Neden?

Benim gördüğümü o da görüyor.

Belediye Başkanı Murat Ünver’in kazanamadığı güveni Murat Kurum kazandırıyor.

Yahu, neden Konya’nın ve bu ülkenin değeri Murat Kurum’u bu işlerle uğraştırıyorsunuz.

Bana sorarsanız o ilçedeki teşkilat ve belediye başkanının bir daha gözden geçirilmesi gerekir.

Onlar da kendilerini sorgulasın…

Yoksa…

Sayın Bakan her yere yetişemez.

Haksız mıyım?