Memleketime!

Abone Ol

Memleketimi özledim. Herkesin memleketi var içinde yaşanılan veya uzakta kalıpta hasret yaşayan.

Yatsı ezanı okundu yanık yanık, içime dokundu.

Yanağımdan süzülen üç beş damla göz yaşı,

Dökülerek mazideki hatırlarıma tutundu.

Memleketimi anlatayım içimden geldiğince.

İnsanını, havasını, doğasını,

Çiçek açmış yaylasını ovasını.

Gelincik tarlasını, cacık kazan kadınlarını.

Emirdağ’larını, yılkı atlarını.

Kuzuların meleme sesini çanla karışanı,

Pidecide pişen peynirli pidesini,

Güvecini, mercimekli bükmesini.

Uzun çarşıda dolanırım manifaturacılarını,

Çiçekli pazenler, viskon, kutmu kumaşlarını,

Yoğurt pazarını, sıra sıra dizilmiş helkelerde,

Taş gibi duran koyun yoğurdunu.

Çay deresinde akan suda yünlerini,

Tokaçlayarak yıkayan kadınları,

Çağıl çağıl akan suyun sesini,

Sobalı sınıfımı, siyah önlük beyaz yakalıkla,

Kurdelalı saçımı, sabo ayakkabımı.

İlkokuldan çıkan çocuk seslerini…

Mahallemin kadınlarını özledim,

Kapı önlerinde oturup yaptıkları,

Günlük dedikodularını,

Erkek görünce suspus olduklarını,

Hele babam Yusuf beyi (emmide, ağada derlerdi)

Görünce kalkıp evlerine dağılışlarını,

Ağızında sakızı çatırdatarak çiğneyen Dudulunun Gönül ablamı (abamı)

Dudulu ebemin, saçta kavurga kavuruşunu,

Akkız ebemin iki günde bir, bize gelişini,

Duduklu yengemin tepsi işini,

Fırından alıp eve getirene kadar,

Tepsinin yarısını kokar diye,

Yolda rastladıklarına dağıtışını.

Kurucalı yengemin yoğurt pazarına tezgah açmaya erkenden,

Başında carıyla hızlı adımlarla gidişini.

Annemin katmer, yufka, pişi edişini,

Bahçemizdeki fırında içi patatesli,

Mayalı somun ekmeği yapışını,

Birde bunları mahalleye dağıtışımı.

Kazanlarla buğday kaynatışımızı,

Amcam Ahmet çavuşlardan Sultan yengemin muzaffer diye seslenişini,

Ayşaddu abaa diye çağıran (çığıran)komşunun sesini.

İnsanım lakaplarıyla çağırılır,

Bazen de keklik gızıı diye

seslenişlerini.

Kışın kömür kokusunu,

Bahçemdeki horozun ötüşünü,

Tavuğun kümesinden, yumurtasını alışımı.

Bağlı duran karabaş mındılimin havlayışını, Gül ağacından gül toplayıp şurup yapışımı, Bahçedeki hatıla su biriktirip ayağımı sokup, Sanki denizde, havuzda yüzdüğümü düşünüşümü.

Hatıldan ince ince sızan suyun değdiği, Toprağı elime alıp, çanak çömlek yapıp oynaştığımı.

Elma ağacından yeşilken elmalarından,

Koparıp çatır çatır yiyişimi.

Badem çağlası öyle böyle değil,

Ağzına aldığında çat çat ses etmesi,

Enli ve de parmak gibi uzun oluşunu,

Sulu lezzetini, başka hiçbir bademde bulamayışımı,

Vişne ağaçlarımızın bolluğunu,

Okul dönüşü ağacına çıkıp her gün,

Kovalarla toplayışımı…

Kayısıları kurusun diye yarışımızı…

Dolgulu köfte, yaprak sarması yapışımızı,

Babamın bana Ferda gül, hayda gül diye seslenişini,

Annemin her gün okula giderken arkamdan beni izleyişini,

Okul dönüşü yollara bakıp,

Beni kapımızın önünde, oturarak bekleyişini,

Gördüğünde yüzünün gülüşünü.

Heyecanla okulda neler yaptığımı,

Anlattığımdaki dinleyişini özledim.

Her gün neredeyse birkaç kez duyduğum,

Araba konvoyunun korna seslerini,

Ya gelincilerdir ya da sünnettir.

Hele Avrupalıların (gavurcuların) geldiği, Yedinci aylardaysa her gün,

Her gün korna (düdü düt) sesleri olmazsa olmazımızı.

Edelerin çaldığı davulla, klarnetçinin

Cıgıdık, cıgıdık :) diye, klarnetin buğulu sesini çekişini,

Sokaktan geçen tek arabaların seslerini,

Sabah erken geçen simitçinin sesini.

Emirdağı’ndan-Adaçalı’ya

Adaçalı’dan-bademliğine,taşocağına.

Keçili boğazından-Suvermezine

Ovasına, tarlasına,

Yelli belinden, yayla suyuna,

Ortasından geçen çay deresine,

Çarşı camisine, uzun çarşısına,

Yoğurt pazarından, buğday pazarına,

Hastanesinden, postanesine,

Askeriyesinden, hapishanesine,

Meydandan, askerlik şubesine,

Yıldıztepesinden, İmam Hatip Lisesine,

Konya yolundan, Bolvadin köprüsüne,

Hükümet binasından, arzuhalci Yusuf’a,

Halı fabrikasından, şimdi olmuş 25 fabrikaya, su deposuna,

Ofisten, kabristana (mezere),

Çilli mahallesinden, kacerliye,

Hoparlöründen, belediyesine,

Top sahasından, Emirdağ Lisesine,

Hamamından, çeşmelerden yazın akmayan, Suyuna kadar memleketimi özledim.

Toprak, üzerinde yaşanmış hatıraların varsa vatandır, memlekettir, yuvandır. Bunlar çocukluğumda hatıralarımda kalanlardan bazıları.

İnsanız aynı yerlerde duramıyoruz, içecek suyun, yiyecek lokman neredeyse, oraya nasip olup savruluyoruz. Hepimiz bir yerlerdeyiz ama çocukluk, gençlik dönemlerimiz hepimizin hep hatırlarında yaşamakta. Her kim ne yapıyorsa, nerede yaşıyorsa huzur ve mutluluklar diler, köklerine sahip çıkan insanların, güç, kuvvet ve yaşam enerjisi ile dolduklarını ve daha mutlu olduklarına inanırım.

Yeni bakanlarımıza ve hemşerimiz Mahinur Özdemir Göktaş hanımefendiye de yeni görevinde başarılar diler, ülkemize ve memleketimize üstün hizmetlerini bekler, tüm kabineye hayırlı olsun dileklerimi iletirim.

Selam ve dua ile!