Mehmetçik....

Abone Ol

MEHMETÇİK VAKFI'NIN KURULUŞ HİKÂYESİ

Mehmetçik Vakfı Dergisi'nin 33. sayısında, Mehmetçik Vakfı'nın kuruluş hikâyesi yayımlandı. Bu yazıyı aynen buraya alıyorum:

“TSK Mehmetçik Vakfı'nın kuruluşunda emeği bulunan, fikir babası Emekli Korgeneral Fuat Avcı'yı kaybettik. TSK Mehmetçik Vakfı adına merhuma Allah'tan rahmet dileriz. Ruhu şad olsun!.. Sayın Avcı ile 2012 yılında yapılan söyleşiye bir kez daha yer veriyoruz. “Mehmetçik Vakfı'nı iyi ki kurmuşuz!..”

-Bize kendinizden bahseder misiniz?

1930 yılında Denizli'nin Çal Kazasında doğdum. Babam adliyede devlet memuru idi. Her memur gibi, biz de orta halli bir aileydik. İlkokulu Çal'da okudum. Çal'da Ortaokul yoktu. Orada kalsaydık okuyamayacaktım. Babam bizi ailece topladı ve Ankara'ya geldik. Kendisi MKE Kurumu'nda iş buldu. O zaman Ulus'ta Taş Mektep vardı. 1944 yılında orayı bitirdim. Sonra Gazi Lisesi 1. sınıftayken, babam vefat etti. O vefat edince Kuleli Askeri Lisesi 10. Sınıfına girdim ve ondan sonra da Silahlı Kuvvetlere hizmet ettim.  İnanıyorum ki fırsat eşitliği çok önemli. Eğer ben askeri liseye girmeseydim, bugünkü noktaya gelmemin imkânı yoktu tabii. Babamın tabii o ileri görüşlülüğünün de etkisi oldu. Onun için eğitime ve sağlığa çok önem veririm. O nedenle o iki faktöre hizmet etmek için, her türlü gayreti gösteririm.

-Mehmetçik Vakfı'nın kurulma fikri nasıl doğdu?

1976'da Siirt Tugay Komutanlığı'na atandım. 1977'de bir gün, sabah sporu yaparken bir erin vefat ettiğini söylediler. Kalp krizi geçirmiş. “Ailesini bulun” dedim. Kırklareli'nin Dere Köyü'nden. Haber verdiler, geldi ailesi. Cenazeyi götürmek istediler, ona göre bir tören düzenlendi. Tabur'un önünde konuşmalar yapıldı. Ertesi sabah mesaiye geldiğimde, kurmay başkan: “Komutanım erin ailesi, 'Bizim halimiz müsait değil, araba tutup, para verip; naaşı, götüremeyiz' dediler” dedi. Gerçekten o zamana kadar da erlerin cenazeleri, bulundukları yerden kendi imkânlarıyla memleketlerine götürülürdü. Aksi takdirde vefat ettikleri yerde gömülürdü. Subay ve astsubayları İç Hizmet Kanunu Yönetmeliği'ne göre taşıyorlar, fakat er ve erbaşları taşımıyorlardı.

Tugay Komutanlığı'ndan sonra Genelkurmay Başkanlığı Personel Daire Başkanlığı'na atandım. Orada ilk el attığım iş, o iç hizmet maddesini değiştirmek oldu. Komutanlarımıza arz ettik, komutanlarımız, uygun buldular ve değiştirdik, buraya kadar tamam. Eri ailesine teslim ediyoruz, ancak maddi bir yardımda bulunmuyoruz. Biz de dedik ki, “Bir vakıf kursak, onunla bu yardımı yapsak” dedik. Komuta katına arz ettik. Komuta katı o zaman, Genelkurmay Başkanı ve Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nejat Tümer, Jandarma Genel Komutanı da Orgeneral Sedat Celasun idi.

“Olur, ama daha detaylı düşünün” dediler. Gittik, daha detaylı bir çalışma yaptık. Tekrar arz ettik. Komuta katı, “Kurulsun” dedi. “Mehmetçik” ismi de o zaman benim aklıma geldi, ben önerdim. “Mehmetçik Vakfı” olsun dedik. Onlar da kabul ettiler ve iş notere gitti. Ankara 7. Noteri İsmet Bilgin, vakıf senedini hazırladı ve geldi. En ulvi imza!..  Tam Devlet Başkanı Kenan Evren imza atacağı zaman, noter dedi ki, “Sayın Devlet Başkanım, ben şu kadar sene hâkimlik, şu kadar sene savcılık yaptım, şu kadar senelik de noterim; ama şu atacağınız imzadan daha ulvi bir imza tanımıyorum.  Bu o kadar büyük bir iş ki efendim, belki de Türkiye Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar olmamış işlerden bir tanesi” dedi. Kenan Evren komutanım da odada bulunan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ersin'e dedi ki, “Bak Nurettin Paşa ne diyor noter” dedi.  Nurettin Paşa da, “Evet efendim, duydum. Gerçekten çok hayırlı bir iş yapıyoruz” diye yanıt verdi.

“Maddi durumu ne olacak bu vakfın?” diye sordular. Ben, dedim ki, “Komutanım müsaade ederseniz, siz beşiniz katkıda bulunacaksınız” dedim. Ceplerinden çıkardılar paraları verdiler. Mahkemeden de kuruluş esaslarına göre kayıtları aldık ve böylece “Mehmetçik Vakfı” kurulmuş oldu. İlk Genel Müdür Raif Babaoğlu'nu yaptık. ATESE Başkanlığı'nın altında bir oda verdiler. O odada ilk defa beş bin lira parayla faaliyete başladık.

-Vakıf kurulduktan sonra nasıl tepkiler aldınız?

Vakfın başarılı olmaması mümkün değildi. Çünkü büyük bir yaraya neşter vuruyordu, vakfın kuruluşu! O erin yerini tutamaz; ama gene de bir yarayı sarar zihniyeti ile yola çıktık açıkçası. Durup baktığımda, şimdi, “İyi ki yapmışız, iyi ki kurmuşuz” diyorum.” (Mehmetçik Vakfı Dergisi, Ekim 2015, 33. Sayı.)

Mehmetçik Vakfı'nın kuruluş hikâyesi de böyle. Kurucusunun sözleriyle, ilk elden öğrenmiş olduk. Mehmetçik Vakfı, TSK'ya ve Türk Milleti'ne emanettir. Bir Mehmetçik, sabah sporunda ruhunu Allah'a teslim eder, fukara ailesi, rahmete eren evladın naaşını doğduğu veya yaşadığı yere parasızlıktan götüremez. Tugay'da para toplanır ve rahmetli Mehmetçik, baba ocağına gönderilir. Türk Milleti'nin ordusu; bu mübarek ordunun komutanları böyledir işte. Kurumluk çözümün en iyisi olacağını düşünür ve bu elim hadiseden sonra da, “Mehmetçik Vakfı” nı kurarlar. Rahmetli Hasan Demir yazmıştı ya, “Bir kişi ne yapar” diye! Tek tek insanlar, öyle büyük işler başarırlar ki, şaşırmamak elde değil!..

Kamuoyunun en çok duyduğu iki güzel vakfı var TSK'nın: “Mehmetçik Vakfı” ve Kıbrıs Barış Harekâtı Zaferi'nden sonra, Batı'nın uyguladığı ambargoların etkisinden kurtulmak için kurulan; “Türk Silahlı Kuvvetleri'ni Güçlendirme Vakfı”!  TRT'den bizlere anons edilen cümleyle ifade edelim biz de:  “Büyük Türk Milleti'nin Vakfı!..”

Hep yazarım: Elimizdeki mevcutlara sahip çıkalım. Her derdimizden elimizdeki mevcutlarla kurtulacağız. Devletimize; devletimizin her kurumuna sahip çıkalım. Durmuş Hocaoğlu çok değerli bir Fizik ve aynı zamanda Sosyal Bilimler Hoca'sıydı! “Anadolu uygarlıklar mezarlığıdır. Aman düşmeyelim. Bir düşersek bir daha kalkamayız!..” diyordu her konuşması ve yazısında! Uzun yazı ve röportajlarını okuyun, ta ne zamandan beri, üzülüp durmuş ve hiç durmadan uyarmış bizleri! Ulu ülkemiz Türkiye'nin haline üzülmekten, genç denecek yaşta rahmete erdi. Ruhu şad olsun!..

-Aman düşmeyelim!..

Selam, sevgi ve hürmetlerimle efendim!