“Bir Cuma sabahı semaya karşı/ Malazgirt’te elli dört bin er/ Bestelediler en güzel marşı: Allahû Ekber, Allahû Ekber…”     Ö. Rasih Öztürkmen

Tarihimizin Ağustos yaprakları altın sayfalarımızla dolu. İşte arka arkaya dört dev tarih: 23 Ağustos 1514 Çaldıran, 26 Ağustos 1071 Malazgirt, 29 Ağustos 1526 Mohaç, 30 Ağustos 1922 Dumlupınar.

Malazgirt zaferinden önce 1048’de Bizanslılara karşı kazanılan Pasin Meydan Savaşı, neticeye fazla tesir etmediğinden dolayı; Türklere Anadolu kapılarının açılış tarihi olarak 26 Ağustos 1071 kabul edilmektedir. Anadolu, Malazgirt zaferinin hediyesidir fikri üzerinde hemen hemen bütün tarihçilerimiz ittifak halindedir. Hangi açıdan düşünürsek düşünelim Malazgirt Meydanı’nda kazanılan zafer bize batı yolunu açarak bir vatan kazandırmıştır. Anadolu’daki dokuz-bin asırlık hâkimiyetimizi bu büyük savaşa borçluyuz.

Malazgirt’te madde ile maneviyat çarpışmıştır. Bu savaş, maneviyatın her zaman maddeye galip geleceğinin örneğini vermiştir. Zira mağrur imparator Romanos Diogenes’in 100.000’lik muhteşem ordularına karşı, Büyük Türk Sultanı Alp Arslan’ın kuvvetleri sayıca bundan çok geride idi. Birisi kemiyette, diğeri keyfiyette üstün. Bu keyfiyet üstünlüğü iman nuruyla taçlanınca; yüz binler, bir Cuma sabahı bu ilâhî kudretin karşısında dayanma gücü bulamadı.  

Malazgirt Meydan Savaşı, yalnız Türk-İslâm âleminde değil, cihan tarihinde de dönüm noktası oluşturacak kadar büyük bir ehemmiyete sahipti. Bizans’ın müslüman Oğuz Türkleri tarafından fethedilmesiyle İslamiyet’in sınırları birden bire genişlemiş, İslâm’ın çok hızlı bir şekilde ilerlemesine yol açmıştır. Selçuklular olmasaydı, Malazgirt zaferi kazanılmasaydı müslümanların ve İslâm medeniyetinin durumu ne olacaktı?

Malazgirt zaferiyle Anadolu çok hızlı bir şekilde Türkleşmek suretiyle Müslüman Türk ordularına batı yolu açılmış, Osmanlı devletinin kurulmasına imkân veren hadiselerin seyri içerisinde üç kıt’a üzerindeki hâkimiyetimiz gerçekleşmişti. Bizans’ın fethi ve Anadolu’nun Türkleşmesiyle bir çığ gibi büyüyen Türklük ve İslâmiyet, dünya haritasını değiştirmişti.  Hatta Malazgirt zaferiyle Bizans’ın feryat çığlıkları Avrupa’yı harekete geçirmiş, 1071’den çeyrek asır sonra büyük haçlı orduları Kudüs’ü almak bahanesiyle Anadolu üzerine çullanmışlardı. Kılıç Arslan’ın korkusuz erleri kahramanca cenkler ederek, bu korkunç ve yamyam haçlı sürülerine karşı Türklüğü ve İslâmiyeti kanları canları bahasına şerefle korumuş, müdafaa etmişlerdi.

BÜYÜK TAARRUZ’UN 100.YILI KUTLU OLSUN

Kütahya'da gerçekleşmiş olan Dumlupınar savaşına gelince; bu savaş, Türk tarihi açısından büyük önemi olan bir savaştır. Dumlupınar savaşı aynı zamanda Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak da tarihte bilinmektedir. Dumlupınar savaşı Türkler ve Yunanlılar tarafından gerçekleştirilmiş olan bir savaştır. Türk ordusu, Yunan ordusunu Anadolu'dan püskürtmek için Afyon'a 120 bin kişilik bir ordu ile çıkarma yaptı. Sabah top sesleriyle başlayan savaşta Yunanlıların toplam üç cephesi Türklerin eline geçti. Türkleri durdurmak isteyen Yunanlılar bütün birliklerini Güney cephesine doğru çekti. Fakat Yunan generalin yaptığı tarihi stratejik hata Yunanlılara savaşı kaybettirdi. Türk ordusuna karşı bu cephelerde daha fazla dayanamayarak büyük kayıplar veren Yunan ordusu, Dumlupınar’a doğru ilerlemek istedi. Yunan kuvvetlerini Türk ordusu durdurdu. Yunanlılar iyice çembere alındıktan sonra 30 Ağustos sabahı Büyük Taarruz gerçekleşti. Büyük kayıplar veren Yunan ordusunun artık bütün gücü kırılmıştı. Mustafa Kemal Paşa'nın bu savaştaki başarısı tüm Dünya'da konuşulur oldu. 26 Ağustos 1922'de Kütahya’da başlayan Dumlupınar savaşı, 30 Ağustos 1922'de Büyük Taarruzla sona ermiştir. Dumlupınar savaşı; milli mücadelenin ne amaçla yapıldığını ve Anadolu'nun tamamen Türklere ait olduğunu belirtir.

Gerek Dumlupınar, gerek Malazgirt her ikisi de başımızın üstünde ulu tarihlerdir. Birincisi yoktan bir vatan kazandırmış, ikincisi ise kazanılan bu vatanı yok olmaktan kurtarmıştır. Anadolu’da kazanılan bütün zaferler zincir hâlinde Malazgirt ana halkasına dayanır. Dumlupınar Savaşı ve 30 Ağustos Zaferi’nin 100.Yılı ile Malazgirt Zaferi’nin 971.Yılını kutluyor, şehitlerimize rahmet, gazilerimize sağlık ve sıhhat diliyoruz.