YENİGÜN ÖZEL

Makineleşmeyle tarımda verim arttı

Abone Ol

Yaptığı yatırımlarla Çumra’dan başlayarak bugün ülkesinin kalkınmasında büyük payı olan Zeki Sayıcı, iş hayatını anlattı. ÇUM-PAŞ ve ÇUM-SAN’ın Çumralıların da desteğiyle ilçelerinde 15 arkadaş ortaklığıyla kurulduğunu ifade eden Sayıcı, ‘önceden bankacılar iş verenleri kapılarından kovarlardı, bugün onlar iş verenlerin peşinde’ dedi. İlçesi için 15 arkadaşın emekleriyle kurulan fabrikalar gelişerek bugün 10 bin kişiye istihdam sağıyor.

Zamanında Çumra’nın kalkınmasında büyük emeği olan isimlerden Zeki Sayıcı’yı bir de kendinden dinleyebilir miyiz?

Ben Zeki Sayıcı. 1942 yılında, Bozkır Soğucak Köyünde doğdum. Çumra’da okulu bitirdikten sonra sanat okuluna gittim. Farklı sektörlerde çalıştım. İş hayatına ailemin yaptığı işle başladım. Çiftçilik, değirmen, kamyonculuk, bakkal ve manifaturacılık yaptım. Kardeşimle ortak olarak Çumra’da petrolcülük, oto lastik ve oto ticaret işleri yaptık. Bunun dışında farklı işletmeler kurduk. 81 yaşındayım. Şimdi de emeklilik hayatı yaşıyorum.

Kurmuş olduğunuz işletmelerden biraz bahseder misiniz, kimlerin desteği oldu?

Şahsi ve iş le ilgili işlerimde her zaman ailemle birlikte karar aldım. Fabrika kurarken her zaman hizmet edebilmek için o günün şartları hangi sektöre elverişli ise 15 arkadaşımla birlikte o şekilde Çumramıza kazandırmaya çalıştık. Bin 500 ortaklı yem fabrikası kurduk, buradaki hissem 10 binde 8’dir. ÇUM-PAŞ Yem Fabrikası’nın yanında ÇUM-SAN Un Fabrikasını kurduk. Bu iki tesis içerisinde hayvancılık ve yonca kurutma tesisi olarak da çalıştık. Yaptığımız çalışmaları, Avrupa’daki çalışan kardeşlerimizin ve Çumra halkının desteğiyle yaptık. Biz 15 arkadaş bu işe başlarken ‘büyük hisse almayacağız’ dedik ve almadık. Kurulan fabrikaların borçlarına biz kefil olduk. Bu şirketlerin sürekliliği için yüzde 25 PANKOBİRLİK, yüzde 15’te Konya Valiliğine ortaklık hissesi verdik. 1999’da şirket yönetiminden ayrıldım, şirketi büyük ortak olan PANKOBİRLİK gibi firmalar idare etti. Benim gibi 10 binde 8 hissesi olup da hissesini devreden ikinci kişi yoktur. Temellerini bizim 15 arkadaş olarak attığımız ve şu anda Recep Konuk’ a ait olan fabrikada, bugün 10 bin işçi çalışıyor. Tabi Recep Konuk, bizden sonra işleri çok daha büyüttü. Çocuklarımın ‘biz kendimiz çalışacağız’ demelerinden dolayı işletmelerim kirada, bende emeklilik hayatını 6 ay Konya’da 6 ay Anamur’da geçiriyorum. Benim şahsi işletmelerimde çalışanların yüzde 70’i beni arar, hepsine teşekkür ediyorum.

Biraz da sosyal yaşantınızdan bahseder misiniz?

1950’de milletvekili olan Ziraat Meslek Okulu mezunu Ali Rıza Ercan başkanlığında kurulan Demokrat Parti yönetiminde rahmetli babam da görev alıyordu. Bende siyasetin içinde olan bir babanın oğlu olarak 1973’ten itibaren Adalet Partisi 2. Başkanı, sonradan da İlçe Başkanlığı’nı yaptım. 1977’de Belediye Meclis Encümen üyeliği 1989- 94 yıları arasında da Çumra Belediye Başkanlığı yaptım. Tabii 1989- 94 arasındaki başkanlığım Adalet Partisinin devamı olan Doğru Yol Partisi’ndendi. Zira 1980 ihtilali ile Adalet Partisi kapatılmıştı. Sonradan AP’sinin açılmasına karar verildi. Adalet Partisi delegeleri olarak toplandığımızda bizler DYP’nin AP ismi ile devam etmesi ile arzuluyorduk ama Sayın Genel Başkanımız Demirel’in isteği doğrultusunda partinin DYP olarak devamına karar verildi. Ben 1970’li yıllarda Çumra Ziraat Odası meclis üyesi idim. Daha sonra yönetim kurulunda bulundum. Konya Sanayi Odası meslek komitesi üyeliği ve Konya Sanayi Odası meclis üyeliği, Konya Sanayi odası yönetim kurulu üyeliklerinde de bulunduk. Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Yönetim Kurulu üyesi, Petrol Ürünleri İşveren Sendikası (PÜİS) Genel Başkan Yardımcılığı yaptım.

Usta çırak ilişkisi geçmiş yıllarda nasıldı?

Geçmiş yıllardaki usta- çırak ilişkisine bakacak olursak; baba, oğlunu işe verirken ‘eti senin, kemiği benim’ derdi. Ustalar da ahiliğe uygun olarak çocukları yetiştirirdi. Çocuklar da gayret sarf eder, usta olmak için birbirleriyle yarışırdı. 28 Şubat hadiseleri, imam hatip ve sanat okullarını kapatarak usta çıraklık ilişkilerini bitirdi. Şimdi usta olmayı değil, ne kadar para alacaklarını düşünüyorlar. İşçi bulamama sorununa gelecek olursak, bunun sebebi de sanayicilerin toplanıp bir çıraklık okulu kurmamasıdır. Böyle bir okul kurulursa, inanıyorum 5 yılda bu sıkıntı çözülür.

Geçmişte yaşadığınız zorluklardan bahsedip günümüzle kıyaslar mısınız?

Bu işin zorluk kısmına gelecek olursak, Türkiye’de ne iş yaparsan yap zorlukları var. 1960-80 ihtilalleri, 24 Ocak ve 5 Nisan kararları gibi önümüze birçok sıkıntı çıktı, ülkedeki bütün kitleleri zora soktu. Türkiye’de ne zaman bir yatırım yapacak olsak, içeriden ve dışarıdan yapılan çelmelerle işler kötüye gitmiştir. Sayın Demirel’in ‘ülke 70 sente muhtaç’ deyimi çok yerinde bir ifadeydi.  Ülkemizde çiftçi, esnaf, tüccar ve sanayicilerden büyük işletme sayısı 5’i geçmezken bugün çok daha büyük pek çok işletme var. Önceden bankalar kapıdan kovar, devlette çok destek veremezdi. Ancak şimdi bankalar, işletmelerin peşinde koşuyor. Devlet desteği, işletmelerin yanı başında.

 Çiftçilik, ticaret ve savunma sanayisi de dahil sanayilerimizde üretim artık çok daha fazla. Tarımda da diğer sektörlerde olduğu gibi, el işçiliğinin fazla olduğu dönemlerde hasadı ekim ayında elimizle, orak ve tırpanlarla yapardık. Şimdi ise, ürünün ekiminde toplanmasına kadar her şeyi makine ile el değmeden halledebiliyorsunuz. Dekarda 200-300 kilogram aldığımız buğday, günümüzde 1 tona ulaşabiliyor. Dekarından 1 ton aldığımız pancarın makineyle ekilip hasadının yapılması sayesinde bu sayı 10 tona kadar ulaşabilmekte. Rahmetli Özal, Tarım Bakanına ‘’500 kilogram mısır ve soya istiyorum’’ dediği zaman üretilemiyordu çünkü mısır, ülkemizde enderdi, şimdi ise 8 ton mısır üretiliyor.  Bunu tüm sektörlerde diyebilir. Makineleşmenin yaygınlaşması, verimi arttırdı. İnsanların işi kolaylaştı ve inşaat mühendisleri masa başında, ziraat mühendisleri kendi ofislerinden sanki iş başındaymış gibi kontrol edebiliyorlar. Dilekçe ve yazı yazdırmak için arzuhalci sırası beklemek yok, her şey internetten hallediliyor.

Konya sanayisinin durumunu değerlendirir misiniz?

Eskiden Konya Sanayisi dediğimiz zaman Larende Caddesi ve Eski garaj kenarındaki birkaç demirci, nalbant, han işleriyle uğraşanlardan ibaretti. Konya Sanayisi bugün devletin de desteğiyle yurt dışına ihraç eder duruma geldi. Savunma sanayiinde de kullanılan helikopter, uçakların parçaları üretiliyor. Bazen dışarıdan ambargo uygulansa da Konyalı sanayicilerden Allah razı olsun, kendi emekleriyle destek almadan işler başarıyorlar. 81 yaşındayım, bu becerilerinden dolayı gözlerinden, ellerinden bile öperim. Bütün çok çalışan esnafımıza, işletmelere, Konya’nın ve ülkemizin büyümesinde katkısı olan herkese sevgi ve saygılarımı sunarım. Konya basının da dürüst ve kaliteli işler yaptığına olan inancım tamdır.

Gençlerimize tecrübelerinizden tavsiye verir misiniz?

Gençlerimize tavsiyelerim: Hiçbir şeyden korkmadan yürümesin, koşsunlar. Kendilerine, büyük firmaları örnek alsınlar. Türkiye’de ilk 5’te yer alan Aydınlar Otomotiv gibi birçok kişiye istihdam sağlayan abilerini örnek alsınlar. Onlar için koşma vakti. Koş arkadaş koş, emekli olmayı değil, koşmayı düşün. Eğer çalışırsanız, başarırsınız. İleriye dönük yatırımlar yapın, hayatın içinde olun ve günümüz teknolojisini takip edin.