Konya şimdilerde lale devrini yaşıyor!

Her yönüyle buram buram tarih kokan Alaeddin Tepesi rengarenk!

Bir dönem Hollanda'dan ithal ettiğimiz laleleri şimdi öz toprağında, ana vatanında, Anadolu'da tekrar yetiştiriyoruz. 

Yetiştirdiklerimizi de hem Türkiye geneline pazarlıyor; hem de aralarında Hollanda'nın da bulunduğu dünyanın muhtelif ülkelerine ihraç ediyoruz. 

Parklar ve bahçeler farklı bir boyut kazandı. Haykırıyorlar yeniden doğuşu!

Kısa bir süre önce toprakla buluşturulan lale soğanları adeta baharın müjdecisi gibi çiçek açtı. Kısacık ömrü olan lalelerin oluşturduğu renk cümbüşü izlemeye doyamayacağınız bir görsel şölen sunuyor.

Belki de laleleri önemli kılan ömrünün kısa olması. Göze ve gönle hitap eden bu renk deryasının, insanın içini okşayan, huzur veren, yüzleri güldüren çiçek demetinin insanın içinde de çiçekler açtırması!

Bugünlerde hiç mezarlık ziyareti yaptınız mı?

İnsana ölümü hatırlatan, bu toprağın altının da olduğunun bir göstergesi olan, dün bizimle olanların bugün nerede olduğunu gösteren, dolayısıyla ölümden sonra hayatın var olduğunu göstererek hisse almamızı sağlayan mezarlıklar da şimdilerde çiçek açmış durumda.

Bir öğreti sunuyor, ders veriyor bu çiçekler!

Bakmak görmek arasındaki farkı ortaya koyuyor. Bakıp geçmek yerine onun dilini anlamayı, gösterdiğini görmeyi, verdiği mesajı algılayabilmeyi hiç denediniz mi?

Mezarlıkta açan bahar çiçekleri hem ölümü, hem de ölümden sonra başlayacak olan ebedi hayatı simgeliyor. 

Dile geliyor buradaki çiçekler, böcekler!

'Her nefis ölümü tadacaktır'ı, 'Nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz, öyle dirilirsiniz'i, bu dünya hayatının fani olduğunu, bugün var olup yarın yok olacağımızı söylüyor bu çiçekler.

Her şeyi bir yaratanın var olduğunu, ona iman etmek gerektiğini anlatıyorlar!

Günlük hayatın yoğunluğu, stres, sıkıntı, gam, keder! Aklınıza ne gelirse bu konu ile ilgili. Varsa bir derdiniz sıkıntınız, elbette ki Allah'a sığının. Mezarlıktan, çiçekten, böcekten, şundan, bundan medet umun demiyorum. 

Ama özellikle bu mevsimde mezarlıkları ziyaret etmenizi tavsiye ediyorum. Musalla Mezarlığı şehrin en işlek caddelerinin arasında olmasına rağmen, içine girdiğiniz zaman kendinizi bir anda farklı bir ortamdaymış gibi hissediyorsunuz. 

Kuş cıvıltıları, rüzgar uğultusu ve ağaç hışırtısından başka ses yoktur.

O havayı ciğerlerinize soluduğunuz zaman mis kokulu çiçekleri ruhunuzun derinliklerinde hissediyorsunuz. 

Orada bulunduğunuz zaman dış dünya ile bağınızı tamamen koparıveriyorsunuz. Ne gam, ne de keder. 

Kalmıyor hiçbirinden en ufak bir eser!

Bütün bunlar Allah'ın bize bir lütfu değil de nedir?