1980 yılından sonra şekillenen yeni durumu ifade etmek için kullanılan küreselleşme, başta ekonomi olmak üzere hemen tüm alanlarda etkisini göstermiştir. Dünyanın bu yeni anomalik görünümü, kendisini daha iyi konumlandıran finans sektöründe, daha anlamlı kılma çabası içerisinde göstermiştir. Bu oluşan yeni anomali, üretim faktörlerinden birisi olan sermayenin getirisini diğer üretim faktörlerinden (işgücü, doğal kaynaklar ve müteşebbis) daha üst sıralara taşımış ve pek çok bölüşüm dengesizliğini ortaya çıkarmıştır.

Şimdi dünya bu yeni oluşan anomalinin esiri haline gelmiştir. Bulunduğu ortamdan çıkış imkânı sınırlıdır. Çok değil daha İkinci Dünya Savaşından sonra sinyallerini vermeye başlayan küresel kapitalizm, kartopu etkisi ile büyümüş, kapitalizmin doğası olan kâr güdüsünü bile içine alacak şekilde gelişmiş hatta kâr olgusunu katlamıştır. Bu yeni durumu, Schumpeter'e atfen, yeni küresel yaratıcı kâr yıkımı olarak niteleyebiliriz.

Tek kutuplu dünyanın dumuru olarak bile isimlendirilebilir.

Ekonomilerin, konjonktür dalgalanmaları bu yeni durumu kavrama yanlışlarından ileri gelmektedir. Ortada olmayan bir üretimin finansal piyasalarda alınıp satılması ve fiyatlanması gelecek yıllarda yeni krizleri beraberinde getirebilir.

Reel sektörün finans sektörü ile ilişkisini konu alan fon ihtiyacının karşılanması farklı alanlarda bulunan yüksek kârlı alanlar göz önüne alındığında ilişkinin yönünü değiştirmektedir. Yatırımlara dönüşmeyen finansal fonlar, reel sektör öncelikli alanlarından başta işsizlik olmak üzere pek çok sorunu beraberinde getirecektir.

Peki, hem ülkelerin hem de reel sektörün alması gereken önlemler var mıdır?

Reel sektör kâr oranları (vade yapısı ve karlılık oranları) finansal fonların getirisinden geride kaldığından kısa vadeli görünümde pek bir farklılık olacağını düşünmüyorum. Belki orta ve uzun vadede farklı alt sektörler ortaya çıkabilir (teknoloji boyutlu). Diğer yandan ülkelerin bu durum karşısında alacağı önlemler bu süreçte çokça tartışılacağa benziyor. Denetim, vergileme, kontrol mekanizmaları bunlardan bir kaçı.

Yine bu konuyla ilintili Merkez Bankaları 2000'li yıllardan sonra kendilerine verilen bir görevi (finansal istikrarı sağlama) aşırı kâr tutkunları açısından değerlendirilme görüntüsü çizerek daha fazla finansal serbestlik ve akışkan paranın rahat dolaşımı açılarından denetimden yoksun olarak sürdürmeye devam ediyorlar.

Bu haliyle finansal gelişmeler denetim mekanizmasından hızlı ilerliyor. İleride dünya merkez bankaları entegrasyonu sağlanırsa şaşmamak lazım. Sonuç olarak sahnelenen oyun ve oyuncular bir aksiyon sahnesi canlandırıyor. İzlemekten başka çaremiz galiba yok. Sanırım bu haftaki konu biraz senaryolar üzerinden gelişti. Umarım okurken sıkılmamışsınızdır. Zira can sıkıcı bir oyun.

Y. Doç. Dr. Bülent Darıcı

[email protected]