Madde planında kainatı , mana planında Arşı kuşatan bir davanın, bir idealin, Rabbani bir hizmetin kara sevdalısı muallim tanımak,dünyasını tanıtmak, bir dağı bir karıncaya taşıtmak kadar zordur.Hatta muhaldir.

 Muallim kavramını yetenekleri sınırlı, aciz-i mutlak bir varlığın küçücük aklına kavratmak hepsinden daha zordur. Zira il muallim (muallim-i evvel) , Hz. Adem’e eşyanın isimlerini ve ne işe yaradıklarını birbir öğreten ve bu konuda melekleri de imtihan eden kadir-i mutlak olan yüce yaratandır.

“ Allah, Adem’e bütün isimleri (eşyanın adlarını ve ne işe yaradıklarını) öğretti. Sonra onları önce meleklere arzedip (sunup) , “ Eğer siz sözünüzde sadık iseniz şunların isimlerini bildirin” dedi. Bakara : 31

Topyekûn insanlığın son muallimi ise iki cihan güneşi alemlerin hilkat sebebi Hz. Muhammed (S.A.S) dir.  Vahiy ikliminin en yüce muallimi, tüm muallimen, şüphesiz ben muallim olrak göderildim. Allah’ın yeryüzündeki halifesi ve Rasullah’ın (S.A.S)  varisi muallimin gayesi ve hedefi Talim ve terbiyedir.  

 Terbiye: Yüce Allah’ın Esma-i Hüsnasından olan “ Rab” kelimesinden türemiştir. (müştaktır) Yüce yaratana “Rab” denilmesi gerçek anlamda her şeyi (canlı, cansız) besleyip ,büyüten, geliştiren, yetişme ve gelişme yeteneğini , yaratırken, öz cevherine koyan olmasındandır.

İşte bundan dolayıdır ki , Rabbani bir vazife , Rahmani bir gaye olan terbiye insanın aklı, bedeni, ruhi kabiliyetlerini eğitmek ve kemale erdirmek ,fıtratlına ( yaratılışına) yaratılış gayesine uygun hale getirmektir. Başka bir ifadeyle terbiye; insanın maddi ve manevi yapısını zararlı unsurlardan koruyup, faydalı şeylerde yaratılış gayesine uygun olarak, yine yaratılışında var olan cevherlerini harekete geçirerek en yüce gayeye ulaştırmaktır.

Muallim; bu terbiye anlayışı ile insanlığın miracından şeytanın maskaralığına, Ahsen-i takvimden esfele safiline yuvarlanma tehlikesinde olan insanı, en şerefli , en haysiyetli varlık makamında tutmak ve yeryüzünde mukaddes kitabımız Kuran’ın ifadesiyle” Hatırla ki, Rabbin meleklere éBen yeryüzünde bir halife yaratacağım. Bakara 30Buyurmasının kılavuzluğunda, Rabbinin halifesi olma şeref ve izzetini koruma çabasındadır.

Muallim; Kura’anı Kerimin ifadesiyle “ oku ve öğren”… İnsana bilmediklerini öğreten ve kalemle yazdıran rabbin erkemdir. ayetinin sırrına agah (vakıf, bilen , uyanık, haberdar) Alak 3,4,5 olarak ideal insanı(Kur’an neslini , dava adamını ) gayesine uygun biçimde yoğurma davasındadır.

Muallim; İnsan fıtratının sistematiğini bozmadan , hilkafine (yaratılışına) halel getirmeden, onu rabbani sanatın ilahi hakikatin ve hikmetin ölçüleri dahilinde sünnetullah’a uygun metanetle işleyen bir sanatkardır.

Muallim; fertte insan nevine has ve insan için , faydalı olan bütün  kapasiteleri ahenkli olarak çalıştırmak ve fertte ferde has gözüken kabiliyetleri bünyenin umumi ahengini bozmayacak şekilde geliştirmek, bu dengeyi bozma durumunda olan nefsani sıçrayışları frenlemek davasında ve çabasındadır…

Muallim; İçinde yaşadığı toplumun değerlerini (milli-manevi)de öğreterek ferdilikten (bireylikten) çıkarıp toplumun bir uzvu (organı) yapma idealinde ve davasındadır. Bu durumda çile, sabırmuallim için bir nasiptir.

Muallim; İnsandaki (kainatın hulasasındaki ) ilahi sırtarı,keşfeden bir kaşiftir.

Muallim; Her biri ayrı ayrı fıtratta , karakterde yaratılan insan neslinin (yavrularının) karakter tellerine şefkat ve merhamet mızrabıyla vurabilen ve ondaki gizli kabiliyetlerden ses çıkarabilen bir sanatkardır.

Muallim; Vahiy ikliminde, kudretli namütenahi(sonsuz,sınırsız) ile yetişen insanlığın son muallimi Hz. Muhammedin (S.A.S) dilindeki edebi kullandığı her kelimede muhafaza eden haya ve edeb abidesi , ilmi namuskarlığın yegane koruyucusu bir sanatkardır, bir edibdir.

Muallim; Mikro planda çocukta şahsiyeti inşa faaliyetiyle makro planda yarınki toplumu kurma davasında olan bir sanatkardır.

Muallim; Yüce Allah’ın “ Ey iman edenler! Kendinizi ve aile efradınız yakıtı taş ve insan olan ateşten koruyun! “ şeklindeki şiddetli ihbarının ve ihtarının uyanıklığı içinde kendine teslim edilen, emanet edilen körpe dimağları dahili ve harici düşmanların penceresinden , yıkıcı ideolojilerin, benliğini felc edici cereyanların tasallutundan, pehçesinden cehaletin bataklığından, süfliyatın, şeheviyyatın girdabından  koruma, kollama çabasını sürdüren bir mürebbi, bir mürebbiye, bir kurtarıcıdır.

Muallim; Eline aldığı ilahi cevheri talim, terbiye tezgahında işler tesviye eder, estetik kazandırır, cilalar, ona ruh verir, cesaret aşılar, kültür özümsetir ,onu ruhsuz idraksız (şuursuz), dünya vatandaşı olmaktan koruru, onur abidesi yapar.

Muallim; Eğitimin sırları ancak talebelere sevgiyle, şefkatle, merhametle ilim aşkıyla yaklaşarak çözülür. Eğitim yolda, havai iklimde değil , okulda ailede verilir. İnsan eğitimle doğmaz ama,eğitimler büyür, gelişir,olgunlaşır. Kültürle ,ahlakla kemale erer. Gerçeğinin şuurunda olan bir sanatkardır.

Muallim; Mualllim-i sani Hz. Peygamber (S.A.S)’in “ Öğretiniz fakat  nefret ettirmeyiniz . Şüphesiz gerçek muallimi şiddet gösteren muallimden hayırlıdır”. “ Öğretiniz kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız,müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz, korkutmayınız. Sizden birisi gazaba gelirse sussun” klavuz sözlerini , kulaklara küpe özdeyişlerini kendine düstur eden seçkin insandır. 24 Kasım Öğretmenler gününü tebrik ederim.