Sezon başında maç oynamak zordur. Hele oyunun sonunda bir kupa varsa işler daha zor olabilir. Geçen yılın sonunda temposu ile rakipleri birer birer yenerek şampiyon olan, ön alanda basan kaybettiğinde tekrar çabuk kazanan, rakibi bunaltan, hata yapmaya zorlayan bir Galatasaray hatırlıyoruz. 

Ayrıca sezonun özellikle son haftalarında atanı ile tutanının formları sayesinde işlerini bir hayli kolaylamıştı. Ancak bu yıl Şampiyonlar Ligi’ne direk gidecek Galatasaray takımının ekonomik şartlarının izin vermemesi nedeniyle gerekli transferler yapılamadığı gibi, takımdan ayrılmak isteyen oyuncuların çokluğu takım içi dengelerini bir hayli etkilemiş gözüküyor.

Akhisar takımı ise kendisine kupa kazandıran hocasıyla yollarını ayırmış ama tecrübeli ve ofansif oynatmayı seven Saffet hoca ile yola devam kararı almış….

Akhisar takımının geçen yılki en belirgin özelliği 2. Bölgeyi dik ve hızlı paslarla geçen, rakip savunmanın özellikle beklerin arkasına atılan toplarla pozisyon üreten yapısı bu yıl da işleyecek miydi ?

Maç başladı ve gol oldu, golde ceza alanı içindeki 3 Akhisarlı oyuncunun üçü de topa vurdu ve son vuruşu yapan SELEZNOV tabelayı değiştirdi. Bu arada ceza alanı içinde 7 Galatasaray’lı oyuncunun hiçbiri topa dokunamadı.

Sonra Akhisar kaptırdığı her topta kendi 1. Bölgesine hızla koşarak alan savunması yaptı. İlginç olan da bu zaten.. Rakip oyuncuyu karşılamayan kendi ceza alanına koşarak savunma yapan bir takıma Galatasarak nasıl 80 dakika pozisyon bulamadan oynadı anlayamadım.

İşin ilginç yanı Galatasaray da orta sahasının yumuşaklığı nedeniyle rakibine çok pozisyon verdi… Akhisar ilk 45 dakikada girdiği pozisyonları değerlendirse maç erkenden 3 olacaktı . Galatasaray kulübesinde oturan MUĞDAT Akhisar adına sahada olsaydı eğer başka başka şeyleri yazıyor ve anlatıyor olabilirdik…

Galatasaray savunması bu yıl, bu 4’lü ile çok pozisyon verir. Neden mi ? Belki sezon başı diyebiliriz ama, ne stoperlerin birbirine kademesini, ne beklerin merkeze ters kademe yardımlarını, ne orta sahanın eksilen savunmanın açığını kapatacak altı pasa kadar inen koşularını hiçbirini göremedik. Sanki hepsine bir hat verilmiş o hat üzerinde düz bir şekilde idare ediyorlar. Akhisar da alan boşaltan koşu yapan oyuncu olmayışı Galatasaray’ı olası bir hezimetten kurtarıyor. Bir iki çapraz koşu veya aldatmalı driplingler bu savunmayı hallaç pamuğu gibi atar.

İkinci devre ile Akhisar savunmasını kalesine yaklaştırdı, bunun sonucunda baskı yedi ve Fatih Hoca’nın “topu rakip kaleye yaklaştırdım, bir forvet daha alıp savunmanın dengesini bozayım” hamlesi işe yaradı ve EREN oyuna girip skoru eşitledi. Bu maç içindeki en doğru hamlelerden biriydi. Sonrasında Galatasaray’ın üretmeyen baskısı, Akhisar’ın cılız kontra çıkışları maçı 120 dakikaya ve sonunda penaltılara taşıdı.

Akhisar takımını fizik olarak beğenmedim, oyuncuların görüntüsü hiç FEET değildi, SELEZNOV ve MANU 25. Dakikada ellerini bellerine koydular. Belki de bunun sebebi, eksik gördükleri Galatasaray defansının arkasına

yaptıkları 50-60 metrelik koşulardır, yine de böyle büyük bir maça fiziksel olarak hazır olmadıklarını gördüğümü söylemek istiyorum.

Galatasaray da FEGUİLİ ve BELHANDA’nın talipleri varsa para ediyorlarsa hemen gönderilmeli, RODRİGEZ iyi bir oyuncu ama biraz bencilleşmiş ve kendini takımın üstünde görüyor görüntüsü vardı. GOMİS mi ? O bırakın gideyim diye yalvarıyor….

Sözün özü “BU GALATASARAY’A ŞAMPİYONLAR LİGİ AĞIR GELİR VE FATİH HOCA İLE YÖNETİM ÇOK

HIRPALANIR, AKHİSAR DA LİGDE İDARE EDER, AVRUPA DA ÇEKECEĞİ KURA ÖNEMLİ”

Hazır görmüşken zeminle ilgili de birkaç cümle kuralım… Kimse, hava şartları dolayısıyla zemin kötüleştiğinde Atiker Konyaspor’dan pas oyunuyla gol beklemesin… Yapıldığından beri halı saha kıvamında olan sahanın neden bu hale geldiği araştırılmalı. Önlemleri alınmalı ve eski kalitesine kavuşturulmalı derim.