İslam medeniyetinin önemli üslerinden biri hiç şüphesiz ki Konya'dır...

Konya'nın taşında toprağında, yürüdüğünüz yolunda, attığınız adımında, bir ara sokakta, herhangi bir ilçede İslam motifleriyle bezenmiş bir eser mutlaka karşınıza çıkar. 

Bir mescid, bir kümbet, bir medrese, bir köşk kalıntısı, bir cami geçmişe ilişkin çok şeyler anlatır anlamasını bilene.

Anadolu'da İslam Medeniyeti'nin temellerinin atılmasında, yeşerip büyümesinde, kök salmasında hiç şüphesiz ki İslam medeniyetini daha ileri seviyeye taşıyarak geleceğini parlatmak isteyen Anadolu Selçuklularının büyük bir etkisi vardır. 

İslam'ı bu topraklarda var edebilmek için atalarımız var güçleri ile çalışmışlar. 

Tabi ki medeniyet sadece fiziki yapıdan ibaret değildir. Taharet nedir bilmeyen bugünün 'modern Avrupası' temizliği bile Haçlı seferleri ile geldikleri bu topraklarda Anadolu Selçuklularından öğrenmişlerdir. 

Geçmişte atılan bu temeller yüz yıllar sonra bu medeniyete başkentlik yapmış olan Konya'nın İslam Dünyası Turizm Başkenti ilan edilmesini de sağladı. 

Altını doldurmadığımız sürece adını İslam Dünyası Turizm Başkenti koymuşuz, hiçbir önemi yok...

Bunun altını doldurabilmek için ise şehri yönetenlere büyük görevler düşüyor. En büyük paydaş ise hiç şüphesiz Kültür Müdürlüğü olacaktır. 

Şimdiye kadar yapılıp edilenlere baktığım zaman aklıma sadece 'İslam Dünyası Turizm Başkenti Konya' logosu geliyor. Haricen dişe dokunur bir etkinliğin yapıldığını varsayamıyoruz...

Konya'da yayın yapan gazeteler, televizyonlar ve internet haber siteleri ve diğerleri... İl Kültür Müdürlüğü'nü şimdiye kadar birçok konuda eleştirdik. Eleştirmekten maksat bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek olduğ her daim...

Konya'nın taşıdığı bu büyük vasıfların altını doldurabilecek etkinliklerin yapılması gerektiğine işaret ettik hep. Marka olmuş Şeb-i Arus etkinlikleri bile başka şehirlerde yapılan etkinliklerin gölgesinde kalmaya başlamıştı. 

Halbuki böyle mi olmalıydı? Konya, turizmle, kültürle, sanatla anılmalıydı. İslam Dünyası Turizm Başkenti ilan edilen Konya, İslam turizminin de önemli bir üssü haline gelmeliydi. 

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nde kısa bir süre önce değişiklik yapıldı. 

Eski Kültür Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mustafa Çıpan, bir süre önce yaptığı açıklamayla İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ndeki görevinden ayrıldığını ifade etmişti.

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne Abdülsettar Yarar atandı... Abdülsettar Bey, daha önce de İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü görevini yürütmüş, dolayısıyla alanında uzman, Konya'yı bilen, Konya'nın kültürünü bilen bir isimdir.  

İade-i itibar yapıldı diyebiliriz bu manada...

Yeni görevinin kendisine hayırlı olmasını diliyoruz. Sadece kendisine değil tüm Konya kültür camiasına ve Konya kültürüne de hayırlı olur inşallah. 

Büyük bir sorumluluğun altına girdiğinin farkındadır. Böylesi bir süreçte bu sorumluluk daha da artıyor. Hoş, yılın son aylarına girdik. Ama olsun. Önümüzde Şeb-i Arus var. Zaman kısa, yapılacak çok iş var. 

Abdülsettar Bey, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne geldiğini hissettirmeye başladı. Geçtiğimiz yıllarda Aralık ayı yaklaştığında Kültür Müdürlüğü tarafından bir program organize edilir, bu programda yapılacak olanlar anlatılırdı. 

Toplantıda Kültür Müdürü'nün sağında Vali bey, solunda Başkan bey otururdu. Her şey hazır olurdu. Sadece hazır olan sunulurdu. 

Abdülsettar Bey, geçtiğimiz Cumartesi akşamı, Konya basınının temsilcilerini biraraya getirdi. Daha önce yapılmayan bir yöntemle yaptı bunu...

Güzel bir ortamda, sadece Kültür Müdürü ve müdür yardımcılarının ile Konya basınının temsilcilerinin bulunduğu bir ortamda Konya'nın kültürüne ve turizmine dair fikir alışverişinde bulunuldu. 

O her zaman konuştuğumuz ve özellikle Aralık ayı yaklaşırken üzerinde titizlikle durduğumuz Şeb-i Arus etkinlikleri ve Mevlana konusu ile sığ kalmadı bu toplantı. Konya'nın bir kültür ve turizm şehri olduğu kanaati üzerinde duruldu uzun uzun...

Eksik yönler tartışıldı. Neler yapılabileceği, bunların hangisinin Kültür Müdürlüğü ukdesinde olduğu, hangilerinin merkez ve taşra belediyeleri tarafından gün yüzüne çıkarılması gerektiği, merkezi idarenin nereye konumlandırılması gerektiği üzerinde duruldu. 

Yeni bir soluk, yeni bir umut doğdu aslında Konya turizmi ve kültürü adına. 

Konya'nın aslında düşünüldüğünde Mevlana'yı ayrı bir yerde tutarsak, dört mevsim 12 ay boyunca turizm ve kültürünü canlı tutabileceğimiz pek çok kültür ve turizm ögesinin olduğu kanaatine ulaşıldı. Belki de var olanlar yeniden keşfedildi ama buna da ihtiyaç vardı. 

Çok küçük bir örnek verecek olursak, Antalya'nın Dimçayı nasıl bir turizm merkezi haline gelmişse, bizim Dimçayı'ndan daha doğal, daha gösterişli Yerköprü Şelalemizin de turizm şirketlerinin durak noktası haline gelmesi gerekiyordu. Hal böyle mi, Yerköprü Şelalesi'nin etrafı çöplük gibi...

İşte bu ve buna benzer birçok turizm potansiyeli taşıyan materyalin küllerinden yeniden doğduğu bir dönem olacak inşallah önümüzdeki dönem. Abdülsettar Bey, bunun sadece bir veya birkaç kurumla başarılamayacağını tecrübelerine dayanarak ifade ediyor. Bir taş varsa ortada, bu taşı kaldırmak için herkes elini koyacak ortaya. 

Bu manada Konya basını olarak biz de üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu beyan ettik. Tabi ki boyacı küpü değil bu, bugünden yarına olmaz turizm işi. 

Ben, Abdülsettar Yarar Bey'in geçmişten gelen tecrübesini de göz önünde bulundurarak bu görevi başarıyla yürüteceğine inanıyorum. Ancak şu da unutulmamalı ki, bu şehirde denetim mekanizmasının çarkları sürekli işliyor. Bundan önce nasıl eksikleri ve yanlışları yapıcı bir şekilde eleştirerek daha iyi hale getirilmesini sağlamak için çabalıyorsak, bundan sonrasında da öyle olacak. 

Abdülsettar Yarar'a tekrar hayırlı olması temennisiyle...