KTO Karatay ve “Peymane” Topluluğu

 

5Mart 2015 akşamı MKM'de fevkalade güzel bir “ŞİİRLİ MUHABBET” akşamı yaşadık.

TRT'deki “Can Veren Pervaneler” programıyla insanımıza şiiri sevdiren “divan hafızı” Av. Hayati İNANÇ bey Konyamızdaydı.

KTO Karatay Üniversitesi Kültür ve Edebiyat Topluluğu “PEYMANE” başlangıç ve bitişiylr ayrıntılara dikkat edilen bir “Şiirli Muhabbet” düzenlemiş.

Başlarken sunulan “Hayati İNANÇ Kimdir, Biliyor musunuz?” görüntüleri de, program bitiminde rengarenk kağıtlara hazırlanmış, kurdelalı “Şiir Kısmeti” hediyeside güzel ve iyi düşünülmüş ayrıntılardı.

Misafirimiz Av. Hayati İNANÇ ise iki saate yaklaşan konuşmasında bize ünlü bilardocumuz Semih Saygıner'in seyirlik gösterilerini hatırlattı.

Söz ve şiir o gün akşam hiç teklemedi, kesintiye uğramadı ve ahengini kaybetmedi.

Sahnede seyirlik bir güzellik vardı.

Nabi ile başladık, Şeyh Galip, divanda adı AVNÎ olan Fatih Sultan Mehmed, Nev'i, Koca Ragıp Paşa, Ayaşlı Şakir, Şeyhülislam Yahya, Fuzilî, Hayalî, Molla Cami, Naili ve divanda adı BAHTÎ olan Sultan I. Ahmed.

Hepsi şiirleriyle MKM'yi şereflendirdiler.

Bir şehrayin güzelliği yaşattılar.

Kıymetli okuyucular, ancak bir kısmını yazabildiğimiz bu güzide şuarayı eserleriyle okumak, açıklamak ve araya nükteler ilave etmek herkesin harcı değildir.

Hafızasında YEDİ BİN şiir olan Hayati İnanç beyi tekrar teşekkürle hatırlıyoruz.

Nükteler gecenin zenginliği idi. Her duyduğum nükte ünlü şair Goethe'nin şu sözünü aklımıza getirdi: “Nükte Zekânın Çocuğudur.”

Sahnede 7000 şiirin hafızı varsa, nükte normaldir.

Mesela, “Fatih Lalasıyla Ebu Vefa'ya uğramak ister. LALA nedir bilirmisiniz gençler? Şimdi YAŞAM KOÇ'u diyorlar!”

Ve yine “Mahlas'ı biliyorsunuz gençler, şimdilerde nick name diyorlar!”

Hatıralar, Latif hatıralar! İki saate yaklaşan divan şiiri sohbetinin “serbest vezin” güzelliğindeki bölümleri:

“İstanbul'dayım, Hukuk okuyorum, okul bitmiyordu. Erenköyünden geçiyordum ve Üstad Necip Fazıl'ın evine uğrama cesareti bulamıyordum.

26 Mayıs 1983 gazetelerinde vefat haberiyle irkildim:

“Ey genç adam, yolumu adım adım bilirsin!

Erken gel, beni evde bulamayabilirsin”

İşte bu şiiri öbür dünyada aziz üstada sormak istiyorum: Benim için mi yazdın?

Hatıralar, Leziz hatıralar.

Tokat'ta kısa dönem askerdim. Traş olurken Yahya Kemal'den Sülayman Erguner'in bestesini okuyordum: Ömrün şu biten neşvesi tam olsun erenler.

Son meclisi cam üstüne cam olsun erenler”

Biraz sonra gür bir ses yükseldi:

“Biraz önce UŞŞAK bir şarkı okuyan vardı, kimdi o?”

Hilmi Şenalp'mış, mimarmış, Konyalıymış, o gün bugün hâlâ görüşürüz, kardeşi meslekdaşım Hasip bey de işte burada!”

Veysel ÖKSÜZ Bey Konyalı, pulluk ustası! NABİ'ye yazdığı TAHMİS mükemmel mi mükemmel! Oğlu Hüseyin ÖKSÜZ Bey de buradalar!”

Kıymetli okuyucular, 5 Mart 2015 akşamı şehrimize “ŞİİRLİ MUHABBET” armağan eden KTO Karatay Üniversitesi Kültür ve Edebiyat Topluluğu “PEYMANE” mensubu öğrenciler,

Mustafa Kerkercigil

İsmail Hakkı Ceran

Yunus Emre Gülbahçe

Emine Tuğçe Turancı'ya gönülden teşekkür ediyoruz.

“Peymane” bize Yahya Kemal'i hatırlattı. Yıllar önce Bekir Sıtkı Erdoğan merhumu bir toplantı biterken, şairimiz gür sesiyle Yahya Kemal'i okumuştu:

Biz şi'ri böyle söyledik, ağyar söylesün

Hem dost söylesün bunu, hem yar söylesün

Renk aldı özge ateşimizden şerab-u gül

PEYMANE söylesün bunu gülzar söylesün”