Bu konuyu yazılarıma defalarca konu ettim.

“1960’lı yıllarda şehirlerde nüfusumuzun yüzde 15’i yaşarken günümüzde bu oran,  yüzde 90’lara varmış durumda. Köylerde sadece yüzde 9 oranında nüfus kalmış. Yaşadığımız ekonomik, sosyal, kültürel, eğitim ve daha birçok alandaki sorunların kaynağının da bu dengesiz nüfus dağılımı olduğunu”  vurgulamaya çalıştım.

Eskiden köydeki bir hane şehirdeki beş haneyi kışlık yiyecek bakımından finanse ederdi. Kuru baklagillerini, et ve süt ürünlerini, hatta taze meyve ve sebzelerini şehirde yaşayanlar, köyde yaşayan anne ve babalarının yetiştirdiği ürünlerden temin ederlerdi.

Dolayısıyla her köşe başında büyük büyük marketler yoktu. Mantar biter gibi yeni yeni devasa marketler, alışveriş merkezleri açılmazdı.

Günümüzde üretim de nakliye de pazarlama da bir elin parmağını geçmeyen firmalarca ele geçirildi ve fiyat dengeleri alt üst oldu ne yazık ki. Ülke sathında istedikleri gibi at oynatıyorlar şimdi. Güya serbest piyasa ekonomisi uygulanıyor ama yaşanılan ise tam bir kartel piyasasına dönüşmüş durumda.

Az veya çok iktisat alanında dirsek çürütmüş olan birisi olarak bu ekonomik piyasaları konuşurken dilime bazı tabirler takılıyor. Tanımlarını yapıp geçeceğim.

KARTEL: Birbirinden bağımsız işletmelerin, daha çok kazanç elde etmek ya da başka kuruluşların, işletmelerin rekabetlerini ortadan kaldırmak gibi amaçlarla kurdukları büyük birlik...

TRÖST: Aynı alanda iş yapan çeşitli ortaklıkların pay belgitlerinin bir ortaklıkça elde edilmesi ve yönetimlerinin bu ortaklığı yöneten gruba aktarılmasıyla oluşan, tekelci anamalcılığa özgü bir ortaklıklar birliği.

TEKEL: Herhangi bir üretim alanını devletin elinde tutma, satışı tek elden yönetme ve fiyata egemen olma durumu.

REKABET: aynı işi yapan kimseler ya da kuruluşlar arasındaki daha iyiye ulaşma, daha iyi sonuç alma yarışması.

PİYASA: Alıcı ve satıcıların para, hizmet, değerli evrak değiş tokuşu yaptığı platformlara verilen genel isimdir.

PAZAR: Satıcıların belirli günlerde mallarını satmak için sergiledikleri belirli geçici yer.  Belli bir şeyin satıldığı yer. Alışveriş

ARZ: Sunma

TALEP: Satın alma isteği, arzusu.

ÜRÜN: Topraktan, bitkilerden, hayvanlardan, denizlerden ve benzeri doğal kaynaklardan elde edilen, üretilen yararlı şey...

FİYAT: Alım ya da satım bakımından bir şeyin para olarak değeri.

ENFLASYON: Dolanımda bulunan para miktarıyla, malların ve satın alınabilir hizmetlerin toplamı arasındaki açığın büyümesi nedeniyle ortaya çıkan ve fiyatların toptan yükselişi, para değerinin düşmesi biçiminde kendini gösteren ekonomik ve parasal süreç.

DEFLASYON: Para darlığı

STAKFLASYON: Ekonomide durgunlukla enflasyonun bir arada yaşanması durumu.

Bütün bu tanımlamalar, içinde bulunduğumuz hali pürmelalimizin göstergesi olan gerçeklerdir. Konuyu hiç teknik terimlere boğmaya da gerek yok aslında. Ülkemiz 50 senedir uyguladığı politikalarla bu sonucu göstere göstere yaşatmıştır ülkemize, dolayısıyla insanımıza. Kapitalizm başarılı olmuştur. Şimdi bütün siyasilerin kına yakma zamanıdır.

Örnek olarak benim köyüm 25 yıldır tek bir tane dahi buğday yetiştirmemektedir. Hâlbuki yüzyıllardır kıt kanaat da olsa geçindiği yegâne ürün buğday, arpa, çavdar gibi tahıl ürünleriydi. Bir kilo bile un satın almazdı. Şimdi toprakları bomboş bir vaziyette ekileceği günleri bekliyor.

Devletin acil tedbirler alıp bir çalışma yapması ve şehirden köye dönmek isteyenlerle ilgili projeler geliştirmesi elzemdir.

Köye döneceklerin tespiti için bir anket düzenlemeli ve ciddi ciddi bunun tespiti yapılmalıdır. Gönüllü bir şekilde köye dönmek isteyenlerin evlerini, ahırlarını, üretecekleri ürünlerin ve toprakların tedarikini sağlamalı ve sıkı bir denetimle bunları takip etmeli ve taahhüt ettikleri ürünleri mutlaka üretmelerini sağlamalıdır.

Böyle yapılırsa eğer görülecektir ki şehirlerdeki yaşam rahatlayacak, dolayısıyla oralara yapılan harcamalar azalacak, köyler modernleşecek, üretim artacak, tüketim azalacak, tekelcilik, kartelcilik, enflasyon gibi nahoş terimler anlamını yitirecek ve güzel Anadolu’muz tekrar cıvıl cıvıl bir yaşam alanına dönüşecek, dağlar kurda kuşa teslim edilmemiş olacaktır.

Yoksa “bugünlerimiz daha iyi günlerimiz” demeye devam edeceğiz, gelecekte ne kültürümüzden, ne ekonomimizden ne sosyal varlığımızdan bir eser kalmayacaktır.

Köylerimiz harabeleşmeye, şehirlerimiz köyleşmeye devam edecektir.

Allah sonumuzu hayreyleye...