Bazı küçük belirtilerin baş göstermesi üzerine 1 Temmuz Perşembe günü yaptırdığımız PCR testi eşimin ve benim pozitif çıktı.

Sağlık Müdürlüğü yetkilileri bazı ilaçlarımızı evimize kadar getirdiler. Bazı ilaçları da aile hekimimizin reçete yazması ile eczaneden temin ettik.

İlaçları kullandık ama bende öksürük ve nefes darlığı başladı. Bunun üzerine Numune Hastanesine giderek göğüs uzmanına müracaat ettim. Çekilen akciğer filminin temiz olduğu söylendi. Eve döndüm. İki gün daha evde ilaçlarımı kullandım. Bu iki gün içinde öksürük ve nefes darlığı gittikçe arttı. Bunun üzerine Ankara Gazi Tıp’ta görev yapan yeğenim Göğüs cerrahi uzmanı Doç. Dr. Muhammed Sayan’ı arayarak durumu anlattım. Çekilen akciğer filmini de gönderdim. Filmi inceledikten sonra bana şöyle dedi: “Dayı akciğerin iyi görünmüyor. İnfiltrasyon artışı dediğimiz bir durum var. Tomografi çekilse iyi olur.”

Bunun üzerine Meram Eğitim Araştırma yeni adıyla Meram Devlet Hastanesine giderek Göğüs Hastalıkları uzmanı Dr. Zühal Şentürk hanıma müracaat ettim. Gelişmeleri anlattım. Dinledikten sonra hemen tomografiye gönderdi. Tomografi sonucuna baktı ve “zatürre olmuşsun, seni hastaneye yatırmamız gerekir” dedi.

“Tamam” dedim ve aynı gün hastaneye yattım. Hemen tedavime başlandı.   

Gerek Başhekim Yardımcısı Dr. Mehmet Özcan beyin gerek doktorum Zühal Şentürk hanımefendinin gerekse yattığım bölümün bütün hemşir ve hemşirelerinin yakın ilgileri ve iyileşmem için gösterdikleri gayret hiç eksilmedi. Hastanede yattığım 18 gün boyunca hepsinden çok büyük ilgi, alaka gördüm.

Vücudum ilk 10 gün tedaviye cevap vermedi. Hatta gittikçe daha da kötüye doğru gitti. Gece gündüz yüzümde oksijen maskesi takılı duruyor, kısa bir an bile olsa oksijen almadan duramıyordum. Birkaç dakika çıkarmak mecburiyetinde kalsam nefes nefese kalıyordum. Konuşmak mümkün değildi. Bu arada öksürük nöbetleri de eksik değildi.

Onuncu gün iyiye gidiş olmayınca daha ağır bir ilaç vermeye başlamışlar. Bu ilaçtan da iki gün içinde sonuç alınmaz ise yoğun bakıma alma kararı vermişler. İki güne bir aldıkları kan tahlilini o gece bir kere daha aldılar. Yine iki güne bir götürdükleri akciğer filmine de o gece yine götürdüler. Her ikisinin sonucuna göre yaptıkları değerlendirmede çok az bir gelişme gösterdiğini tespit etmişler. On ikinci gün gece 24.00 de sağlık memurunun “hadi yoğun bakımdan kurtuldun” demesi ile ben olayın ciddiyetini daha iyi anladım. Demek ki hastalığım yoğun bakımlık hatta entübelik olacak kadar ciddiymiş.

Bu arada ne kadar şifa ayetleri, hadislere dayanan şifa duaları varsa onları defalarca okuyor, okuyordum. İnsan kendisinin ölüme doğru yol aldığını fark edince maneviyata daha da çok sarılıyor. Duyguları daha hassas hale geliyor. İnsan o anlarda çok değişik bir haleti ruhiye içine giriyor. O duygu seli içinde bazı şiirler de kaleme aldım.    

O güne kadar bir değişiklik göstermeyen vücudum, o günden sonra hızlı bir iyileşme sürecine girdi. Kurban bayramını da hastanede geçirdikten sonra hastaneye yattığımın 18. Gününde doktorumun; “artık bundan sonraki tedavi evde devam edebilir” demesi ile hastaneden taburcu edildim.

Evde 3 hafta süre ile verilen ilaçları kullandım. Bu süre zarfında yorgunluk ve halsizlik dışında fazla bir olumsuzluk yaşamadım ama evden dışarıya çıkmıyordum. Zira hem doktorum Zühal hanımın hem yeğenim Muhammed’in kalabalıklara girmemem ve kimseyle yakınlaşmamam konusunda ısrarlı tembihleri olmuştu.

Bizde hastaneden çıktıktan sonra bahçeye giderek günlerce orada kalmıştık. İlaçların kullanımı bittikten sonra kontrol için Meram Tıp Fakültesine giderek Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Turgut Teke’ye müracaat ettim. Yapılan kontroller ve incelemeler sonucunda bir olumsuzluk tespit etmedi. Sadece “enfeksiyon değeri biraz yükselmiş ama çok fazla değil, tolera edilebilir durumda” dedi. Hastaneye gelmişken 20 yıldır kalbimin doktoru olan Kardiyoloji uzmanı Doç. Dr. Abdullah İçli’ye de müracaat ederek kalbimi kontrol ettirdim. Zira koronanın kalbe olumsuz etki yaptığını da biliyordum. Abdullah beyden de “kalp zarında hafif bir iltihaplanma söz konusu ama takip edelim artarsa ilaca başlamamız gerekir” cevabını alınca eve döndüm.

Eve döndükten birkaç gün sonra ben de tekrar öksürük başladı. Yavaş yavaş nefes darlığı da etkisini göstermeye başlayınca Turgut beyi aradım. “Abi ben izine ayrıldım. Bir başka arkadaşa müracaat edersen iyi olur” dedi. Bunun üzerine Meram Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Metin Doğan’ın tavsiyesi ile Göğüs Hastalıkları uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Celaleddin Korkmaz’a müracaat ettim.

Yapılan kontrol ve incelemeler sonucunda CRP değerinin epeyce yükseldiği, akciğerde yeniden enfeksiyon oluştuğu tespit edildi ve tekrar hastaneye yatırıldım. Korona gitmişti ama yaptığı hasar bir türlü giderilemiyordu.

Bize şahdamarımızdan daha yakın olan ölüm bir kere daha kendini göstermişti. Bir hafta süre ile burada yapılan tedavi ile öksürüğüm kesildi. Nefes darlığı şikâyetim oldukça azaldı. CRP değeri normale döndü ve hastaneden taburcu oldum.  Şu anda evde doktorumun verdiği ilaçları kullanmaya devam ediyorum. Dışarı çıkmamaya, hiç kimse ile yakın temas etmemeye ve özellikle düğün, cenaze, market, pazar gibi kalabalık ortamlara girmemeye özen gösteriyorum. 

İki hafta sonra ilaçlarım bitince tekrar kontrole gideceğim. İnşallah enfeksiyon bir kere daha tekrarlamaz.

Bu korona illeti çok canlar aldı. Yakın dostlarımızdan, sevdiklerimizden bir çok kişinin ebedi aleme irtihaline vesile oldu. Son günlerde Yaşar Arıcı kardeşim ile Mevlüt eniştemin kardeşi İsmail Sayan’ın vefatlarına da bu illet korona sebebiyet verdi.

Ben de bizzat ölümün soğukluğunu iliklerime kadar hissettim. Uçurumun kenarına kadar gidip geldim. Demek ki sayılı nefeslerim henüz tamamlanmamış. Yüce Allah’ımız taze bir hayat verdi. Epey sıkıntılı günlerden sonra Rabbim yüzümüzü güldürdü. Ömür hitam bulmuş olsa idi ben de ebediyete intikal edenler arasında olurdum. Takdiri İlahi neyse o cereyan ediyor. Ne kadar daha yaşayacağımızı ancak Allah bilir. Ama korona ama başka bir şey sebep olacak ve ölümü mutlaka tadacağız. Bundan kurtuluş yok. Ölüme hazırlıklı olmak en iyisi… Rabbim hepimize hayırlı ömür, hayırlı ölüm nasip etsin.

Bütün sağlık çalışanlarımız eli öpülesi insanlar. Hepsine sonsuz şükran borçluyuz. Kendilerini riske atarak hastalarını iyileştirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Bu vesile ile Necmeddin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Metin Doğan hocama, Prof. Dr. Turgut Teke hocama, Doç. Dr. Abdullah İçli hocama, Dr. Öğretim Üyesi Celaleddin Korkmaz hocama, Meram Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Mehmet Öczan beye, Dr. Zühal Şentürk hanımefendiye ve tüm sağlık çalışanlarına, hemşir ve hemşirelere sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Allah hepsinden razı olsun.

Hastanelerimizin ve sağlık çalışanlarımızın yükünü hafifletmek için bize de çok görev düşüyor. Başta aşı olmak üzere her türlü tedbiri tam uygulamamız gerekiyor. Bu görevlerde eksiklik göstermez isek korona illetinden daha kısa sürede kurtulmuş oluruz İnşallah…  

Yazıma bir şiirimle son veriyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.

GEÇİP GİTTİ ÖMRÜM BENİM

Altmış beşi tamam ettim,

Koca ömrü duman ettim,

Has buğdayı saman ettim,

Geçip gitti ömrüm benim.

***

Şimşek gibi gelip geçti,

Aklım fikrim bir yol seçti,

Fani dünya delip biçti,

Geçip gitti ömrüm benim.

***

Dünya iki kapılı han,

Girdin mi çıkarsın her an,

Ölüme yürümekte can,

Geçip gitti ömrüm benim.

***

Seneler kısa bir andı,

Nefsim anlık zevke kandı,

Zaman geçti, devran döndü,

Geçip gitti ömrüm benim.

***

Küçük kıyamet kapımda,

Bozulma oldu yapımda,

Yaşarken kendi çapımda,

Geçip gitti ömrüm benim.

***

Ölüm hemen buldu beni,

Hayatımdan aldı beni,

Topraklara saldı beni,

Geçip gitti ömrüm benim.

***

Ben dünyaya çok aldandım,

Ölüm bana gelmez sandım,

Şimdi yandım hem ne yandım,

Geçip gitti ömrüm benim.

***

Koca ömrüm heba oldu,

Yaşantım şer ile doldu,

Ölüm geldi rengim soldu,

Geçip gitti ömrüm benim.

***

Ömür boşa geçti eyvah,

Fırsatlarım kaçtı eyvah,

Ruh bedenden uçtu eyvah,

Geçip gitti ömrüm benim.

***

Hoyrat geçti vakitlerim,

Boşa gitti akitlerim,

Hani nerde nakitlerim?

Geçip gitti ömrüm benim.

***

Hayy'dan Hu'ya gider iken,

Ölüm bize kader iken,

Ecel takip eder iken,

Geçip gitti ömrüm benim.

***

Geçici zevke kanarak,

Yanlışı doğru sanarak,

Hep dünyalıklar anarak,

Geçip gitti ömrüm benim.

***

Nefeslerim hitam buldu,

Veren emaneti aldı,

Hesap verme ânı geldi,

Geçip gitti ömrüm benim.

***

Sevgi ile dolmalıyım,

Allah’a kul olmalıyım,

Doğru yolu bulmalıyım,

Geçip gitti ömrüm benim.

***

Salih Sedat kaçamazsın,

Başka kapı açamazsın,

Vakti boşa saçamazsın,

Geçip gitti ömrüm benim.

SALİH SEDAT ERSÖZ