Ülkemizde ve dünya genelindeki girdi maliyetlerin artması ve stokçuluğa karşı birçok oda ve mesleki kuruluşlar üyelerini korumaya yönelik çeşitli adımlar atıyor.

Attıkları adımlardan birisi de Kooperatif kurarak, girdi maliyetlerinin artışları ve stokçuluğun karşısında üyelerini korumaya çalışıyor.

Bildiğiniz gibi, Kooperatifin iki türlü tarifi vardır. Ortaklarının her türlü gereksinimlerini uygun koşullarla elde etmelerini sağlarken, kar amacı gütmezler.

Üreticilerin ürettiği ürünleri, aracıları aradan çıkararak daha iyi koşullarda pazarlamak amacıyla kurulan ortaklık kurumudur.

Yine kooperatifler, Sürdürebilir Bir Ekonomik Kalkınma sürecine üreticiden tüketiciye kadar herkesi dâhil olmasını sağlayan önemli kurumlardır.

Ayrıca bölgesel anlamda özellikle tarım ve hayvancılık alanında geçimini sağlayan üreticiler için değerlendirilen ekonomik bir örgütlenme şeklidir.

Bunun yanında rekabetin yetersiz olduğu yerlerde sosyal bir politika aracı olarak yerini alarak, vatandaşlar arasında ekonomik işbirliğini de güçlendirir.

Diğer taraftan insanların ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle ve en az maliyetle karşılamak amacıyla kurulan tüzel kişilerdir.

Ülkemizde çağdaş kooperatifçiliğin ilk uygulaması 1863 yılında devlet tarafından kurulurken, Tarım Kredi Kooperatifi olarak bir yapı geliştirilmiştir.

Bu alanda ilk esaslı gelişmesi ise Cumhuriyet döneminde görülüyor.

Ülkemizdeki Kooperatifçiliğin gelişmesi bizzat Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün kooperatifçiliğin potansiyelini ve katkısını fark ederek, teşvik etmesiyle başlıyor.

1920’den ölümüne kadar Türkiye’deki kooperatifçilik hareketinin içinde yer alarak, gittiği ve gezdiği her yerde yaptığı konuşmalarında kooperatifçiliği anlatarak halkın bilinçlenmesini sağlamıştır.

Bununla da kalmayıp, kooperatifçiliğin koruyucusu, hamisi ve bizzat kendisi kooperatif ortağı olmuştur. Gelişmesi içinde elinden geleni yapmıştır.

Kooperatifçilikle ilgili tüm hukuki düzenlemeler bizzat ATATÜRK’ ün önderliğinde 1920 yılı ile 1938 yılları arasında gerçekleştirilmiştir.

ATATÜRK’ ün ölümünden sonra 1938-1960 yılları arasında durağan bir dönem yaşanmış olmasına rağmen, 1961 Anayasası’nın 51. maddesinde, “Devlet, kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır.” ifadesinin yer almasıyla, kooperatifçiliğin gelişmesi için devleti daha aktif ve sorumlu duruma getirmiştir.

1961 yılından bu yana ülkemizde ve şehrimizde kurulan birçok Kooperatif, bugün halen üreticinin ürettiği ürünleri değerince pazarlarken, üreticiye sahip çıkarak, desteklemektedir.

Hatta İstanbul Sanayi Odası’nın(İSO) her yıl yayınladığı Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’nda kooperatiflerin de yer alması oldukça büyük bir önem arz etmektedir.

2015 yılında yayınlanan İSO 500 Sanayi Kuruluşları listesinde, Konya Şeker 40, Trakya Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birliği 129, Marmara Zeytin Tarım Satış Kooperatifleri Birliği ise 418. sırada yer almıştır.

Günümüzde de Kooperatifler ve onların kurduğu şirketler İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşları listesinde yer almaya devam ediyor.

Gelinen süreçte ülkemiz genelinde 90 bine yakın kooperatif ve 571’rin üzerinde birlik bulunurken, 8 milyonun üzerinde kayıtlı ortağı vardır.

Kooperatiflerle Birlikler arasındaki İşbirliği Kültürü geliştikçe, bunun faydası hepimize olacaktır.

Çünkü üretici ürettiği ürünü değerince satarken, pazar sorunu da yaşamayacaktır. Tüketiciler olarak bizlerde daha ucuza ürünleri alabileceğiz.

Bugün Hollanda başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde, üreticinin ve esnafın ekonomik dalgalanmalardan olumsuz etkilenmesini önleyen kurumların başında Kooperatifler gelmektedir.

Ülkemizde yaygınlaşan kooperatifler, üreticinin korumasında ve ekonomik krizler ve girdi maliyetlerinin sürekli artmasıyla birlikte stokçuluğa karşı korunmasında çok önemli bir görevi yerine getiriyorlar.

Birçok ilimizde, kooperatifler ve esnaf odaları birleşerek, stokçuluğa dur diyebildilerse, bu anlayış ülkemiz genelinde yaygınlaştırılmalıdır.

Ne dersiniz sizce de böyle yapılması gerekmez mi?